Takip Et
  • 24 Aralık 2022, Cumartesi

SARAÇHANE TİYATROSU

Saraçhane tiyatrosu ne anlama geliyor ve olay kahramanları ne yapmaya çalışıyorlar?

Bir çok defa burdan görüşümü belirtmiştim , şu ana kadar altılı masanın üzerinde ittifak ettiği bir adayları yok. Her kafadan bir ses çıkıyor. Birin kriteri, diğerinin kriteriyle çatışıyor ve bir türlü uzlaşamıyorlar.

CHP yönetimi Sayın Kılıçdaroğlu ismi üzerinde topyekün olmasa da ekseriyetle mutabık.

Böyle olmakla beraber bir kısmı Mansur YAVAŞ ile seçimi alabilecekleri ve buna Meral Hanım'ın da sıcak bakması Kemal beyi huzursuz etmekle beraber Ekrem İmamoğlu cephesini de hareketlendirdi.

Derken, İmamoğlu istedi bir göz, hakim ona verdi iki göz.

Ne zaman?

Tam da Kılıçdaroğlu'nun iktidar provası ve icazet almak için ecnebilerin kapılarını peşin sıra çaldığı son durak Almanya'dayken. Mahkeme kararına istinaden İmamoğlu, Meral Hanım ile sarmaş dolaş aday belirleme kutlamasını gün ortasında yaptılar bile.Yani ben ilk defa ceza alıp sevinen göbek atıp çak yapan bir grup gördüm.

Bu çok yönlü oyun sahnelenirken Kılıçdaroğlu boş durur mu? O da hemen tası tarağı toplayıp Almanya temaslarını elinin tersiyle iterek soluğu İstanbul'da aldı.

Tabi Kılıçdaroğlu İstanbul'a vardığında, senaryo yazılmış, roller belirlenmiş, oyuncular ısınma hareketi yapmışlar, seyirciler için çağrılar İmamoğlu tarafından yapılmış ve komşu illerden otobüsler Saraçhane'ye hareket etmişler bile...

Hem de, adaylık için nabız yoklayan altılıdan Davutoğlu ve Babacan'ın yanı sıra potansiyel rakip Mansur Yavaş da sahnelenen bu oyunda figüran olarak yerini aldılar. Bir tek Temel dede eksikti. O da vekilini göndermişti.

Heyecan dorukta ve erkenden horoz ötmeye başlayınca altılı peşin sıra kürsüde esti gürledi.

Davutoğlu, Babacan ve Saadet'in temsilcisi hızını alamadılar ve bütün değerlerini bir çırpıda ayakları altına alarak "vurun abalıya" misali cumhurbaşkanına veryansın ederek İmamoğlu'na adeta vaftiz tütsüsü yaptılar.

İmamoğlu 85 milyon vatandaşlarımızdan bahisle cumhurbaşkanlığı adaylığı vurgusunu yaparken, Kemal bey kaçın kurası, o kül yutar mı? O da ısrarla ve inatla 16 milyon vurgusu yapıyordu ve İmamoğlu'nun İstanbul belediye başkanı olarak kalması için çabalıyordu.

Kemal Bey, mahkeme kararından bahisle, hiç bir güç ve kuvvet İmamoğlu'nu 16 Milyon İstanbul'a hizmet etmekten alı koyamaz derken; İmamoğlu üstüne basa basa bu karar 85 milyon vatandaşımızın iradesine yapılmış bir darbedir diyordu. Aklınca mağduriyet yaratmaya çalışıyordu.

Tabi, bunu derken zevkten dört köşe olduğunu da hissettiriyordu. Hiç de bir mağduriyet havası yoktu.Cumhurvaşkanı Erdoğanla kıyaslama yaparken hiç kimse düşünmedi veya biride hatırlatmadı Erdoğan "Minareler süngü, kubbeler miğfer; camiler kışlamız, müminler asker. şiiri ni okuduğu için ceza almıştı ama sayın imamoğlu hakaret ettiği için ceza aldı bu iki durumu kıyaslanması bile acizliğin ta kendisi.kaldı ki tüm gün saraçhaneye gelin mesajlarıyla topladı topluluğu oraya .

O böyle yaptıkça, Kemal bey de içten içe celalleniyordu. Pek belli etmiyordu ama içine akıttığı her halinden belliydi.

Ne yapsın? Meşhur Asena Meral Hanım'dan yediği kazığa mı yansın, yoksa kendi eliyle İstanbul'un başına musallat ettiği İmamoğlu'nun atmaya çalıştığı kazığa mı yansın?

İmamoğlu, Yasin'den iki satır okumakla İstanbul'a büyükşehir Belediye başkanı oldu. O zaman hiç kimse, akıl edip de, Yasin'in orta sayfasından da iki satır okuyuver deme ferasetini göstermedi. O da millete bu istismarını yutturdu.

Şimdi de farklı bir oyun oynanıyor.

Bakalım bu oyun ile de cumhurbaşkanı adayı olmayı başarabilecek mi İmamoğlu?

Bakınız, ABD yanı başımızdaki Yunanistan'ı bize karşı silahlandırarak kışkırtıyor.

PKK- D-HKPC, IŞİD ve benzeri terör belaları her an tetikte.

İçerideki işbirlikçi FETO’cü hainler pusuda bekliyor.

Pandemi sebebiyle hayat pahalılığı milletin ümüğünü sıkıyor ve bizim altılının düştüğü derde bakın. Mahkemenin kararının hukukiliği ya da siyasiliği konusu ayrı tartışma konusu. Onu hukukçular hukuk zemininde değerlendirsinler.

Elbette ki, siyasetin mecrasında akması esastır. Müdahale edilmemeli. Bunu tartışabiliriz.Ama şu an oynanan oyun Türkiye'nin geleceğinin ipotek altına alınmasına kapı aralayabilir.

Gelin, koltuk uğruna ecnebilerden medet umarak Türkiye’yi ehli salibe kurban ettirmeyelim.

Kim kazanırsa kazansın, ama Türkiye kaybetmesin. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.