
Aydın Büyükşehir Belediyesi’nden emekli bürokrat İbrahim Gürdal, Aydın Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Ertuğrul Yamen'le ilgili daha önce bulunduğu iddialara son noktayı koyarak savcılığa karşılıklı suç duyurusunda bulunmak üzere Ertuğrul Yamen'i Aydın Adliye'sine davet etti. Bir süre beklediğini ancak Ertuğrul Yamen'in Adliyeye gelmediğini ifade eden Gürdal, "Benimle ilgili ne varsa anlat. Ben de seninle ilgili ihbarlarımı bir kez daha savcıya anlatayım dedim. Şu dakikaya kadar gelmedi. Umarım bir daha bize bu tür iddialarla gelmez" ifadelerini kullandı.
1923 TV’de video programları yapan Gürdal, "Programlarımda yaklaşık altı aydır Büyükşehir Genel Sekreteri Ertuğrul Yamen’la ilgili birtakım iddialarda bulunuyorum. Bu iddialara cevap veremedikleri gibi, son zamanlarda Ali Fırat adlı bir gazetecinin sosyal medya hesabı üzerinden bize cevap vermeye başladılar. Bu cevaplar son dönemde öyle bir hâl aldı ki, tamamen algı yönetimine dönüştü. Bizim iddialarımızdan sonra “Sizi savcılığa şikayet ettik”, “Sen Baltaköy'deki şatoyu nasıl aldın?”, “Çocuğunu Amerika’da nasıl okutuyorsun?” gibi söylemlerle aleyhimize iddialarda bulunmaya başladılar. Ben de bu konuyu açıklığa kavuşturmak istedim. Özellikle de Özlem Çerçioğlu’nun AKP’ye geçtiği iddialarından bu yana, bu kişi sosyal medya sitesinde “Mali ve cumhuriyet savcılarını göreve çağırıyorum” şeklinde anonslar yapmaya başladı. Bunun üzerine ben de geçtiğimiz Cuma günü çektiğim videoda kendisine bir çağrıda bulundum. Dedim ki: “Adli yıl açılışı Pazartesi günü saat 10.30’da. Buyur, birlikte adliyeye gidelim, birbirimizi ihbar edelim. Sen benimle ilgili ne sıkıntın varsa savcıya söyle, ben seninle ilgili sıkıntılarımı zaten programlarımda söylüyorum" ifadelerini kullandı.
Ertuğrul Yamen'in iddialarına devam ettiğini ifade eden Gürdal, "Evime “şato” dedi. Evimi kaça aldığımı sordu. Kendisi, evime defalarca gelmiş bir insan. Bu evin 55 metrekarelik bir temeli olduğunu, toplamda 110 metrekare betonarme olduğunu, çıkmalarla birlikte 140 metrekareye ulaştığını, bir köy evi olduğunu ve defalarca kendisini burada misafir ettiğimi çok iyi biliyor. Bu evi almadım; sekiz sene önce yapımına başladım. iki senede tamamladım. Bunu da gayet iyi bildiği hâlde, algı yaratmak adına burayı villa gibi göstermeye çalışıyor. Çocuğumun Amerika’da nasıl okuduğunu soruyor. Çocuğum Amerika’da sadece okumuyor, çalışıyor. Son üç yılda ben çocuğuma para göndermiş miyim, göndermemiş miyim; bu banka dekontlarıyla ortaya çıkabilir. Amerika’ya otobüsle para gönderemeyeceğime, uçağa pilotla para verip gönderemeyeceğime göre, banka dekontlarından her şey anlaşılır" dedi.
Savcılardan inceleme talep eden Gürdal, "Peki sen? İki tane tekne alıp sattın, kimin üzerine? Rezidans aldın, hangi parayla? Yenipazar’daki hayvanlar? Orada yüzlerce hayvan var. Dayının üzerinde. Ben oğlumun üstüne ev yaptırabilirim; bir babayım. Bir gün kızımın üstüne de yaptırırım. Ama sen? Karabağ’daki milyonluk villayı neden babanın üstüne yaptırdın? Sen bir devlet memuru olarak 2024 yılında kaç kez yurt dışına çıktın? Her bir yurt dışı seyahati ortalama 100 Bin TL tutar. Hostellerde, 5-6 Euro’luk yerlerde kalmadıysan bu en az 100 Bin TL tutar. Kaç kez gittin? Bir marina bağlaması aylık 100 Bin TL. Senin maaşın 120 Bin TL. Bu harcamaları nasıl karşılıyorsun? Annenin zeytinleriyle mi bu işi finanse ediyorsun? Buna benzer çok şey söyledim. Bunların hepsi ihbar niteliğinde. Düğününde orkestrayı sen mi getirdin, parasını sen mi ödedin? Faturası var mı? Seyahatlerde neden kredi kartı kullanmıyorsun? Var mı bir tane çekilmiş kredi kartı ekstresi? Bir şey mi saklıyorsun? dedim. Bunların hepsi ihbar niteliğinde. Ama hiçbir cumhuriyet savcısı da Ertuğrul Yamen'i çağırıp da bunlarla ilgili bir MASAK raporu istemedi. Ben de bunu tetiklemek adına, “Buyur kardeşim,” dedim. “Burası adliye. Saat 10.30’da gel. Benimle ilgili ne varsa anlat. Ben de seninle ilgili ihbarlarımı bir kez daha savcıya anlatayım dedim. fakat gelmedi. Bi 15 dakika daha bekleyeceğiz. Eğer gelirse birlikte Başsavcının odasına gireceğiz Gelmezse de... İnşallah yüzü biraz “mantar gibi”, derisi kalındır ama umarım bir daha bize bu tür iddialarla gelmez. Gelirse de “Halep oradaysa, arşın burada” burada, görüşelim" ifadelerini kullandı. (SELİNAY MUTLU)
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.