
tvDEN ekranlarında yayınlanan Uzmanına Sor programına konuk olan Çocuk Gelişimi Uzmanı ve Eğitimci Özge Apak, çocukların eğitim hayatında sıklıkla karşılaşılan ama çoğu zaman göz ardı edilen dikkat eksikliği, okuma güçlüğü (disleksi) ve okuduğunu anlayamama gibi durumlara ilişkin çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. Sunucu Selime Aydemir’in sorularını yanıtlayan Apak, "Her çocuk aynı hızda öğrenmez ama erken fark edilen bir sorun, başarıya dönüşebilir," diyerek aileleri bilinçli gözlem yapmaya ve uzman desteği almaya çağırdı.
“ÇOCUKLARIMIZI TANIMIYORUZ”
Çocukların bireysel farklılıklarını dikkate almadan yapılan yönlendirmelerin, uzun vadede akademik başarısızlığa yol açtığını ifade eden Özge Apak, "Birçok aile çocuğunun zeki olduğunu ama derse odaklanamadığını söylüyor. Bu noktada 'isteyince yapıyor' demek yeterli değil. Dikkat eksikliği ya da özel öğrenme güçlüğü gibi durumlar olabilir. Çocuklarımıza olması gerektiği gibi değil, oldukları gibi yaklaşmalıyız," dedi.
DİSLEKSİ NEDİR, NASIL ANLAŞILIR?
Disleksinin, normal ve normal üstü zekâya sahip çocuklarda bile görülebileceğini belirten Apak, tanı için dikkat edilmesi gereken bazı sinyalleri şöyle sıraladı:
"Çocuğunuz satır atlayarak okuyorsa, hece atlıyor veya ekliyorsa, cümleleri uydurarak tamamlıyorsa, harf karıştırıyorsa (örneğin B ile D), sizi dinleyerek soruya doğru yanıt veriyor ama kendi okuyarak anlamıyorsa; özel öğrenme güçlüğü ihtimali olabilir."
Disleksinin tanısının ise ancak ilkokul birinci sınıfın ilk dönemi tamamlandıktan sonra konulabileceğini vurguladı.
“DİKKAT EKSİKLİĞİ GEÇMEZ, KATLANIR”
Programda ailelerin sıkça dile getirdiği "Büyüyünce geçer" anlayışını eleştiren Apak, dikkat eksikliğinin zamanla geçmediğini, aksine çocuğun gelişimsel süreciyle birlikte daha da karmaşık hale gelebileceğini belirtti:
"Bu çocuklar büyüdükçe sorumlulukları artıyor. Eğer dikkat eksikliği varsa, zamanla daha da zorlanıyorlar. O yüzden erken müdahale şart."
ÖDÜL SİSTEMİ: HER ZAMAN ÇÖZÜM MÜ?
Bazı ailelerin, çocuklarını ders çalışmaya teşvik etmek için sürekli ödül sistemine başvurduğunu belirten Apak, bu yaklaşımın sınırlı şekilde kullanılabileceğini ifade etti:
"Bir çocuk her ödevin sonunda ödül beklemeye başlarsa, bir süre sonra sadece ödül için çalışır. Oysa ödev, tıpkı yemek yemek gibi doğal bir görevdir. Gerektiğinde ödül verilebilir ama bu bir alışkanlık haline gelmemeli."
“OYUNA ODAKLANIYOR AMA DERSE DEĞİL”
Apak, “Çocuğum oyuna saatlerce odaklanıyor ama dersin başında beş dakika duramıyor” diyen ailelere ise şöyle yanıt verdi:
"Oyun haz odaklıdır, çocuk sürekli bir ödül mekanizmasıyla karşılaşır. Ders ise görev odaklıdır. Bu iki alanın dikkat yapısı farklıdır. Dersin sürdürülebilmesi için dikkat süresinin gelişmiş olması gerekir."
OKUMA HIZI BAŞARIYI BELİRLİYOR
Disleksi tanısı olmasa da okuma hızının düşük olmasının okuduğunu anlamayı ciddi biçimde etkilediğini vurgulayan Apak, yaşa göre dakikada okunması gereken ortalama kelime sayılarını da sıraladı:
sınıf sonu: 50–60 kelime
sınıf sonu: 60–70 kelime
sınıf sonu: 80–90 kelime
sınıf sonu: 100 kelime
sınıf sonu: 120 kelime
sınıf ve üzeri: 150–200 kelime
Bu değerlere ulaşamayan çocukların metni anlayamadığını ve bu nedenle başarı gösteremediklerini söyledi.
MÜDAHALE MÜMKÜN AMA BİREYSEL
Her çocuğun farklı olduğunu ve tek tip programların işe yaramayacağını belirten Apak, “Önce çocuğu tanıyoruz, sonra bireysel gelişim planı oluşturuyoruz,” dedi. Müdahalelerde yürütücü işlevlerin geliştirilmesine odaklandıklarını belirtti:
"Zaman yönetimi, görev başlatma, dürtü kontrolü, planlama ve stratejik düşünme becerileri çalışılarak çocuklar destekleniyor."
AİLELERE TAVSİYELER: “ÖNCE SİZ KİTAP OKUYUN”
Velilerin ekran süresi ve rol model davranışlarına dikkat etmesi gerektiğini belirten Apak, şu ifadeleri kullandı:
"Çocuğa ‘git kitap oku’ demek yerine ‘gel birlikte kitap okuyalım’ demek daha etkili olur. Çocuklar sözlerimizi değil, davranışlarımızı örnek alır."
Ekran süresi için önerilen formülün ise “yaş çarpı 10 dakika” olduğunu belirten uzman, bu sürenin gün içinde parçalara bölünerek uygulanması gerektiğini söyledi.
“OKULU SEVDİREN ÖĞRETMENDİR”
Okul sevgisinin öğretmenle başladığını söyleyen Apak, “Birçok çocuk matematiği değil, matematik öğretmenini sevmediği için dersi sevmiyor. Öğretmen pozitifse çocuk çaba gösterir” dedi.
“KENDİ HALİNE BIRAKMAYIN”
Programın sonunda ailelere seslenen Apak, şu çağrıda bulundu:
"Kitap okumakta zorlanıyorsa, ödevini yaparken bölünüyorsa, dikkati dağınıksa çocuğunuzun kendiliğinden toparlanmasını beklemeyin. Erken değerlendirme, doğru yönlendirme ve sabırlı destekle her şey yoluna girer." (SELİME AYDEMİR)
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.