Aydın’da bir simitçinin hem Özlem Çerçioğlu’na hem de Mustafa Savaş’a methiyeler düzen, âmiyâne tâbirle gaz veren hallerini görünce, rahmetli babam Ahmet Yaylıoğlu’nun yaşadığı bir hadise aklıma geldi.

1977 yılında genç bir gazeteci olan Ahmet Yaylıoğlu, milletvekilliği genel seçimleri için Kütahya’ya gelen siyasilerle birlikte mahalle ve köy ziyaretlerini takip eder.

O dönemin en hızlı siyasi oluşumları Cumhuriyet Halk Partisi ve Adalet Partisi’dir. 5 Haziran 1977’de yapılacak seçim için Kütahya’nın Tavşanlı ilçesinde bir köye giden Adalet Partisi heyeti ile birlikte olan gazeteci Ahmet Yaylıoğlu, burada kahveci ile sohbet eder, seçmenin nabzını öğrenmek ister, birkaç kare de fotoğraf çeker.

Kahveci esnafı, dükkânını Adalet Partisi bayrakları ve Genel Başkan Süleyman Demirel’in fotoğrafları ile donatmış, konuşma aralarında da uzaktan “Yaşa, var ol sen” gibi nidalarla milletvekili adaylarına gaz veriyordur. Babam, bu anlara şahit olduktan sonra heyetle birlikte köyden ayrılır.

Bir hafta sonra tesadüf bu ya gazeteci Ahmet Bey bu kez aynı kahveye, bu defa da CHP heyeti ile gider. Babam gördüğüne inanamaz! Kahve bu kez tam bir CHP seçim bürosu havasındadır. Kahveci de yakasında rozeti ile milletvekili adaylarının ellerini dahi öper vaziyette.
Gazeteci olarak görevini yerine getiren babama seslenen kahveci, “gel bakalım sana bir çay ısmarlayayım” der ve kapı önüne çıkarır ve babamın yıllarca unutamayacağı şu sözleri fısıldar kulağına:

“Sen de bizim gibisin herhalde hemşerim, geçen hafta Adalet Partili bu hafta CHP’li! Boş ver sen, onlar ne yaparsa yapsın, biz ekmeğimize bakalım…”

Aydın’daki simitçi, Kütahya’daki kahveci ve gazeteci. Sezen Aksu’nun 35 yıllık şarkısı Şinanay’da geçen “Simitçi, Kahveci, Gazozcu” oldu artık Simitçi, Kahveci, Gazeteci… Sevgiyle kalın…