tvDEN ekranlarında Hüseyin Aksu’nun sunduğu “Şehir ve İnsan” programında, Aydın’ın uzun yıllara dayanan yerel sorunları, siyasi gelişmelerin gölgesinde masaya yatırıldı. Programda, Özlem Çerçioğlu’nun siyasi geçişiyle başlayan gündemden, demiryolu tartışmalarına, deprem politikalarına ve çevresel sorunlara kadar birçok başlık ele alındı. Aksu, hem eleştirilerini hem de geçmişte hazırladığı çözüm projelerini paylaştı.
SİYASETİN AYDIN’A YANSIMASI: “TRANSFER”İN YARATTIĞI SARSINTI
Programın açılışında, CHP’den AK Parti’ye geçişiyle Türkiye gündemine oturan Özlem Çerçioğlu konusu ele alındı. Aksu, bu geçişin hem kentte hem ülkede yankı uyandırdığını belirterek, kimi vatandaşların sert tepki gösterdiğini, kimilerininse şaşkınlıkla karşıladığını ifade etti.
Kendi siyasi geçmişine de atıfta bulunarak, parti değişikliklerinin her zaman “çıkar” ya da “döneklik” olarak görülmemesi gerektiğini vurguladı:
“Fırıldak şudur: Dönek yani fırıldak şudur. Kendi çıkarları için, kendi korkuları için, hapse girmekten korktuğu için, yargılandığı için parti değiştirenler… Onlarla beni kimse karıştırmasın.”
Aksu, siyasi tercihlerinin kişisel menfaat değil, hizmet temelli olduğunu dile getirdi ve Aydın’da siyasetin şehircilik politikalarını nasıl etkilediğini irdeledi.
ULAŞIMDA KİLİT TARTIŞMA: DEMİRYOLU MU, YEŞİL BANT MI?
Programın önemli bölümü Aydın içinden geçen demiryolu hattına ayrıldı. Aksu, bu hattın kenti “ikiye böldüğünü” belirterek, 1990’lı yıllarda Demiryolları Genel Müdürlüğü ile yürütülen deplase projelerini hatırlattı.
Uygulanamayan projelerin ardından kendi çözüm önerisini paylaştı:
“Demir yolunu bir şehir içi ulaşım sistemine dönüştürmek ama yerin altına almak… İncirliova’dan Umurlu’ya kadar bu hattı yerin altına alırsanız, üstünde 14 kilometrelik bir yeşil bant çıkar.”
Ancak mevcut “Ayban/Banliyö” projesini sert biçimde eleştirdi. Bu sistemin kent içi trafiği felç edeceğini, günde onlarca kez inip kalkan bariyerlerle yaşamı kilitleyeceğini söyledi:
“Günde 60 kere bariyer inecek. Şehir trafiği altüst olacak. Ne adına? Ulaşım adına.”
Aksu, Ankara bürokrasisinin yerel ihtiyaçları göz ardı ettiğini belirterek, “taşrayı küçümseyen merkezci anlayış”ın Aydın gibi kentlerde sürdürülebilir şehircilik önünde en büyük engel olduğunu dile getirdi.
KENTLEŞME VE TOKİ: YANLIŞ YER, YANLIŞ PLAN
Kentsel yer seçimi konusuna değinen Aksu, TOKİ uygulamalarındaki hatalara dikkat çekti. Kuyucak’ta yapılan toplu konutların “dağın tepesine” kurulmasını, şehircilik ilkeleriyle bağdaşmayan bir örnek olarak gösterdi:
“Kuyucak dağının tepesinde adamlar orada sanki tecritteler… Şehirde yaşıyorsam, sokağa çıkar, çarşıya giderim. Kuyucak’ta TOKİ’de yaşayanların böyle bir imkânı yok.”
Ankara merkezli kararların yerel koşulları göz ardı ettiğini belirten Aksu, insan odaklı şehircilik anlayışının kaybolduğunu, bunun da büyük ekonomik ve sosyal kayıplara yol açtığını söyledi.
DEPREM DEVRİMİ: 25 YILLIK EMEK, ULUSAL PROJE
Programda geniş yer tutan bir diğer başlık, Aksu’nun yıllardır üzerinde çalıştığı “Deprem Devrimi” projesi oldu.
Projenin, mevcut 15 milyon binayı “plaka ve karne sistemiyle” denetime almayı, en kırılgan yapılardan başlayarak yenilemeyi hedeflediğini anlattı.
“Türkiye’de artık depremden dolayı ne eski binalar ne de yeni yapılanlar yıkılmayacak, iki ağır hasar görmeyecek. Can kaybı sıfıra yakın olacak.”
Proje kapsamında 6 ayrı kanun tasarısı, 132 yönetmelik, eğitim ve sertifika programı bulunduğunu belirten Aksu, deprem politikalarının ulusal bir stratejiye dönüşmesi gerektiğini savundu.
Son 100 yılda depremlerin Türkiye ekonomisine 2,5 trilyon dolarlık zarar verdiğini söyleyerek, “şehircilikteki hatalar ülkenin kalkınma kapasitesini kemiriyor” dedi.
ALTYAPI VE ÇEVRE: AYDIN OVASI’NA AKAN LAĞIM
Aksu, çevre sağlığı ve altyapı konularında da çarpıcı ifadeler kullandı.
Aydın Ovası’nda arıtma tesislerinin yetersizliğinin tarımı ve halk sağlığını doğrudan etkilediğini belirtti:
“Bu ovaya lağım akıyor. Bu ovaya çöp akıyor. O lağım sularıyla tarlaları suluyoruz, sebzeleri yiyoruz. Ondan sonra kanser oluyoruz.”
Uyuşturucu kullanımındaki artışın da sosyal çöküntüyle bağlantılı olduğunu, altyapı ve ekonomik sorunların toplumsal yozlaşmayı beslediğini ifade etti.
KENTSEL MİRAS VE YIKIMLAR: MENDERES BULVARI ÖRNEĞİ
Programda eleştirilerin yöneldiği bir diğer konu, son dönem belediye uygulamaları oldu.
Aksu, Menderes Bulvarı’nda yapılan yıkımları gereksiz buldu; mevcut düzenlemelerin kent estetiğine katkı sağladığını belirtti:
“Menderes Bulvarı pırıl pırıl oldu. Yemyeşil, tertemiz. Kaldırımları temiz… Derdiniz ne? O bulvarı yıkıp yeniden yapmak hangi akla hizmet?”
Aşevlerinin kapatılması, spor tesislerinin atıl bırakılması gibi örneklerle kentsel hafızanın yok edildiğini söyledi.
KIBRIS VE BÖLGESEL STRATEJİ: “TÜRKİYE YILDIZI” VİZYONU
Programın finalinde Aksu, Türkiye’nin dış politika ve bölgesel stratejisine dair görüşlerini paylaştı.
Kıbrıs’ta ekonomik çöküşün ve toplumsal izolasyonun sürdürülemez hale geldiğini belirtti; uzun yıllardır savunduğu “Türkiye Yıldızı İttifakı” fikrini hatırlattı:
“Türkiye kendi ittifakını kurmalı… Ben sizden petrolünüzü kullanayım, doğalgazınızı kullanayım. Siz de benim iş gücümü, teknolojimi, bilimimi kullanın. Hep birlikte hareket edelim.”
Bu ittifakın Türkiye, Kıbrıs, Azerbaycan ve Ermenistan gibi ülkeleri kapsayabileceğini, bölgesel istikrarı sağlayacak güçlü bir ekonomik dayanışma modeli oluşturabileceğini söyledi.
YERELDEN ULUSALA, AKILLA KURULAN GELECEK
Program boyunca Hüseyin Aksu, Aydın’ın yerel sorunlarından yola çıkarak Türkiye’nin genel şehircilik, siyaset ve kalkınma politikalarını tartıştı.
Kent içi ulaşımda yeşil bant vizyonunu, depremde yapısal dönüşüm hedefini, çevrede yaşam kalitesi mücadelesini ve ekonomide insan merkezli kalkınmayı aynı çerçevede ele aldı. (HAZEL BAYIK)
























ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.