Takip Et

Keşkekçi Hülya hikayesini anlattı

Hülya Yardımcı (Keşkekçi Hülya) tvDEN’de gazeteci Emin Aydın’ın hazırlayıp sunduğu “Baş Başa” programının konuğu oldu. 18 yaşına kadar yaşadığı köyde elektrik olmayan, ata çok iyi binen ve evliliği yeni bir dünyaya geçmek için köprü yapan Hülya Yardımcı, hayatında hiç şiddete maruz kalmadığını anlattı.

Türk kadınının başarısı, girişimcilik yönü ve kadına yönelik şiddetle mücadele temalı programda Keşkekçiliğe nasıl başladığını anlatan Hülya Yardımcı, bu mesleği komşusundan öğrendiğini söyledi. 6 yıl boyunca bu işin çıraklığını yaptığını belirten Keşkekçi Hülya, daha sonra kendi üretime başladığını ve bu ürettiği keşkekleri pazarda kepçesi 1 liraya sattığını kaydetti. İlk yıllarda tek başına çalıştığını daha sonra ise bir ekip oluşturduğunu söyleyen Hülya Yardımcı, karşılaştığı zorlukları aştıklarını ve bugünlere geldiğini söyledi.

PAZARDA 1 LİRAYA SATILAN KEŞKEK 50 KAZAN KAPASİTEYE KADAR YÜKSELDİ

Üretime başladığı ilk zamanlarda 1 liraya pazarlarda satılan keşkekte artık bir başarıya ulaştığını söyleyen yardımcı, 50 kazan kapasiteye kadar çıktıklarını ve 25 kişilik bir ekibin olduğunu kaydetti. Yardımcı “Benim en büyük büyüme sebebim ikiz çocuklarımdır. Onlar bu işi istedi ve bu iş ile alakalı eğitim alıyorlar. Çocuklar da yanımda olunca artık iş büyüdü. Anlaştığımız oteller, düğün salonları var. Bu sayede de büyümemiz hızlandı. Güzel planlarımız var. Aydın’da ürettiğimiz keşkekleri dışarıya da satmayı planlıyoruz” dedi.

Ülkenin çoğu yerinde keşkek kültürünün olduğuna dikkati çeken Yardımcı, Aydın’da kendileri tarından yapılan keşkekin dana eti kullanarak yapıldığını söyledi. Kuzu ya da oğlak etinin kendine has bir kokusu olduğunu bu nedenle tercih etmediklerini belirten Yardımcı, hijyen kurallarına da sımsıkı bağlı kaldıklarını belirtti.

Geçtiğimiz günlerde İsviçre’den bir turist grubunun geldiğini ve keşkek yediklerini, lezzetin tam damaklarına uyduğunu söylediklerini belirten Yardımcı, uzak yerlerden çok gelen olduğunu söyledi.

18 YAŞINA KADAR ELEKTRİK GÖRMEDİ

Doğduğu köy, evliliği ve iş hayatına nasıl geçtiğini anlatan Keşkekçi Hülya, şunları söyledi: “Ben Koçarlı’nın uç bir köyünde doğdum. Şehre uzak olduğu için her şeyin en son geldiği bir köydü. 1991 yılına kadar biz elektrik görmedik. Hayattaki hayalim hep okumak, eğitim almak üzerine idi. Babam bilgili biriydi fakat göçmenlerin bir huyu vardı, kadınları pek ön plana almazlar. Daha doğrusu benim ailemdeki kültür bu idi. ‘Kadın evde dursun, çocuklarına ve evine sahip çıksın’ diye bir düşünceleri vardı. Okumak isterdim, bir yerlere gelmek isterdim. İçinde bir volkan var ama yapamıyorsun, çünkü baba baskın. Mesela bir hayal var, yapmak istiyorsun ama karşında bir engel var. Benim için evlilik bir kurtuluştu. Hayata adım atmaktı.

ATIN ÜSTÜNDEKİ HÜLYA ABLA NASIL?

Bunların yanında şunu da söylemeliyim, ben mutlu ve güzel bir çocukluk geçirdim. Evet elektrik yoktu ama köyün kendine has sosyal imkanları vardı. Çok güzel at binerim mesela. Atın üstündeki Hülya Abla, dokuz reisin ağzını kırar. Yani şu anlamda söylüyorum, çok güzel at binicisiyim. Köy çocuğunun o güzel hayatını ben yaşadım. Cabbar bir aile idik. Çalışmayı seven, tuttuğunu koparan bir aile.”

“EVLİLİK YENİ BİR DÜNYAYA GEÇİŞ OLDU”

Görücü usulü ile evlendiğini söyleyen Yardımcı, eşinin çok iyi olduğunu ve gerçekten çok sevdiğini belirterek, “28 yıllık evliyim, dünyaya bir daha gelsem yine O’nunla evlenirim. Eşim elimden tutmuş oldu. Gelin geliyorsun, karşıdan karşıya geçmeyi bilmiyorsun. Eşimin benim hayatımda çok önemli bir yeri var. O’nunla beraber bir hayat yürüdük, beraber başardık. Yalnız başıma da başarmadım. Evet, ben girişimciyim ama eşimin yanımda oluşu, bu da insana güç veriyor” dedi.

“HİÇ ŞİDDETE MARUZ KALMADIM”

Kadının hiçbir döneminde şiddete maruz kalmadığını söyleyen Hülya Yardımcı, “Ya kötü insan yoktu çevremde, ya da bilmiyorum nedir. Oldum olası hem güçlüydüm galiba. Bu hissi verdim ben. Çevremde gördüklerim oldu. Görgülü kuş gördüğünü işliyor. Eğer içinde şiddet olan bir ailede çocuk yetişiyorsa, o çocuk ileriki yıllarda bu durumu normal gibi görüyor. Ben bunu çevremde gördüm, hatta ‘ne var bunda’ (şiddet) dediğini bile duydum. Şiddet illa dayak değildir. Söz de şiddettir, söz ağırdır. Psikolojik şiddet bu aslında, yani sözlü şiddet. El yarası geçer de dil yarası geçmez. Her evlilik devam etmemeli. Eşler anlaşamıyorsa, geçim olmuyorsa da olmuyordur. Evlilik burada bitirilmeli.” (SELİME AYDEMİR) 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.