Çocukların Teknoloji Bağımlılığında Ailenin Rolü
14 Şubat 2019, PerşembeTweet |
Son 10 yılda ebeveynlerin en çok şikayet ettiği konulardan biri de çocukların teknoloji bağımlılığı. Fakat farkında olmadıkları şey, kendilerinin bu bağımlılıkta baş rolde oldukları ve sorumluluklarını yerine getirmedikleri. Çocuklar doğası gereği merak etmeye, hayal kurmaya, öğrenmeye karşı büyük ilgili ve potansiyellidir. Bir diğer nokta da bugün çocuklarımızı hayatımızın her alanını sarmış olan teknolojiden uzak tutmanın neredeyse imkansız oluşu. Uzak durmaya ya da kaçmaya gerek var mı sorusunaysa benim cevabım hayır. Burada aileye, çevreye, öğretmenlere düşen görev teknolojiyi faydalı şekilde kullanmayı öğretmek ve en yüksek verimi almaktır. Bu şekilde hem bilinçli nesillerin yetişmesi hem de bu alanda gelecek nesilleri eğiterek teknolojiyi üretecek ve pazarlayacak bireyler yetiştirerek ülkemizin bu alanda söz sahibi olması sağlanacaktır. Kanımca çocukların teknoloji bağımlılığında, altını çizmemiz gereken durum ailenin ilgisi. Günümüzün ekonomik koşulları kapsamında hem anne hem baba çalışmak zorunda kalıyor ve hem mesai saatlerinin uzunluğu hem de iş hayatının fiziksel ve zihinsel yorgunluğu. Durum böyle olunca işten eve dönen birçok aile çocuğun sadece temel ihtiyaçlarını karşılamakla yetiniyorlar. Zihinsel açlık ve duygusal ilgi çocuklarda eksik bırakılmaktadır. Çocuklar, ses etmesin, soru sormasın, etrafı dağıtmasın vb. bazı nedenlerle telefon, tablet, bilgisayar ve farklı teknolojik aygıtlarla baş başa bırakılarak bağımlılığın fitili ateşlenmektedir. Ayrıca bu bilinçsiz bağımlılık sadece çocuklarda değil ailelerde de azımsanmayacak derecededir. Çocukla ilgilenmek ya da aile içi diyalogları geliştirmek yerine teknolojik aygıtlarla farklı platformlarda zaman geçirilmektedir. Çocukların teknoloji bağımlılığından şikayet etmek yerine bu konuda aileler kendilerini sorgulamalı, analiz etmeli ve doğru çözümleri uygulamalıdır. Ne kadar yorgun ve yoğun olunsa da çocukla bol bol konuşulmalı, teknolojinin faydaları ve faydalı kullanımı bilinci aşılanmalı, hiç olmazsa günde 5-10 sayfa beraber kitap okunmalı, zaman zaman da olsa yaş gruplarına uygun spor ve sanatsal etkinliklere katılması sağlanarak ailevi sorumluluklar yerine getirilmelidir. Unutmamak gerekir ki, çocuklar ailelerinden ne gördüyse onu taklit eder. Bunun yanında klinik olarak da defalarca kanıtlanmıştır ki çocukluk döneminde yaşananların kişilikte çok büyük rolü vardır. Bunların yanında okullarımızda teknolojinin doğru kullanımı konusunda dersler hem ailelere hem de çocuklara verilmelidir. Bu konuda şikayet etmeye devam ettikçe, bu bağımlılıkla yetişen nesillerin özgüveni düşük, vücutları birçok hastalığa açık olacaktır. Ülkemiz de birçok alanda olduğu gibi bu konuda da bilinç ve üretmekten yoksun duruma gelecektir.