
Psikolog İsmail Uğurlu, Uzmanına Sor programında evliliği çökerten temel unsurları ve sağlıklı ilişkinin püf noktalarını anlattı.
Aydın’da tvDEN ekranlarında Selime Aydemir’in sunduğu Uzmanına Sor programının bu haftaki konuğu Psikolog İsmail Uğurlu oldu. Uğurlu, evlilikte en sık karşılaşılan sorunlardan, iletişim biçimlerinden, sadakat krizlerine, aile müdahalelerinden kişisel sınırlara kadar çok sayıda başlıkta çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.
Uğurlu, "Evlilikte en önemli yatırım emektir. Bir ilişkiyi yıkmak kolaydır ama inşa etmek zordur. Biz o emeğe, o duygusal yatırıma saygı duymayı öğrenmeliyiz" dedi.
“İletişimde haklılık değil mutluluk önemli”
Programın açılışında Selime Aydemir'in "Evlilikte en çok hangi problemlerle karşılaşıyorsunuz?" sorusuna yanıt veren Psikolog İsmail Uğurlu, danışanlarının büyük çoğunluğunun iletişim sorunları nedeniyle başvurduğunu belirtti. Bu sorunların hemen ardından aldatma vakalarının ve aile müdahalelerinin geldiğini söyledi.
Uğurlu, “İletişimdeki en büyük problem, bireylerin haklı olmayı, mutlu olmaya tercih etmeleri. Bu da çoğu zaman tartışmaların yıkıcı hale gelmesine neden oluyor” dedi.
Evlilikte kullanılan dilin önemine dikkat çeken Uğurlu, “Sen dili, suçlayıcı ifadeler, ‘zaten hep böylesin’ tarzı kalıplar evliliği bir kaosa sürüklüyor” ifadelerini kullandı. Tartışma anlarında etkin dinlemenin neredeyse hiç yapılmadığını belirten uzman, tarafların sadece ‘sırasını beklediğini’ söyledi.
“İhanet, her zaman bir sebebe dayanmaz”
Sadakat konusuna da değinen Uğurlu, ihaneti tek bir nedene indirgememenin önemli olduğunu vurguladı. “İletişim sorunları ihanete neden olabilir ama tek başına bu yeterli değildir. Mutlu olmadığını düşünen bir birey, başka bir partner arayışına girebilir. Ancak bu, ihaneti haklı kılmaz” dedi.
Aldatmanın duygusal ve fiziksel olmak üzere ikiye ayrıldığını belirten Uğurlu, “Kadınlar genellikle duygusal ihaneti daha ağır yaşarken, erkekler için her iki tür de yıkıcı olabiliyor” dedi.
Danışanlara ilk olarak ihaneti nasıl karşıladıklarını ve bunun hayatlarındaki yerini sorduklarını söyleyen Uğurlu, “Kimileri için bu kırmızı çizgidir ve evliliğin sonudur. Kimileri için ise pişmanlık, telafi ve bağışlama mümkündür. Ancak affetme yolunu seçenlerin bu olayı sürekli gündeme getirmemesi gerekir. Aksi halde daha büyük yaralar açılır” değerlendirmesinde bulundu.
“Aileler sınırlarını bilmeli”
Evliliklerde sık karşılaşılan diğer bir sorunun ise ailelerin müdahalesi olduğuna dikkat çeken Psikolog Uğurlu, “Evlilik 1+1=2’dir. Ne eksik ne fazla. Bu denge bozulduğunda ilişkide fazlalıklar olur. 6 kişiyle evlilik yürütülmez” dedi.
Hem kendi ailesini evliliğin merkezine koyan eşlerin, hem de tamamen ailesinden kopan bireylerin sağlıklı kararlar alamayacağını belirten uzman, “Anne babalar, destek istenmedikçe devreye girmemeli. Bu yeni kurulan bir yapıdır ve büyümesi için çiftlere alan bırakılmalıdır” şeklinde konuştu.
“Roller yeteneklere göre belirlenmeli”
Evlilikte rollerin cinsiyete göre değil, bireysel beceri ve tercihlere göre belirlenmesi gerektiğini vurgulayan Uğurlu, “Evdeki sorumluluklar, çiftlerin yeteneklerine ve çalışma koşullarına göre paylaşılmalı. Kadın da çalışıyor, erkek de çalışıyor. Birinin 100 yükü taşıdığı, diğerinin sıfırla gezdiği evlilikler sürdürülebilir değildir” uyarısında bulundu.
Kadının erkekten fazla kazandığı durumlarda yaşanan gerilimlere de değinen Uğurlu, "Kazanç farkı, üstünlük kurma aracı haline gelirse, ilişki çöker. Bu konuda tarafların duygusal olgunluk göstermesi gerekir" dedi.
“Çocuk, sorumluluğu büyütür ama sevgiyi de derinleştirir”
Çocuk sahibi olmanın evlilikte büyük bir dönüm noktası olduğunu belirten Uğurlu, bu sürecin çiftler tarafından bir ‘geçiş süreci’ olarak görülmesi gerektiğini söyledi. “Çocuk geldiğinde bireysel alanlar azalabilir, ancak ilişkiyi canlı tutmak için minik kaçamaklar, ortak zamanlar yaratılmalıdır” önerisini getirdi.
Babaların da çocuğun bakımına aktif şekilde katılması gerektiğini vurgulayan Uğurlu, “Sadece maddi katkı sağlamak yetmez. Duygusal bağ da kurmak zorundasınız. Eşitlik duygusu burada da önemlidir” diye konuştu.
“Sosyal medya sanal bir gerçekliktir”
Modern çağın evliliklerdeki görünmeyen kriz kaynağına da değinen Uğurlu, sosyal medyanın ilişkiler üzerinde çoğunlukla olumsuz etkiler yarattığını belirtti. “Orada kimse kavgasını paylaşmıyor. Sadece mutlu anlar, lüks tüketimler, ideal çiftler... Bunlar gerçekte var mı yok mu bilemiyoruz. Ama bunlarla kendi ilişkilerini kıyaslayan bireyler, mutsuzluğa sürükleniyor” uyarısını yaptı.
“Haklı değil, mutlu olmak önemli”
Programın kapanışında genel bir değerlendirme yapan Psikolog İsmail Uğurlu, evlilikte yıkıcı değil yapıcı olmanın esas alınması gerektiğini ifade etti. "Bir evliliği bitirmek kolaydır ama yaşanmışlıkları, yatırımı, sevgiyi, saygıyı toparlamak zaman alır. O yüzden önceliğimiz; mutlu olmayı seçmek, haklı çıkmayı değil" dedi.
Uğurlu, sözlerini şu çağrıyla tamamladı:
“Evliliğimiz için verdiğimiz emekleri, duygusal yatırımları hatırlayalım. Eğer çözülemez noktadaysak, bu da mümkündür. Ama eğer mümkünse, önce onarmayı deneyelim. Çünkü sevgi varsa, yol da vardır.” (SELİME AYDEMİR)
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.