
İlk çağın ünlü coğrafyacısı Strabon'un bildirdiğine göre Roma ve Yunanlılardan önce tarihte bilenen ilk su değirmeni M.Ö. 1. yy.'ın sonlarında Anadolu'nun kuzey kesimindeki (Karadeniz Bölğesi) Kabeira'da (Niksar-Tokat yakınları) Lycus (Kelkit) nehri üzerinde Mithridates (Pontus) Krallığınca inşaa edilmiştir. Bu şehir M.Ö. 63 yılında Romalılarca alınmış ve bu ilginç yapıya Roma askerleri oldukça ilgi göstermişlerdir. Su değirmenleri hakkındaki ilk teknik bilgiler, ünlü Romalı askeri mühendis (fabri) Vitruvius (M.Ö. 1. yy sonları) tarafından latince yazılan De Architectura adıl eserin 10. bölümünde verilmiştir.
Su değirmenleri elektriğin yaygınlaşmasından önce, sıkça kullanılan üretim araçlarıydı.
Akarsuyun var olduğu her yerde , ve özellikle ülkemizde Karadeniz de yaygın olarak kullanılan değirmenlerin Aydın’da su kenarlarında izlerini hala görmek mümkün.
Tahıl öğütmek için su gücünden yararlanılan değirmenler ilimizde merkezde Tabakhane deresinde Karpuzlu ilçesinde geyik barajını dolduran nehir gerisinde, Koçarlı Sarıçay Karacasu Dandalaz ile Bozdoğan Akçay ve Köşk yan derelerinin üzerinde su değirmenleri 20. Yüzyılın ortalarına dek kullanılmıştır.
Aydın kent merkezi içinden akan ve antik çağlarda “Eudon” adıyla bilinen Tabakhane deresinin kuzeylerinde Danışment köyü yakınlarında zamana direnen yapısıyla duvarları hala ayakta duruyor.
Yörede Danışmentli İsmail Efe’nin bir zamanlar işlettiği belirtilen değirmenlerden biri , Tabakhane deresinin doğusunda kalın taş duvarları ve içinde metal aksamı ile tarihin izlerini taşıyor.
Nazırlar değirmeni olarak bilinen çatısının zamana direnemediği su değirmeni tabakhane deresinin yukarılarından ve daha yükseklerinden demir sac kıvırma borular içinde alınarak eğimle hidrolik enerjisi hızlandırılarak , çarklara çarpan suyun potansiyel enerjisinden yararlanarak değirmen taşlarını döndürür ve bir zamanlar buğday , darı ve diğer hububatın öğütülmesi için en temiz ve ucuz enerji olarak kullanılırdı.
Dereden alınan suyun önce , giriş kısmı daha geniş olan bir kanala akıtılarak giriş kısmı yaklaşık 35-40 santimetre genişliğinde olan kanala alınan su ,buradan değirmenin üst kısmında “ ark veya hark” denilen bölüme aktarılırdı. Suyun giriş kısmı 40 santimetre olan kanal, suyun tazyikinin daha fazla olması için giderek daralır, sonra değirmenin üst kısmındaki harkta toplanan su, yaklaşık 4 metre yükseklikten değirmenin alt kısmındaki çarka bırakılırdı. Bu çarkın hareketi ile çarka bağlı olan değirmenin içindeki üst üste konulmuş 2 yassı taştan üstteki dönmesiyle . ortasında boşluk olan taşların bu boşluğuna bir hazneden buğday ve mısır azar azar dökülerek , dönen büyük yassı taşların arasında kalan daneler öğütülerek un haline getirilirdi.
Günümüzde un’un fabrikalarda üretilmesi sebebiyle değirmenlere eskisi kadar rağbet kalmadığından , değirmencilik mesleği de unutulmaya yüz tutmuş meslekler arasına girdi.
Bir çoğu gelişen teknoloji yüzünden ihtiyaç duyulmaması ve pek kullanılmasa da, ilgisizlik sebebiyle harabeye dönen su değirmenlerinden bazıları ise sürekli kendileri ile ilgilenen yaşlı kişiler sayesinde Doğu Karadeniz’de de asırlardır çarklarını döndürmeyi sürdürüyor.
Ancak kentimizde bir örneği hala günümüze ulaşan Nazırlar değirmeni Tabakhane deresi kenarında nostalji günlerine dönmek üzere bir piknik alanı ve lokanta yapılmak üzere, Efeler İlçesinin yeni Kaymakamı ve Belediye Başkanı ile Tarihi yapılara ilgisini bildiğimiz Vali Erol Ayyıldız’ın el atmasını bekliyor yıllardır. (MEHMET ÖZÇAKIR)
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.