Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde kabul edilen ve Cumhurbaşkanı'nın onayının ardından Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 11. Yargı Paketi kapsamında cezaevlerinden tahliyeler sürüyor. Yasada yer alan "en az üç ay açık ceza infaz kurumunda kalmış olmak" şartı ise yorum ve uygulama farklılıklarına ve kafa karışıklığına neden oldu.
Yasalaşan 11. Yargı Paketi'nin 27. maddesinde yer alan geçici 10. maddenin 6. fıkrası şu şekilde:
"Türk Ceza Kanununun kasten öldürme suçları (82 nci maddenin birinci fıkrasının (d), (e) ve (f) bentleri), deprem nedeniyle bina veya diğer yapıların yıkılması, çökmesi ya da hasar alması sonucu meydana gelen öldürme suçları, cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar (102 nci ve 103 üncü maddeler ile 104 üncü maddenin ikinci ve üçüncü fıkraları), İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar, Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar ve örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlar hariç olmak üzere, 31/7/2023 tarihi ve öncesinde işlenmiş suçlar nedeniyle kapalı ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlülerden, toplam hapis cezası on yıldan az ise bir ayını, on yıl ve daha fazla ise üç ayını bu kurumlarda geçirip ilgili mevzuat uyarınca açık ceza infaz kurumlarına ayrılmasına üç yıl veya daha az süre kalanlar, bu şartların oluştuğu tarih itibarıyla açık ceza infaz kurumlarına ayrılabilir.
Bu hükümlüler ile 31/7/2023 tarihi ve öncesinde işlenmiş suçlar nedeniyle açık ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlüler, talepleri hâlinde en az üç ay açık ceza infaz kurumunda kalmış olmak şartıyla ilgili mevzuat uyarınca cezaların denetimli serbestlik tedbiri altında infazı uygulamasından üç yıl erken yararlandırılır."
YORUM FARKI OLUŞTU
Bazı hukukçular, denetimli serbestlik hakkının üç yıl erken kazanılmasını sağlayan yasada yer alan üç ay cezaevinde kalmış olma şartının cezası üç yıldan fazla olanları kapsayacağını, cezası üç yılın altında olanların ise tahliye edilmesi gerektiği düşüncesini paylaşırken, bazı hukukçular da cezasızlık algısı oluşmaması için yasada bu hükmün yer aldığını savundu. Söz konusu yasa maddesinin kendi içinde çelişkiler oluşturduğunu ifade eden hukukçular, bunun uygulamada da farklılıklara sebep olduğunu belirtti. Bazı ceza infaz kurumlarında cezaevinde kalması gereken süre üç yılın altında olan mahkumlar tahliye edilirken, bazılarında ise cezaevinde kalması gereken süre bir kaç ay olan mahkumların bile yasadan faydalandırılmadığı öne sürüldü.
NASIL BİR YOL İZLENMELİ?
Konuya ilişkin sosyal medya hesabından açıklamalarda bulunan Avukat Cüneyd Altıparmak, tahliye edilmesi gerektiğini düşünüp tahliye edilmeyenlerin cezaevi kurumundan talepte bulunması, reddine dair karara karşı infaz hakimliğinden talepte bulunulması, bu talep de reddolursa ağır cezaya itiraza gidilmesi gerektiğini söyledi. Altıparmak, ağır ceza mahkemesinin kararının kesin olacağını ancak bu karara karşı da kanun yararına bozma yoluna gidilebileceğini ve yine kesin karar olduğu için bireysel başvuru yolunun da açık olduğunu ifade etti. (İREM DELİCE)























ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.