AyFm 100.5
  • 3 Nisan 2014, Perşembe 15:51

Bir zamanlar az mı ekmeğini yedik “Aydının su değirmenleri”

 İlk çağın ünlü coğrafyacısı Strabon'un bildirdiğine göre Roma ve Yunanlılardan önce tarihte bilenen ilk su değirmeni M.Ö. 1. yy.'ın sonlarında Anadolu'nun kuzey kesimindeki (Karadeniz Bölğesi) Kabeira'da (Niksar-Tokat yakınları) Lycus (Kelkit) nehri üzerinde Mithridates (Pontus) Krallığınca inşaa edilmiştir. Bu şehir M.Ö. 63 yılında Romalılarca alınmış ve bu ilginç yapıya Roma askerleri oldukça ilgi göstermişlerdir. Su değirmenleri hakkındaki ilk teknik bilgiler, ünlü Romalı askeri mühendis (fabri) Vitruvius (M.Ö. 1. yy sonları) tarafından latince yazılan De Architectura adıl eserin 10. bölümünde verilmiştir.

 (FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYIN)

Su değirmenleri  elektriğin  yaygınlaşmasından önce, sıkça kullanılan üretim araçlarıydı.

Akarsuyun  var olduğu her yerde , ve özellikle ülkemizde  Karadeniz de yaygın olarak  kullanılan değirmenlerin  Aydın’da su kenarlarında izlerini hala görmek mümkün.

Tahıl öğütmek için su gücünden yararlanılan  değirmenler ilimizde  merkezde  Tabakhane deresinde Karpuzlu ilçesinde  geyik barajını dolduran nehir gerisinde, Koçarlı Sarıçay  Karacasu Dandalaz  ile Bozdoğan  Akçay  ve Köşk yan derelerinin üzerinde  su değirmenleri  20. Yüzyılın  ortalarına dek kullanılmıştır.

 Aydın kent merkezi içinden akan ve antik çağlarda “Eudon” adıyla bilinen Tabakhane deresinin kuzeylerinde  Danışment  köyü yakınlarında  zamana direnen yapısıyla duvarları  hala ayakta duruyor.

Yörede Danışmentli  İsmail Efe’nin bir zamanlar işlettiği  belirtilen değirmenlerden biri , Tabakhane deresinin  doğusunda  kalın taş duvarları ve içinde metal aksamı ile tarihin izlerini taşıyor.

Nazırlar değirmeni olarak bilinen çatısının zamana direnemediği  su  değirmeni tabakhane  deresinin  yukarılarından ve  daha yükseklerinden  demir  sac kıvırma borular  içinde  alınarak eğimle hidrolik enerjisi  hızlandırılarak  , çarklara çarpan suyun potansiyel enerjisinden  yararlanarak    değirmen taşlarını döndürür ve  bir zamanlar buğday , darı ve diğer hububatın öğütülmesi için en temiz ve ucuz enerji olarak kullanılırdı.

   Dereden alınan suyun önce , giriş kısmı daha geniş olan bir kanala akıtılarak giriş kısmı yaklaşık 35-40 santimetre genişliğinde olan kanala alınan su ,buradan değirmenin üst kısmında “ ark veya hark” denilen bölüme aktarılırdı. Suyun giriş kısmı 40 santimetre olan kanal, suyun tazyikinin daha fazla olması için giderek daralır, sonra değirmenin üst kısmındaki harkta toplanan su, yaklaşık 4 metre yükseklikten değirmenin alt kısmındaki çarka bırakılırdı.  Bu çarkın hareketi ile çarka bağlı olan değirmenin içindeki üst üste konulmuş 2 yassı taştan üstteki   dönmesiyle . ortasında boşluk olan taşların bu boşluğuna bir hazneden buğday ve mısır  azar azar dökülerek , dönen büyük yassı taşların arasında kalan daneler  öğütülerek un haline  getirilirdi.

Günümüzde un’un fabrikalarda üretilmesi sebebiyle değirmenlere eskisi kadar rağbet  kalmadığından , değirmencilik mesleği de unutulmaya yüz tutmuş meslekler arasına girdi.

Bir çoğu  gelişen  teknoloji yüzünden ihtiyaç duyulmaması ve pek kullanılmasa da, ilgisizlik sebebiyle harabeye dönen su değirmenlerinden bazıları ise sürekli kendileri ile ilgilenen yaşlı kişiler sayesinde Doğu Karadeniz’de de asırlardır çarklarını döndürmeyi sürdürüyor.

Ancak kentimizde bir örneği hala günümüze ulaşan Nazırlar değirmeni   Tabakhane deresi kenarında nostalji günlerine dönmek  üzere bir piknik alanı ve lokanta  yapılmak üzere,  Efeler İlçesinin yeni Kaymakamı ve Belediye Başkanı ile  Tarihi yapılara ilgisini bildiğimiz Vali Erol Ayyıldız’ın el atmasını bekliyor yıllardır. (MEHMET ÖZÇAKIR)

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.