
Gazeteci Emin Aydın’ın tvDEN’de hazırlayıp sunduğu Baş Başa programının konuğu Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Nükleer Tıp Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yakup Yürekli oldu. Yürekli, “Aydın’a yataklı nükleer tedavi merkezi kazandırmak istiyoruz” dedi.
Prof. Dr. Yürekli, “Nükleerden hem korkmamız hem de korkmamamız gerekiyor. Burada yanlış korku çok yaygın, doğru korku ise çok gerekli. Ama yanlış korku, bir sürü insanın yanlış düşünmesine ve ön yargılı olmasına sebep oluyor. Normal koşullar altında nükleer enerji dediğimiz bir şey var ve gerçekten dünyada elektrik üretme yollarından bir tanesi. Bu atom bombaları keşke hiç olmasaydı ama varlar. Diğer yandan da bunlar beraber gelişti. Atom bombaları yapılırken fizik ile nükleer reaktörler yapıldı. Fakat sadece nükleer reaktörler ile kalmadı. Tıpta da radyasyonun ve nükleerin çok ama çok kullanım alanları var” dedi.
“BAŞLICA ALAN KANSER”
Nükleer tıp ile ilgili Yürekli, “Nükleer tıp, radyasyon ve radyoaktiviteyi kullanma yöntemlerimizden bir tanesi. Ana yerlerden en büyüğü radyolojidir. Radyoloji, ağırlıkla tanısal işlemler yapan bir alandır. Bir diğeri ise radyasyon onkolojisidir. Kanser tedavisinde radyasyonun kullanılmasıdır. En sonuncu alan ise nükleer tıptır. Nükleer tıpta da yine aynı şekilde fakat farklı yöntemle nükleer maddeleri kullanarak tanı ve tedavi yapıyoruz. Burada başlıca alan kanserdir. Nükleer tıpta tedavi kısmı tanıya göre daha az kalmaktadır. Fakat mevcut tedaviler çok ama çok önemli tedavilerdir ve kanser hastalarına uygulanmaktadır. Kanser harici tedavi edilen hastalıklara örnek vermek gerekirse halk arasında zehirli guatr olarak bilinen hipertiroidi örnek verilebilir. Hipertiroidi hastalığının tedavisinde nükleer tıp çok yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Buna atom tedavisi de denilmektedir. Ben de eskiden ‘Atomcu Doktor’ olarak biliniyordum. Benim asıl uzmanlık alanım pozitron emisyon tomografisi dediğimiz bir yöntem. Bu aslında bir tanı yöntemi. Ağırlıkla çalıştığım konu bu. Bu bir görüntüleme yöntemi. Fakat başka bir özelliği daha var ki hem bilgisayarlı tomografi hem de pozitron emisyon tomografisini beraber yapıyoruz ve bu kanserli hastalarda ana görüntüleme haline geldi. Bizler belirli alanlarla çalışıyoruz. Fakat daha çok kanser ile ilgili. Tıbbi onkologlar ve radyasyon onkologları en çok çalıştığımız birimlerden birkaçı. Hastalarla en temas içerisinde olduğumuz evre tedavi evresidir. Onun haricinde pek fazla temas halinde olmuyoruz. Normal koşullarda nükleer tıp bölümlerinin yataklı tedavi merkezleri de var. Fakat Aydın’da mevcut değil. Biz bunu yapmak istiyoruz. Büyük bir ekonomik yatırım gerektiriyor. Son zamanlardaki dolar artışından dolayı ertelenmek zorunda kaldı. Umarım yakın zamanda Aydın’a kazandıracağız” ifadelerini kullandı.
“İDDİALAR GERÇEĞİ YANSITMIYOR”
Pozitron Emisyon Tomografisi hakkında detaylı bilgiler veren Yürekli, “Bu tomografi yönteminde kullandığımız atomlar çekirdeklerinden radyasyon enerjisi yayan atomlardır ve bunlar çekirdeklerinden bozulma sırasında pozitron yayıyorlar. Bizler de görüntüleme yaparken bu pozitronlardan faydalanıyoruz. Mesela birçok hastamızda şeker molekülünü kullanıyoruz. Bu şeker molekülünü vücutta gittiği yerleri izleyebilmek için bir radyoaktif atomla işaretliyoruz. Hastaya bu şeker molekülünü verdiğimiz zaman, bu molekül kansere gidiyor. Kanser hücreleri, şekeri diğer hücrelerden daha çok alıyor. Bilgisayarlı tomografide ise bu şekerin nerelere gittiğini daha anatomik olarak görebilmemizi sağladığı için görüntüleri birleştiriyoruz. Bu molekülü takip etmek için kuyruğuna radyoaktif bir atom takıyoruz ve bu molekül nereye giderse kuyruğundaki atomun yaydığı radyasyonu izleyerek ne kadar gittiğini, nereye gittiğini hem hesaplayabiliyoruz hem de fotoğraflayabiliyoruz. Molekülün durduğu yer ise bizlere sıkıntılı noktayı göstermekte. Ayrıca çok eskiden beri şekerin kanseri beslediği yönünde iddialar var. Fakat bunların hiçbiri bilimsel olarak doğru bilgiler değil. Şekerin kanseri beslemesi, büyütmesi gibi iddialar gerçeği yansıtmıyor” dedi. (DUYGU DİLEK)
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.