BEKA
6 Şubat 2019, ÇarşambaTweet |
Son günlerde siyasetçilerin dilinden düşürmediği bir tartışma var, ‘Beka sorunu’. Anlamı ise kalıcılık. Tartışıldığı boyutuyla ise ülkemizin gelecek sorunu. Türkiye Cumhuriyet’inin devamı partiler ya da kişiler üzerinden tartışılıyor. Demokrasinin meyvesi olan seçimleri, bizim için bazı partiler kazanamadığı takdirde ülkemizin gelecek sorunu olacağı söyleniyor. Ülkelerin geleceği; eğitim, adalet, ekonomi, üretim gibi faktörler üzerinden değerlendirilmelidir. Bugün eğitimi ele aldığımızda övünülen durum artan derslik sayılarıdır. Her şehirde açılan üniversiteler ve okullarla ölçülmektedir. Eğitim için gerekli binalar ve yollar inşa edilmelidir. Fakat ülkeyi yükseltecek olan bu okullarda verilen eğitimin kalitesidir. Öğrencilerin bilim ve ilimden uzaklaşmamasıdır. Kitap okuma alışkanlığı, çevre bilinci kazandırılmalıdır. Öğrencilerin, hayal dünyaları genişletilmelidir. Analiz etme, sorgulama yetenekleri kazandırılmalıdır. Saygı tüm öğretilerin ötesinde tutulmalıdır. Adalet, gücü olandan yana değil haklı olandan yana olmalıdır. Adalet sistemimizin bağımsızlığı ve işlevinin niteliği farklı kesimlerce farklı yorumlansa da bu kadar hayati kavramlar için oluşan şüphelerin dahi ortadan kaldırılması gerekmektedir. Bir ülkenin bağımsızlığında ekonomi ilk sıradadır. Bizim ekonomimizin durumu ortadadır. Güçlü ekonomiler tek hamlede, tek tehditte, tek beklenmedik durumda zarar görmez. Mutlaka ikinci ve üçüncü planları olmalıdır. Dış tehditler karşısında paramızın ne kadar değer kaybettiği ortada. Birkaç gün önce yaşanan doğal afetlerden sonra sebze ve meyve fiyatları kat kat arttı. Planlı ekonomilerde tüm olumsuz durumlara karşı önlemler alınır. Halkı en az zarara uğratacak yeni planlar olmalıdır. Üretim, ülkenin zenginleşmesi ve bağımsızlık bekanın olmazsa olmazdır. Türkiye sahip olduğu coğrafi konum ve yaşadığı iklimler ile büyük bir avantaja sahiptir. Kendisine yetebilir ve ihtiyaç fazlası üretimleri pazarlayarak ekonomisini güçlendirebilir. Bu avantaja rağmen bugün ithal etmediğimiz ürün sayısı bir elin parmakları kadar. İşçilerin, memurların, emeklilerin aldığı zamlar pazarda kat kat erimektedir. Vatandaşlarımız fakirleşmekte ve gelir gider dengesi yok olarak ya fakir ya da zenginler var olmaktadır. Bugün tartışılan beka sorununda bunların hiçbiri gündeme gelmemektedir. Tartışılan ülkenin değil kişilerin bekasıdır. Bu kişiler halkın kutsallarını kullanarak kendi bekalarını garanti altına almaktadır. Ülkenin bekası bu tür faaliyetler ile zedelenmektedir. Seçimler demokratik ülkelerin en büyük kazanımıdır. Herkesin özgür iradesi ile gerçekleştiği zaman anlamlıdır. Farklı düşünce ve tarafların, çıkarları ile ters düştüğünde düşman ilan edilmesi birlik ve beraberlik ile kazanılan bağımsızlığa ve bekaya en büyük kötülüktür.