AyFm 100.5
Canlı Dinle
  • 21 Eylül 2016, Çarşamba 13:37

83 yaşında işinin başında

Aydın’ın en köklü aile şirketlerinden “Bilal Sabuncu A.Ş.” 50’ye yakın ülkeye ihracat gerçekleştiren dev bir firma haline geldi.

(FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYIN)

Baba mesleğini devam ettirerek 70 yıldır sabunculuk yapan Bilal Sabuncu (83) Aydın’ın yakın tarihine de ışık tuttu. 13 yaşında babasının yanında işe başlayan Sabuncu, işine dört elle sarılarak şirketi bugünlere getirdiğini söyledi. Sabuncu, 70 yıllık iş deneyimini gazetemiz ile paylaştı.

 

DÖRDÜNCÜ KUŞAĞA ULAŞTI

-Sizi okurlarımıza daha yakından tanıtmak isteriz. Kısaca kendinizden ve iş yerinizden bahseder misiniz?

Yaklaşık 100 yıllık bir aile şirketiyiz. Babam Mehmet Sabuncu’dan görevi ben devraldım. Şimdi de çocuklarım ve torunlarım görevlerini yerine getiriyor. Neredeyse dördüncü kuşağa ulaşan bir aile şirketi olduk. 1990 yılında da anonim şirket olarak faaliyetlerimize devam ederek makineli sabun dediğimiz modern sabunculuğa geçtik. Ardından da dış ticarete yöneldik. Allah’a şükür, şu anda 50’ye yakın ülkeye ihracat yapıyoruz. Sıvı sabun ve şampuan üretimi de yaptık bir dönem. Ama merdivenaltı imalat çok fazla olduğu için onlarla başa çıkamadık. Bizim şirketimizde bir kalem bile alındığı zaman kayıt altına alınır. Bundan dolayı kalıp sabun üretmeye devam ettik.

 

"BABAM DA ÇIRAK OLARAK BAŞLAMIŞ"

-Aydın’da köklü bir geçmişiniz var. İlk sabun yapma fikri nasıl ortaya çıkmış?

Babam gençliğinde Bosnalıların sabun fabrikasında çırak olarak çalışmaya başlıyor. Yıllar geçince de ustabaşı oluyor. Kuşadası’nda İtalyan fabrikası vardı. Orada sabun üretimi yapılıyordu. Fabrika kapanınca kendi işini kurmaya karar verdi. Ortaokulu 1948 yılında bitirdikten sonra babamın yanında çalışmaya başladım. Etrafımız esnaf, sanayici olduğu için okula devam etmedim. Baba mesleğine sahip çıkarak bu günlere geldik.

Yenilikleri takip ediyor, 15 gramdan 250 grama kadar 70 farklı kalite ve standartta sabun üretiyoruz. Yaklaşık 100’e yakın da istihdam sağlıyoruz. Yıllardır ayakta kalmamızda en büyük etken çalışanlarımızdır. İhracatımızı ağırlık olarak Avrupa’ya yapıyoruz. Türk Cumhuriyetleri’ne de ağırlık vermeye başladık. Özbekistan başta olmak üzere diğer ülkelere de ihracatımız gelişti.

 

"SAĞLIĞIM ELVERDİĞİ SÜRECE İŞİMİN BAŞINDAYIM"

-Sizin sabunculuk ile tanışmanız babanızla olmuş. Hayatınızda dönüm noktası ne oldu?

Babamın yanında 1965 yılına kadar çalıştıktan sonra arkadaşım sermayede destek oldu. Hasan Efendi Mahallesi’nde küçük bir dükkan açtım. Yanıma küçük bir çırak da aldım. Gece-gündüz çalıştık. Mekan kiraydı. Para arkadaşımındı. Küçük olduğu için üretimimiz belliydi. Telefon yoktu. Sabunun ham maddesi olan don yağı diğer sabunculara veriliyordu. Benim kaydım yeni olduğu için bu yağı alamıyordum. Diğer sabunculardan kar vererek alıyorduk. Çok zor şartlarda bu mesleği devam ettirdim. Mecburen böyle oldu.

Babamın kollektif şirketi vardı. İlerisinin aydınlık olmadığını görüyordum. Ben de kendi dükkanımı açtım ama ismini değiştirmedim. Arkadaşım ile ortaklığımız 3 yıl devam etti. Ondan hep şükran ile bahsederim. 1968’de biraz daha büyük bir sabunhane açtım. İşim ilerledi. Sabunum “Bilal Sabun” adı altında tanındı. Uşak’ta ve Nazilli’de sabunun adı Bilal olmuştu. Çok beğenilip alınmıştı. Mesleğimi babamdan öğrendim. Bazı ustaların da birikimlerini aldım. Hepsi rahmetli oldu. Onlardan da hep şükranla bahsederim. Hep insanlardan yeni bir şeyler öğrendim. Mesleğimde hep deneyler yaptım. İşimin başındayım. Sağlığım el verdiği sürece işime devam edeceğim. 13 yaşında mesleğe başladım. 70 yıldır devamlı bu işi yapıyorum. Kenara çekilip gidemiyorum.

 

"DELİ ŞAKİR AKIL VERİYOR"

-Farklı iş sektörlerini denediniz mi?

Biraz da kunduracalık yaptım. Deli Şakir diye lakabı vardı. Babam ile sohbet ediyor. Şakir amca babamı kenara çekiyor, ''Ramazan yine yaz mevsimine denk geliyor. O çocuğa günah değil mi? O oruç tutuyor, diğerleri yiyip içiyor. Böyle olmaz'' diyor. Babam daha sonra benim çalışmamı istemedi. Babamın küçük bir imalethanesi vardı ve o gün bugündür işimi hiç bırakmadım. Okula giderken bile okuldan çıkınca babamın yanına giderdim.

Ortaokulu bitirince çevremde kimse okumayınca ben de okumaya devam etmedim. Hocalarım iş yerimize geldi. İkna etmek için. Ben yine de kabul etmedim ve baba mesleğini devam ettirdim. Tecrübelerimi bir kitaba aktardım.

 

"KALİTELİ SABUN ZEYTİNYAĞINDAN ÇIKMAZ"

-Zeytinyağı ile yapılan sabunlar çok dillendiriliyor. Bu konu hakkında bilgi verir misiniz?

En kaliteli sabun zeytinyağından çıkıyormuş gibi yanlış bir algı var. Bütün dünyada modern sabunculukta kullanılan yağlar, hayvansal yağlar (don yağı) ve palmiye çeşitleridir. Dünya genelinde en çok üretilen bitkisel yağ grupları arasında ikinci sırada bulunan palmiye yağının büyük çoğunluğu Malezya, Endonezya’dan temin edilir. Bütün dünyaya buradan palmiye yağı ihraç ediliyor. Amerika’da da don yağı üretimde birinci sırada. En kaliteli sabunlar bunlardan yapılıyor.

 

AYDIN'IN NÜFUSU HIZLA ARTIYOR

-Aydın'ın sanayisi ile birlikte büyüyen bir şehir olduğunuzu söylediniz. Aydın’ın ekonomik anlamda gelişimini nasıl buluyorsunuz?

Aydın ekonomisi organize sanayilerle gelişme gösterdi. Turgut Özal zamanında ilk organize sanayi bölgeleri oluştu. Aydın’ın tarıma dayalı bir ekonomisi var. Özellikle incir konusunda dünyanın en kaliteli kuru incirin yetiştiği yer Aydın’dır. Ortaklar ve Nazilli arasındaki hatta kuru incir dünyada birinci sıradadır. Taze incir, dünyanın çeşitli yerlerinde oluyor ama kuru incirde böyle bir durum yok. ASTİM şu an doldu. Umurlu OSB doldu. Yavaş yavaş tarıma dayalı ekonominin yanında sanayileşme de hızlı bir şekilde gelişiyor. Aydın nüfusunun çok hızlı gelişmesine şahit oluyoruz. 1950’lili yıllarda 18 bin olan nüfusumuz, şu anda ilçelerle birlikte 1 milyonu geçmiş durumda. Aydın’ın en büyük avantajı da ilçeleriyle birlikte büyümesi. Üniversitenin açılması da nüfus yoğunluğunu artırdı.

 

"ŞEHİR DIŞA AÇILMIYOR"

-Aydın’ın çözüm bekleyen sorunu sizce nedir?

Aydın’a yapılan yeni devlet kurumları şehrin merkezine inşa ediliyor. Şehir çok sıkışık durumda. Kentin dışına yapılması gereken hastaneler, devlet daireleri, şehrin içine yapılınca iyice boğulduk. Şehrin dışına taşınmış olsa Aydın biraz daha nefes alır. Ne bir araba park edecek yer kaldı ne de rahat rahat araba kullanacak bir yer... Diğer en büyük sorun ise maalesef Aydın’da yeterli düzeyde bir park yok. İncirliova ve Germencik’te ne güzel parklar yapılmış. Şehir merkezinin nüfusu 278 bine yaklaşmış, Aydın Tektstil Parkı daha yeni açıldı ve o da herkesin yürüyerek ulaşabileceği bir yerde değil. Büyük yeşillik, halkın serinleyebileceği bir yer yok. Bizim gençliğimizde Aydın’da nüfus az olduğu için o dönemki parklar bize yetiyordu. Şimdi ise her taraf bina oldu. Yeşil alan ihtiyacı çok büyüdü ama yetkililer bu konunun üzerine bugüne kadar hiç durmadı.

 

"BUGÜNLERİN KIYMETİNİ BİLMEYEN NANKÖRDÜR"

-Mesleğe yeni başlamış sanayicilere ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz?

Bugünlerin kıymetini bilmeyen nankördür. Eskiye göre baktığımız zaman sanayiciler bugünlerin kıymetini bilmeli. Çünkü; biz maliye ile ortak çalışırız. Kazancımızın belli bir bölümünü devlete veriyoruz. Öyle günler geldi ki aldığımız ham maddelerin faturasını kesemezdik. Maliye gelip bir ceza yazdığı zaman işverenlerin köküne kibrit suyu dökerdi. Öyle ağır cezalar verilirdi ki diken üstünde durulurdu. Endişe içerisinde çalışılırdı. Büyük firmaların haricinde herkes adam akıllı defter tutamazdı. Çok zor günler geçirdik. Bir keresinde maliyeye kendim gittim. Defterlerin kontrol edilmesi için. Şaşırdılar kontrol ettiler bir sorun çıkmadı. Bugün Allah’a şükür fatura alıp, kesebiliyoruz. Çalışanların sigortaları yatırılıyor. Daha güvenli adımlar atabiliyoruz. Bugün 70 kişi bizden emekli oldu. (MEHMET AKİF SÜTÇÜ)

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.