
Aydın ve Ordu’da ortaya çıkarılan “reçete skandalı”nda tıbbi sekreterler üzerinden usulsüz şekilde "Lyrica" adlı uyuşturucu etkili ilacın, tıbbi sekreterler tarafından maddi menfaat karşılığında yazıldığı iddia edildi. Aralarında Aydın'da görev yapan tıbbi sekreterlerin de bulunduğu 8 sanık, hakim karşısına çıktı.
13 Mart 2024 tarihinde Ordu'da meydana gelen olayda son günlerde fazla sayıda Aydın Atatürk Devlet Hastanesi polikliniğinden alınmış reçetelerin yaklaşık 10'ar dakikalık bir süre sonrasında Ordu'da bir eczaneden alınıyor olması, eczacının dikkatini çekti. Bunun üzerine reçeteyi yazan doktora ulaşan eczacı, reçetenin doktora ait olup olmadığını sordu. Durumdan haberi olmadığını belirten Aydın Atatürk Devlet Hastanesi'nde görevli doktor D.E., harekete geçerek durumu hastane başhekimliğine bildirdi. Olay hakkında idari soruşturma başlatıldı. Doktordan habersiz bir şekilde reçetenin yazılmasına aracılık eden şahıslar tespit edildi. Soruşturma kapsamında Aydın Atatürk Devlet Hastanesi'nde görevli tıbbi sekreter A.S.E., sağlık görevlisi Y.G., Y.G.’nin oğlu B.B.G., Ordu'da oto yıkamacı olan E.D. ve Ordu'da esnaflık yapan A.K. tutuklandı. Aydın Atatürk Devlet Hastanesi'nde görevli diğer tıbbi sekreter A.B.K. hakkında ev hapsi kararı verilirken, esnaf kardeşlerden diğeri A.K. ile Y.G.'nin gelini S.G. adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Aydın Atatürk Devlet Hastanesi’nde görevli tıbbi sekreterler A.S.E. ile A.B.K., sağlık görevlisi Y.G., Ordu’da yaşayan oğlu B.B.G. ve gelini S.G., Ordu’da oto yıkamacı olarak çalışan E.D. ile esnaf olan iki kardeş A.K. ve A.K. hakkında “zincirleme şekilde uyuşturucu ve uyarıcı madde ticareti yapma” suçundan dava açıldı.
“BU İŞİN UYUŞTURUCU TİCARETİNE GİRDİĞİNDEN BİLGİM YOKTU”
Aydın 3. Ağır Ceza 1. Heyet Mahkemesi'nde görülen davada 8 sanık, olayda imzası kullanılan iki doktor ve tanıklar hazır bulundu. Tutuklu sanıklardan A.S.E., “Ben 18 yıldır tıbbi sekreter olarak çalışıyorum. Doktordan habersiz reçete yazmadım. Y.G. kendisi için hep gelir, yazdırırdı. Yakını için de istediği oluyordu. İlaçların uyuşturucu adı altında satıldığından haberim yoktu. Bu işin uyuşturucu ticaretine girdiğinden bilgim yoktu” dedi.
İlacı yazdırmada aracı olduğu iddia edilen sağlık memuru Y.G., "Bu söylenenler iftira. Arkadaşlar yazdırmam için rica etti, kırmadım. A.S.E. ile A.B.K.'ye yazdırdım. Toplam 24 kutu yazıldı. 1 kişiye 2 kutu yazılıyordu. Toplamda 12 kişiye verilmiştir. Karşılığında belli bir rakam yoktu. Bin, 2 Bin TL arası para ödendi” dedi.
Tutuklu sanıklardan Y.G.'nin oğlu B.B.G. ise mahkemedeki ifadesinde "E.D. ve A.K. bana, birlikte iş yaptığımız sırada bu hapların ağrı kesici olduğunu söylüyordu. Benden babamın bu işe yardımcı olup olmayacağını sordular. Babama sordum. Bir miktar para karşılığında ilaç yazabileceklerini söyledi. Kimin yazdığını bilmiyordum. Cezaevine girdikten sonra 2 tane sekreter arkadaşın yazdığını öğrendim. Ben bu ilacın uyuşturucu madde olduğunu bilmiyordum. Ağrı kesici olduğunu düşünüyordum. Bilmeden bir suça iştirak ettiysem çok pişmanım" dedi.
“2 BİN LİRA CİVARINDA PARA VERİYORDU”
Diğer tıbbi sekreter A.B.K. ise ilaçları yazdığını itiraf ederek, "İlacı yazdığımı ve para aldığımı kabul ediyorum. Tek amacım iş görmekti, menfaat amacım yoktu. 2007’den beri tıbbi sekreter olarak hastanelerde görev yapıyorum. Y.G. bana reçete yazmam için ricada bulundu. 2 bin lira civarında para veriyordu. Bu ilaçların uyuşturucu içerikli olduğunu bilmiyordum. Ben sağlık çalışanı değilim, işçi konumundayım. Tıbbi sekreterim, bunu bilmem mümkün değil. Ameliyat edilen hastalara verildiğini biliyordum ama uyuşturucu içerikli olduğunu bilmiyordum” dedi.
“HİÇBİR ŞEKİLDE MUAYENE SONUCU, HASTA KAYDI YOK”
Aydın Atatürk Devlet Hastanesi'nde görevli doktor D.E. ve S.S.Y. tanık olarak dinlendi. D.E. mahkemedeki ifadesinde, "13 Mayıs 2024’te Ordu Ünye’den telefon aldım. Bir eczacı, son 4 gün içinde 4-5 kişi geldi. Aydın’da yazılan bir reçetenin birkaç saat içinde Ordu’dan alınmasını normal karşılamadım. "Reçeteler size mi ait?" diye sordular. Ben de başhekimliğe bildirdim. Daha sonra sistemden baktım. 300-400’den fazla reçete yazılmış. Hiçbir şekilde muayene sonucu, hasta kaydı yok. Sadece kimlik numarasıyla yazılmış. Benim vizitte ya da ameliyatta olduğum zamanda, her gün 100-150 hastanın arasına 1-2 reçete sıkıştırıldığını fark ettim. Hastalarla ilgili başka işlem, hasta notu ya da teknik işlem olmamasına rağmen reçete düzenlenmiş. Yeşil reçeteli ilaçlar farklı bir sistemle yazıldığından, gün içinde kontrol etme şansım yoktu. Poliklinikte olmadığım dönemde hasta girişleri yapılmış. A.B.K. hakkında idari işlemler yapıldı. 14 Mayıs 2024’te işten ayrılırken kendi adına da bu ilacı yazdığı tespit edildi" dedi.
Atatürk Devlet Hastanesi'nde görevli diğer tanık doktor S.S.Y. ise, "İlaç yazılıyor ve 10 dakika sonra Ordu’dan alınıyor. 20 kişi muayene olmamış ama ilaç yazılmış. Lyrica kötü niyetli kullanılırsa ciddi risk taşır. Hastalara çok zor durumda kalmadıkça yazmıyoruz. Olaylar ortaya çıktıktan sonra sekreter A.S.E. bana, "Ben bir hata yaptım doktor bey" diye itiraf etti" dedi.
Mahkeme, sanıklardan E.D.’nin tahliyesine, A.S.E., B.B.G., A.K. ve Y.G.’nin ise tutukluluk hallerinin devamına karar verdi. Duruşma ileri bir tarihe ertelendi. (SELİNAY MUTLU)
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.