AyFm 100.5
  • 30 Nisan 2018, Pazartesi 22:34

Belediye başkan yardımcısından Aydın'ın trafik ışıklarına “Yamyam Hüsüyün” tanımlaması

Aydın trafiği Germencik Belediye Başkan Yardımcısı Adem Toy'u çileden çıkardı. Toy sıkıntısını kaleme aldığı yazı ile dile getirdi.

Duble yollara trilyonluk yatırımların yapıldığını ancak ışıklarda bekleme sürelerinin uzun olmasından yakınan Toy, bir yazı kaleme aldı. İşte o yazı:

YAMYAM HÜSÜYÜN

Seksenlerin tozlu sokakları, sırtı sokağa yüzü avluya dönük bitişik nizam evler, her iki yanda sokağın başından sonuna kadar uzanan avlunun içini göstermeyecek yükseklikteki bahçe duvarları ile klasik bir Anadolu mahallesiydi bizim mahalle. Hemen yan sokağımızda o yüksek duvarların birinin arkasında bir Hüseyin abi yaşardı. Derya Sokağın delisi nam-nam-ı diğer Yamyam Hüsüyün. Bizim damdan bakınca Yamyam Hüsüyün'ün yaşadığı evin kapısı görünürdü. Yamyam Hüseyin akli dengesini yıllar önce yitirince karısı ve çocukları onu terketmiş yalnız başına yaşayan 35-40 yaşlarında bir adamdı. Öyle kendi halinde halim salim zararsız biri de değildi ha. Bildiğin iri yarı, saldırgan sekiz on kişinin güçlükle baş edebileceği korkunç bir tipti. Robinson Crusoe’ya benzetirdim ben onu; üstü başı paramparça, saçı sakalı birbirine karışmış canavar görünümlü bir adamdı; birde bizim çocukluk hayal gücümüzü ekleyin üstüne, sanki insan değil başka bir yaratıktı. Ara ara kriz geçirir bas bas bağırır, dama çıkar anadan üryan soyunur, erkeklerin çeyiz gibi sakladığı malum arkadaşı göstere göstere ağız dolusu küfürler ederdi. Kime niye sövdüğünü kimse bilmezdi. Biz çocuklar bağırtıyı duyar duymaz koşa koşa dama çıkar keşif yapan asker gibi mevzi alır, aksiyon filmi izler gibi korku ve merakla Hüseyin abiyi izleyip kıkır kıkır gülerken büyükler olaya kürekle müdahale ederdi. Bir zaman sonra beyaz gömlekli adamlar gelir bunu zorla yakalayıp deli gömleği giydirirler, ambulansla bindirip götürürlerdi. Üç ay rahat ederdi mahalle. Üç ay sonra bir bakardık saçı sakalı kesilmiş, dımdızlak bir Hüseyin abi gelirdi mahalleye üç ay içinde Hüseyin abi tekrar Yamyam Hüsüyün’e dönüşür; kriz, kürek ve ambulans sahnesi aynen tekrarlanırdı. İtiraf edeyim dımdızlak hali beni daha çok korkuturdu. Bu böylece devam edip giderdi. Kimse geçmek istemezdi Derya sokaktan. Yamyam Hüsüyün hastanede mi salını mı verildi kestiremezdik. Ara ara yolu keser kimseyi geçirmezdi kapısının önünden. Kimse bulaşmak istemezdi Yamyam Hüsüyün’e kimse de onla mücadele etmeyi göze alamazdı zaten. İnsanlar ya bizim sokağı ya da hemen yandaki okul sokağını kullanırlardı bir yere gitmek için. Dedim ya on kaplan gücündeydi Yamyam Hüsüyün.

Bir gün -Hüseyin abinin hastanede olduğunu sanıyor olacağız ki- üç arkadaş ne akılsa Derya sokaktan geçmek istedik. Yamyam Hüsüyün ’ün evine yaklaşınca bir ürperti gelse de onun hastanede olduğunu düşünerek rahatlamayı tercih ettiğimi hatırlıyorum. Tam kapısının önünden geçerken aniden Yamyam Hüsüyün fırladı önümüze. Elini kaldırarak bize “dur” diye bağırdı. Neye uğradığımızı şaşırmıştık korkudan kalbim duracaktı. Altımızda babalarımızdan habersiz aldığımız koca koca bisikletler ha deyince döndürüp kaçamıyoruz da, öylece kalakaldık. Önümüzde dev gibi Meşhur mu meşhur Yamyam Hüsüyün. Dede Korkut masalındaki Tepegöz ile karşılaşan Basat gibi hissettim kendimi, ama değil onun kadar cesur olmak cesur görünmeye bile çalışmıyordum, bildiğin tir tir titriyordum korkudan. O esnada hiç beklemediğimiz bir şey oldu bizim grubunun en gözü pek aynı zamanda fırlama nev’inden tabir edilecek elemanı Ayhan “neden” diye sordu. Yamyam Hüsüyün afalladı önce, neye uğradığını şaşırmış zihni allak bullak olmuş halde gözbebekleri yuvasında fır fır dönmeye başladı. Ne diyeceğini bilemedi önce. Epey bir süre duraksadı. Muhtemel ki daha önce hiç kimse ona ” neden” diye sormamıştı herkes ya kaçmış ya da arkasını usulca dönüp çaktırmadan sıvışmıştı oradan. Zaten Ayhan’ınki de olsa olsa 10 yaşındaki bir çocuk cesareti idi. Bir müddet düşünen Yamyam Hüsüyün sadece “ Yasak “ diyebildi. Ya bir fıkradan duydu ya da bu olaydan sonra fıkra oldu bilmem, Ayhan muzipçe gülerek ve eliyle işaret ederek “olur mu Hüseyin abi görmüyor musun yeşil yanıyor” dedi. Yamyam Hüseyin’in kafası iyice karışmıştı başını hafifçe sola çevirip sanki orda trafik lambası varmış gibi şaşkın şaşkın baktı baktı baktı ve “hı tamam geçin o zaman dedi “ biz hemen asıldık pedallara o esnada biri kronometre tutsa dünya rekoru bile kırmış olabilirdik hızımızla. Az önce iliklerimize kadar bizi saran korku yerini kahkahaya bırakmıştı. Olmayan trafik lambası yanmayan yeşil ışık hayatımızı kurtarmıştı.

Yıl 2018. Seksenlerin tozlu sokaklarından günümüzün duble yollarına, yamalı şoselerinden, altı şeritli otoyollara geldik. Ama ne zaman Aydın’dan İzmir’e giden trilyonluk, koskocaman ve bomboş otoyolda hızımı 120 de sabit tutmaya çalışsam veya Alttaki duble yolda Kızılcaköy, Kardeşköy veya Acarlar kavşağında kırmızı ışıkta boş yolu seyredip yeşilin yanmasını uzun uzun beklesem nedendir bilinmez aklıma hep Yamyam Hüsüyün geliyor. 

Eski komutandan şehit düşen arkadaşı için yazdığı ağlatan yazı: SEN DUR BACIM…

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.