
Sosyolog Gamze Toker, Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nun yıllar sonra CHP’den ayrılarak AK Parti’ye geçmesinin seçmenlerde ve kamuoyunda büyük yankı uyandırdığını belirtti. Toker, “Tepkilerin nedeni yalnızca bir parti değişimi değil; zaten siyasete güvenin düşük olduğu bir ortamda, seçmenlerin kendini ‘aldatılmış’ hissetmesi oldu. Çünkü bir kesim Çerçioğlu’na kişisel olarak güvenip oy verirken, diğer bir kesim tercihlerini parti üzerinden yapmıştı. Dolayısıyla CHP’ye oy verdiğini düşünen yurttaş, bir anda farklı bir siyasi çizgide buldu kendini. Bu durum sosyolojik açıdan, geç modern dönemin belirsizlik ve akışkanlık özellikleriyle örtüşüyor. Nitekim siyasilerin ani yön değişimleri, seçmenlerde mevcut güvensizliği daha da derinleştiriyor. Çerçioğlu’nun bu hamlesi, siyasete duyulan güvenin ne kadar kırılgan olduğunun en açık göstergesi oldu ve 2023-2024 yılları arasında yürüttüğümüz bilimsel çalışmada ortaya çıkan, bireylerin ülke ve siyaset hakkındaki düşüncelerinin bir sağlaması niteliğinde karşımıza çıktı” dedi.
ÜLKEYE OLAN GÜVEN ZEDELENİYOR
Adnan Menderes Üniversitesi’nde gerçekleştirdikleri araştırmaya (643 anket, 41 derinlemesine görüşme) değinen Toker, katılımcıların çoğunluğunun ülkeye olan güvenlerini düşük seviyede değerlendirdiğini söyledi. Görüşmelerde kişilerin bu durumu “Ülkeme değil, siyasetçilere güvenmiyorum” (25 yaş, kadın) veya “Ülkede siyasetçiler yüzünden adalet yok, liyakat yok, risklerle yaşıyoruz” (20 yaş, erkek) sözleriyle dile getirdiğini aktaran Toker, “Bu ifadeler, zaten sarsılmış olan güvenin, siyasetçilerin ani yön değişimleriyle daha da zedelendiğini ve seçmenlerde ‘seçim tercihim elimden alındı’ duygusunu güçlendirdiğini ortaya koyuyor” ifadelerini kullandı.
ÇELİŞKİLİ AİDİYET
Araştırmada katılımcıların yarıdan fazlasının ülkeye yüksek düzeyde aidiyet hissettiğini belirten Toker, “Ancak aynı kişiler, ‘Fırsat bulsam yurt dışına giderim ama yine de geri dönerim’ (23 yaş, erkek) sözlerinde görüldüğü gibi, aidiyet ile güvensizlik arasında sıkışmış bir ruh hali sergilediler. Çerçioğlu’nun parti değişikliği de bu çelişkinin somut bir yansıması oldu. İnsanlar ülkelerine bağlılıklarını korurken, siyasetçilere ve parti fark etmeksizin ülke kurumlarına duydukları güvensizlik bu örnekle bir kez daha görünür hale geldi” dedi.
SORUMLULUKTA FAYDACI TUTUM
Toker, araştırmalarının düşük güvenin aidiyet duygusunu zayıflattığını ve bunun da sorumluluk bilincine doğrudan yansıdığını gösterdiğini aktardı. “Katılımcılar, siyasilerin çelişkili tutumlarının kurumlara güveni zedelediğini vurguladı. Bu güvensizlik, sorumluluk anlayışını idealist bir bakıştan uzaklaştırıp daha faydacı bir zemine kaydırıyor. Nitekim ‘Ben ülkeme değil, ülkem bana karşı sorumlu’ (23 yaş, erkek) ifadesi bu tabloyu özetliyor. Dolayısıyla siyasi hamleler, yalnızca bireysel kararlar değil, insanların güven, aidiyet ve sorumluluk anlayışlarını dönüştüren toplumsal etkilere dönüşüyor” dedi.
SONUÇ: BELİRSİZLİK VE YABANCILAŞMA
Ortaya çıkan tablonun geç modern dönemin en belirgin özellikleri olan belirsizlik ve akışkanlık ile örtüştüğünü dile getiren Toker, “Siyasetçilerin yön değiştiren tavırları, seçmenlerde zaten var olan güvensizliği daha da derinleştiriyor. Ülkeye yönelik aidiyet güçlü gibi görünse de, güvenin zayıflığı ve siyasetçilerin —parti fark etmeksizin— sorumluluk anlayışlarının giderek daha faydacı bir zemine kayması, bireylerde geleceğe dair kaygıları artırıyor ve onların sorumluluk bilincini de faydacı bir çerçeveye itiyor. Bu durum, toplumda yalnızlaşma, yabancılaşma ve umutsuzluk duygularını güçlendiriyor. Özlem Çerçioğlu’nun AK Parti’ye geçişi ise, bu kırılgan ilişkinin güncel ve çarpıcı bir örneği olarak öne çıkıyor. Sonuçta mesele, bir siyasetçinin hangi partiye geçtiği değil; bu geçişlerin toplumun güven, aidiyet ve sorumluluk duygularını nasıl etkilediğidir” diye konuştu. (SELİME AYDEMİR)
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.