
Akademik ve idari olarak yeterli tecrübeye sahip olduğu için Adnan Menderes Üniversitesi’nde rektörlük görevine talip olduğunu açıklayan Prof. Dr. Mehmet Kamil Öcal, üniversitenin öncelikli sorunlarından ve projelerinden bahsederken, “Ben üniversitede yöneticiliğe talip değilim. Sorunlarını çözmek için adayım” dedi.
Aydın Adnan Menderes Üniversitesi’nde (ADÜ) Ekim ayında yapılacak rektör seçimleri öncesi adaylardan biri de, 1994 yılından bu yana görev yapan ADÜ’de çeşitli görevler yapan Veterinerlik Fakültesi Anatomi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Kamil Öcal. ADÜ’ye daha fazla hizmet etmek istediği için ilk kez rektör adayı olduğunu ifade eden Prof. Dr. Kamil Öcal, akademik ve idari olarak yeterli tecrübeye sahip olduğu için böyle bir göreve talip olduğunu açıkladı. 1994 yılında ADÜ’ye geldiğinde üniversitesinin sadece Eski Turizm Yüksekokulu binasının olduğunu belirten Kamil Öcal, bugüne kadar üniversitenin hangi aşamalardan geçtiğine bizzat şahit olduğunu söyledi.
İÇ VE DIŞ DİNAMİKLER
Türkiye’de 200’e yakın üniversite olduğunu ve Yüksek Öğretim Kurulu’nun raporunda 2026’dan itibaren, doygunluk oluşacağından dolayı üniversitelere talebin artmayacağının belirtildiğini söyleyen Öcal, ADÜ’nün daha iyi yerlere gelebilmesi ile ilgili, “Biz 12 yıllık yatırım yapıp, uzağı görmek durumundayız. Üniversitemizi tercih edilebilir üniversiteler arasında iyi bir konumunda bulundurmamız tüm üniversite çalışanlarının görevi. Bu konuda atılacak adımlar kısa vadeli sonuç verecek adımlar değildir, bunu kurum politikası olarak belirlememiz gerekiyor. Dolayısıyla hedefimiz, üniversitemizi el birliği ile üniversiteler içinde en iyi konuma taşımak. Bunu bir rektör ve yardımcıları yapamaz. Bunu gerçekleştirecek olan öğretim üyelerinin çabaları. Yöneticilerin görevi de, öğretim üyelerinin sorunlarını çözüp, motivasyonunu arttıracak ortam sağlamak. Bu misyonumdan dolayı aday oldum. ADÜ’deki öğretim üyelerinin yüzde 80’ini tanıyorum. Öğretim üyelerinin bu yeteneği ve kapasitesi var. Yöneticilikteki görevimiz üreteni teşvik etmek ve desteklemek. Çalışmalar yönündeki engelleri kaldırdığımızda üniversitemiz hak ettiği yere gelecektir. Üniversitenin gelişmesi için iç ve dış dinamikleri vardır. İç dinamik öğretim üyelerinin motivasyonu, dış dinamikleri de şehirdeki siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşları ve resmi kurumlar. Bunların desteği olmazsa yine üniversitemiz istediğimiz konuma gelemez. İkisini birlikte harmanlamadığımızda üniversitemiz istediğimiz yere ulaşır” diye konuştu.
“İKİ DESTEĞİ DE ALMAK ÇOK ÖNEMLİ”
Aydın’ın Türkiye’nin en şanslı konumundaki şehri olduğunu vurgulayan Öcal, “Aydın, gerek öğretim üyeleri, gerekse öğrenciler açısından rahatlıkla yaşanabilecek bir kent. Kaliteli öğretim üyesi bulma sorununun yaşamamamız lazım. Şehrin öğrenciyi kucaklayan bir yapısı var. Bunları üst üste koyduğumuzda Aydın’ın tercih edilebilirlikte sıkıntı yaşamaması gerekiyor. Bu konumu iç ve dış dinamiklerin desteği ile istediğimiz hale getireceğiz. Benim, üç aşamalı seçimde öğretim üyelerinin desteğini aldıktan, sonra siyasal alanda bu desteği almak, bu desteği de arkamda hissetmek en büyük arzum. Çünkü başarı da her iki destekle olabilecek bir şey. Öğretim üyesi ve siyasal desteği almadan üniversiteyi arzu edilen noktaya taşımak mümkün olmaz.
Sadece üniversitedeki öğretim üyesi desteğini alıp, siyasi desteği alamadan veya siyasal desteği alıp, öğretim üyesi desteğini almadan üniversiteyi bir yere taşıyamayız” dedi.
ÖCAL’IN PROJELERİ
Projelerini ve gerekçelerini de anlatan Veterinerlik Fakültesi Anatomi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Kamil Öcal, projelerini sırasıyla şöyle açıkladı:
“ADÜ’de 3 temel görev var; eğitim, araştırma ve topluma hizmet. Üniversitemizi belirli bir yere taşımak demek, 3 alandaki çalışmalara bağlı. Bunu yapacak olan öğretim üyeleri. Eğitimle ilgili personel, mekan, eğitim araç gereç eksikliklerini ortadan kaldırmamız lazım. Bugün bunları konuşuyor olmamalıyız. 12 fakültemiz var, fakat yarısının binası yok. Bizim bunları çözmemiz lazım.
“ÖĞRETİM ÜYELERİNE İHTİYAÇ DUYDUKLARI DESTEKLER SAĞLANMALI”
Aynı şey araştırma konusu için de geçerli. Bugün bilim dünyası geçmişten çok daha rekabetçi konumda. Dolayısıyla araştırmada başarışı olabilmek için laboratuar altyapıların tamamlanması, öğretim üyelerinin ihtiyaç duydukları desteklerin sağlanması lazım. Bu destekler yabancı dil, proje konusunda bürokratik işleri azaltacak teknik personel desteğinin verilmesi, ulusal ve uluslar arası programlara rahatça açılabilmesi. Bir kongre düzenlemek şehrin tanıtımı, üniversitenin tanıtımıdır.
“YAPILAMAYANLARI YAPARSAK, HASTANEMİZE DEĞER KATARIZ”
Topluma hizmette en büyük ayağı hastane oluşturuyor. Hastanemizin tüm bölgenin ihtiyacını karşılayacak yeterliliğe ulaşması gerekir. Denizli’de, Muğla’da yapılamayan bir tedaviyi burada gerçekleştirebiliryorsak biz hastanemize değer katmış oluruz. Tabi bu fiziki mekanların acilen düzeltilmesi gerekiyor. Bunarı çözdüğümüzde, inanıyorum ki öğretim üyeleri üniversitemizi hak ettiği yere ulaştıracaktır.
Ben üniversitede yöneticiliğe talip değilim. Öğretim üyelerinin sorunlarını çözmek için adayım. Öğretim üyelerimizden, üniversitesini bir adım ileri götürmek için bir adım atanın önündeki engeli temizlemek, aşmak yöneticinin görevi olmalı. Ben bunun için adayım.
“FARKLI BİR ORTAM SAĞLAYAMAZSAK, EĞİTİMİMİZ EKSİK KALIR”
Bir de çevre konusu var. Eğitim, araştırma, topluma hizmet dışında üniversite eğitimin en üst basamağı. Dolayısıyla eğitim, sadece kuru bilgi değil. Çevresinin düzeni, peyzajından tutun yaklaşımından, estetiği ile öğrencilerin bir şey öğrendiği ortam olmalı. Geldikleri yerlerden farklı bir ortam sağlayamazsak, hedefimize ulaşmış olmayız, eğitimimiz eksik kalır. Bunun öncelikle ele alınması gerekir.
Bunları yaparken, baktığımızda üniversite yöneticileri devletin kaynaklarını geçici bir süre için idare eden makamlardır. Hiçbiri kaynak, hiçbir yöneticinin kişisel malı değildir. Devletin kaynağını kullanıyorsanız, adil, şeffaf ve üniversitenin yetkili kurullarının kararlarına saygılı olmak zorundasınız. Bu işleri yaparken, bu prensipleri hiç unutmamak lazım. Çünkü bizim olmayan bir kadro ve parayı kişisel tercihimizle kullanmak, devletin hem verimlilik, adil davranma ilkesine karşıdır. Bu konularda tüm yöneticilerin hassas olması gerekir.”
EN ÖNEMLİ İKİ SORUN
Öcal, ADÜ’nün en önemli iki sorununu da şöyle açıkladı:
“ADÜ’de bazı birimler personel eksikliği nedeniyle eğitim öğretime başlayamıyor. Bazı bölümlerde ise eğitim öğretim personel sayısı az olduğu için ağır yük altında. Öğretim üyesi güncel gelişmeleri takip edebilmesi için zaman bırakmak lazım. Dolayısıyla en önemli sorun, personel, teçhizat ve mekan sorunları. Bunlar acilen çözülmesi lazım. Tabi mekan sorununu çözmek kolay değil. Ama öncelikler belirleyerek, o öncelikler doğrultusunda adımlar atılmalı.
Üniversitenin aynı zamanda uluslararasılaşma konusunda adım atması gerekir. YÖK bu konuda uygun düzenlemeleri yaptı. Tanıtımları iyi yapıp, yurt dışından öğrencileri Aydın’a çekmemiz gerekir. Bu hem eğitimin kalitesi, hem de öğretim üyesinin kendisini geliştirmesi açsından çok önemli. Bu iki konuyu önemsiyorum.
“OY VEREBİLECEĞİM BİR ADAY ÇIKSAYDI, ADAY OLMAZDIM”
Kendisini diğer adaylardan ayıran özelliklerden bahsederken, “Ben de onlar gibi öğretim üyesiyim” diyen Mehmet Kamil Öcal, “Diğer arkadaşlarım gibi üniversitenin iyi olması için gayret sarf ediyorum. Diğer arkadaşların da kendine ait tecrübeleri vardır. Tecrübe açısından daha avantajlı olduğumu düşünüyorum.
1981 yılında akademik yaşantıya atıldım. İki büyük üniversitede değişik görevlerde bulundum. Dolayısıyla 20 senedir gelişmeleri, yaşananları biliyorum. Neyin neden olduğunu biliyorum. Üniversitemizdeki öğretim üyelerinin yüzde 80’ini ben tanırım, onlar da beni tanır. Bunun benim için avantaj olduğunu düşünüyorum. Ben aday olduğumda 5’înci adaydım. Ocak ayında benden önceki 4 aday arkadaşım çalışmaya başlamıştı. Mayıs ayına kadar bekledim. O dönem içinde üniversiteye farklı bir vizyonla yaklaşan, oy verebileceğim bir aday çıksaydı aday olmayacaktım. 21 Mayıs’ta Rektörümüz Mustafa Birincioğlu’nu ziyaret ederek, aday olacağımı bildirdim” ifadelerini kullandı.
“ÇOK İYİ BİR ÜNİVERSİTE”
Öcal, “nasıl bir ADÜ hayal ediyorsunuz” sorusunu da şu şekilde cevapladı:
“Türkiye’de ADÜ denildiğinde herkesin kafasında ön sıralarda yer alan bir üniversite olmalı. Bazı yarışma programlarını izliyorum. Aydın’daki üniversitenin ismi bilinmediğinde üzülürüm. Biz şehir ve konum olarak bunu hak etmiyoruz. Her zaman tanınır olmamız gerekir. Önce ulusal sonra uluslararası platformlarda da aynı etkiyi yaratmamız lazım. Bunlar bir yandan kalite çalışmaları, hem de tanılılırlık açısından sistematik reklam politikalarını oluşturmalıyız. Türkiye’de nereye giderseniz gidin, Adnan Menderes Üniversitesi denildiğinde, “Aydın’daki çok iyi bir üniversite denildiğinde” bizler görevimizi yapmış oluruz ve ADÜ hak ettiği yere gelmiş olur.”
MEHMET KAMİL ÖCAL KİMDİR?
1957 yılında Diyarbakır’da doğan Mehmet Kamil Öcal, ilkokul, ortaokul ve liseyi değişik illerde okuduktan sonra Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nden mezun oldu, doktora ve doçentliğini de bu üniversitede aldı. 4 yıl İstanbul Veterinerlik Fakültesi’nde görev yaparken, 1994 yılında ADÜ’de göreve başladı. ADÜ’de bugüne kadar 3 yıl rektör yardımcılığı yapan Öcal, idari olarak anabilim dalı başkanlığı, bölüm başkanlığı, dekan yardımcılığı, sağlık bilimleri enstitüsü müdürlüğü, kurum erasmus koordinatörlüğü görevlerinde bulunurken, uzun yıllar bu görevlerinden dolayı Senato’da yer aldı.
Akademik olarak da TUBİTAK Veteriner Araştırma Kurulu’nda 3 yıl görev yapan, 4 bilimsel derginin de danışmanlığını yapan Kamil Öcal’ın anatomi üzerine iki kitabının dışında, 28’i uluslar arası, 10’u ulusal olmak üzere 38 makalesi bulunuyor. Öcal, evli ve bir çocuk babası. (SERCAN ÖRÜN)
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.