Takip Et
  • 2 Şubat 2016, Salı 17:57

Sağcı ailenin solcu kızı

Cumhuriyet Halk Partili Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu, Doğruyol Partisi ve Demokrat Partisi’nde üst düzey siyaset yapan bir aileden geliyor. Babası Halil Kahyaoğulları, partinin her dönem delegesi, bakan ve milletvekilleri ile çok yakın ilişkilere sahip. Amcası Muammer Kahyaoğulları Nazilli Belediye Meclisi üyeliği yapmış. Annesi Birsen Kahyaoğulları da ev hanımı.

Kocası Ercan Çerçioğlu Sanayici, iki oğlu var, büyüğü Ata Caner üniversite okuyor, küçüğü Şefik Alp de lise öğrencisi. Hobileri çok çalışmak, kitap okumak, yelken ve kayak yapmak olan Özlem Çerçioğlu’nun fobisi yok, “Hiçbir şeyden korkmam” diyor. Koyu bir Fenerbahçe taraftarı olan Özlem Çerçioğlu’nu kendisinden tanıyacağız.

Özlem Çerçioğlu, geçen yıl 18 Nisan’da vefat eden babasından bahsederken gözyaşlarını tutamadı. Bu duygu yoğunluğu nedeniyle sohbetimizin büyük bir bölümünü de babası ve babası ile olan ilişkileri üzerine kurduk.

RÖPORTAJ: EMİN AYDIN

- Nerede doğdunuz, politika öncesi yaşamınızdan bahseder misiniz?

11 Ağustos 1968 Nazilli doğumluyum. İlk, orta ve liseyi Nazilli’de bitirdim. Selçuk Üniversitesi Makine Konstrüksiyon Bölümü'nü okudum. Evlendikten sonra eşimle beraber Amerika’ya gittik. Newyork’ta Hunter College’de eğitime devam ettik. Daha sonra ben, yabancı bir firmanın halkla ilişkiler departmanında çalıştım. Türkiye’ye döndük, burada çalıştık. Aile şirketimizin sigortacılık, gayri menkul danışmanlığı bayiliği ve zeytinyağı ticareti gibi işleri vardı, ben de bu işlerle ilgileniyordum. 2002 yılında Cumhuriyet Halk Partisi’nden 4. sıradan milletvekili adayı oldum, seçildim. 22. dönemde TBMM İnsan Hakları Komisyonunda çalıştım. 2007 yılında partimiz diğer 5 ille birlikte Aydın’da ön seçim yaptı, birinci çıktım, yine milletvekili seçildim. 23. dönemde de Sanayi ve Ticaret Komisyonu’nda görev aldım. 7 yıl Aydın milletvekilliği ve Parti Meclisi üyeliği yaptıktan sonra 2009 yılında Aydın Belediye Başkanı Adayı oldum, bu partimin bana verdiği bir görevdi. Sağ olsun, Aydın halkının teveccühü ile yüzde 26.5 oy alarak seçildim. Sayın Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, büyükşehir belediye başkan adaylığımı 2 yıl önce açıklamıştı, bu konuda her zaman kendilerine minnet duydum. Çünkü ben rakiplerimden iki yıl önce çalışmaya başladım. 2009’da, 22 mahalleden oluşan ve 26.5 oy aldığım bölgeden 2014 seçimlerinde yüzde 56 oy aldım. Şimdi 22 ay geçti, büyükşehir belediyesi çok rahat bir şekilde oturdu. Dev projelere imza atıyoruz.

- Çocuklarınız?

İki oğlum var, büyük oğlumun ismi Ata Caner, Ekonomi Üniversitesi Ekonomi Bölümü son sınıf öğrencisi. Küçük oğlum Şefik Alp de Alman Lisesi’nde 1. sınıfta okuyor. İlk milletvekili olduğumda Şefik Alp henüz 2 yaşındaydı. Bana çok ihtiyacı olduğu dönemde politik yoğunluğumdan dolayı ona annem baktı. Biraz büyüyünce de Ankara’da birlikte yaşamaya başladık. Rahmetli babam çocuklarımı ihmal ettiğimi düşündüğünü söyler ve bu konuda beni eleştirirdi.

- Babanız ne iş yapardı?

Babam, Nazilli Güzelköylüdür. Nazilli’de hem incir pazarında hem de toptancı halinde dükkânı vardı, ticaret erbabıydı.

“BABAM OY KULLANMAYA DEĞİL ‘KIRATIN YEMİNİ VERMEYE’ GİDERDİ”

- Siyasetle de ilgilenir miydi?

İsmet Sezgin, Nahit Menteşe ve Ali Rıza Gönül’ün yakın dostuydu, amcam da Nazilli Belediye Meclis üyesiydi, her ikisi de Demokrat Parti’de uzun yıllar siyaset yaptılar. Siyasi bir aileden geliyorum. Babam çok çalışırdı. Parlamento kapandığında, vekiller Nazilli’ye gelir, birlikte sürekli köyleri gezerlerdi. Koyu bir Demokrat Parti fanatiğiydi. O zamanlar ben lisede okuyordum, ‘Baba oyunu kime vereceksin’ diye sorduğumda ters ters bakar, ‘Kıratın yemini vermeye gidiyorum’ derdi. Yem, reydir burada.

- Babanız sağcı, siz sol bir partiden aday oldunuz, neler yaşandı?

2002 yılında milletvekili adayı olduğumda babam Demokrat Parti’nin sandık görevlisiydi. Aydın Milletvekilimiz, Sayın Bakanımız Ali Rıza Gönül ile aynı apartmanda oturuyorduk. Babama CHP’den aday olduğum dönemde onun DP’den sandık görevlisi olmaması gerektiğini söyleyemedim. Ali Rıza Ağabey’e söyledim.

-Siz dördüncü sıradan adaydınız ya, belki babanız seçilemeyeceğinizi düşünmüş, sizden çok kendi partisinin adayları için heyecanlanmıştır, değil mi?

Gülüyor…

Tabi ki kızı için heyecanlandı. Aydınlılar, Demokrat Parti’nin barajın altında kalacağını düşünmüyordu ama ülke geneline bakınca bu ihtimal çok yüksekti. Ali Rıza Ağabey'den babamın sandık görevinin iptali için rica ettim. O da yılların siyasetçisi, son derece tecrübeli, zeki bir insandı ve yazılı olmayan etik kuralları da iyi biliyordu, ‘Özlem kızım, sen aday olduğun için biz Halil Abi’yi sildik, yerine başka bir arkadaşı sandık görevlisi yazdık’ dedi. O seçimlerde babam yıllarca başında beklediği sandıktaki görevini yapmadı ve alışkanlıklarının tam tersi bir şekilde benim için CHP’ye oy verdi.

- Babanızın siyasi tecrübelerinden yararlandınız mı?

Çok. Bana sürekli tecrübelerini anlatırdı. Hangi köye gitsem orada arkadaşları olurdu, bana onların isimlerini söyledi. İncir tüccarı ve hal komisyoncusu olduğu için Aydın’ın doğusundaki bütün köylüleri tanırdı. Onlara hep babamın selamıyla giderdim. Uzun yıllar siyasetin içinde kalmış, sonuçta burası merhum Başbakanımız Adnan Menderes’in memleketi. Elbette babamın siyasi tecrübelerinden hep faydalandım.

- Siyasette geldiğiniz noktayı nasıl değerlendirirdi?

Babamla çok özel bir ilişkimiz vardı. Müthiş derecede iyi anlaşırdık. Dinlemeyi çok iyi bilir, sabırla dinlerdi. Her baba gibi o da gururlanıyordu. Burada mitingler olduğunda, yaşlı olduğu için meydana gelemiyordu, hastaydı ve çok çabuk yoruluyordu, karşıda doktoru vardı diş hekimi Süleyman Bey (Süleyman Demirci), ondan ricacı olur, mitingleri onun balkonunda izlerdi. Abimi 5 yıl önce kaybettik, bir de annem var. O yüzden bana çok yoğunlaşırdı. Konuşurduk sürekli, her şeyi bana söylerdi. ‘Çok çalışıyorsun, çocuklarına yeteri kadar zaman ayırmadığını düşünüyorum, biraz daha fazla ilgilenmelisin’ derdi. Çünkü ben 2002 yılında milletvekili olduğumda küçük oğlum 2 yaşındaydı.

''EN BÜYÜK HOBİM ÇALIŞMAK''

- Çocuklarınıza zaman ayırmadığınız için kızan babanızın en beğendiği uygulamanız neydi?

Babamın arkadaşları kendi yaşıtı olduğu için AYBA projemizle ilgili konuşulanlar hoşuna giderdi. Doktorumuz, hemşiremiz eve gitmiş, tansiyon ölçmüş, hastaneye götürmüş, getirmiş, bundan dolayı teşekkür alıyormuş. İnsanlar belli bir yaşa geldikten sonra sırtını dayayabileceği, rahatsız olduğunda, ‘Alo’ dediğinde hemen ulaşabileceği bir yer arıyor. İşte biz, Aydın’da o boşluğu doldurduk. Biliyor ki, eğer bir insan yalnız yaşıyorsa, bir telefon açtığında hemen onun yanında olacağımızı. Bu insanlara çok güven veren bir duygu, özellikle yaşlılara... Babam bu projenin devam etmesi gerektiğini hep söylerdi bana.

- Babanızı çok seviyorsunuz ve onunla ilgili saatlerce konuşabilirsiniz, biz biraz daha sizi tanısak, mesela hobileriniz neler?

En büyük hobim çalışmaktır benim. Ben çalışmazsam, asla ve kata mutlu olamam. Kitap okumayı severim, şu sıralar Zülfü Livaneli’nin Serenat adlı eserini okuyorum. Ondan önce Ayşe Kulin’in Tutsak Güneş’i okumuştum. Her akşam yatmadan önce, muhakkak 40 dakika bir saat kadar kitap okurum. Yelken ve kayak yapmayı seviyorum. Geçen yaz 4 hafta sonu çocuklarla beraber yelken yaptık. 2-3 yıldır da hiç kayak yapamadım, gidemiyorum. Şu sıralar kitap okumanın dışında pek bir şey yapabildiğim söylenemez. Sabah 8’de geliyorum, çıkış saatim belli değil. 17 ilçe, 492 köy, 36 belde, başımı kaldıramıyorum. Kaldırdığım anda da dışarıdayım, vatandaşla beraberim, köydeyim, beldedeyim, ilçedeyim. Aydın halkı için sürekli çalışıyorum.

- Tuttuğunuz takım?

Fenerbahçe.

- Fobiniz var mı?

Hiçbir zaman olmadı, hiçbir şeyden korkmuyorum.

- Siz iyi bir pazarlamacı mısınız?

Diyorlar ki, ‘algıyı yönetiyor’ ne algısı kardeşim. Ben sadece çalışıyor, işimi yapıyorum. Yaptığım iş de ortada, vatandaş da bunu görüyor. Ben ne bir şey pazarlıyorum, ne algıyı yönetiyorum, ben sadece çalışıyorum. Zincirlihan; Vakıflar ihaleye çıktı, girdik, aldık. Ben ne yaptım; Siz de girip alabilirdiniz bunu, başkası da ama burası 307 yıl önce yapılmış, tarihi bir yer, tarihi bir bina, Nasuh Paşa yapmış bu külliyeyi, biz de Aydın halkı ile buluşturduk. Ben sadece işimi yapıyorum. Kanunlar çerçevesinde bana verilen işi yapıyorum. Algının tam ne demek olduğunu da bilmiyorum zaten.

DEVAMI YARIN 

“Kadınlığın avantajını yaşıyorum”

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.