AyFm 100.5
  • 11 Ağustos 2025, Pazartesi 15:09

Aydın’ın başına jeotermal belasını Acar geçirmiş

Jeotermal Aydın’ı yakıyor; Tarım, doğa ve halk kaybediyor; şirketler zenginleşiyor, konunun müsebbibi AK Parti Aydın Kurucu İl Başkanı dönemin Aydın Milletvekili Ahmet Rıza Acar eseriyle gurur duyuyor.

Aydın’da tarım arazilerini, doğayı ve insan sağlığını tehdit eden en büyük sorunlardan biri olan jeotermal enerji santralleri ile ilgili çarpıcı bir itiraf, 22. Dönem AK Parti Aydın Milletvekili ve AK Parti Kurucu İl Başkanı Ahmet Rıza Acar’dan geldi.

Geçtiğimiz günlerde kaleme aldığı yazıda Acar, 2002–2007 yılları arasında TBMM Enerji Komisyonu’nda jeotermal yasasının mimarlarından biri olduğunu, imzasının bulunduğu teklifin kanunlaştığını açıkça belirtti. Bu itiraf, Aydın’da yıllardır yükselen “jeotermal karşıtı” sesleri haklı çıkarırken, kamuoyunda büyük tepki yarattı.

DÜNYA’DA TARIMA, ISITMAYA, SAĞLIĞA; TÜRKİYE’DE SADECE ENERJİYE

Dünya’daki uygulamalara bakıldığında jeotermal yasaları; tarımsal sulamada, şehirlerin ısıtma–soğutmasında, seracılıkta ve sağlık turizminde kullanılacak şekilde çok yönlü planlanıyor. İzlanda’dan İtalya’ya, Yeni Zelanda’dan ABD’ye kadar birçok ülkede jeotermal kaynaklar, yerel halkın refahı ve çevresel sürdürülebilirlik için kullanılıyor.

Türkiye’de ise 2007’de çıkarılan 5686 sayılı Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular Kanunu, Acar’ın da övünerek belirttiği gibi, sadece enerji üretimine odaklandı. Böylece jeotermal kaynaklar, halkın yararlanacağı kapsamlı kullanım alanlarına kapatıldı; şirketlerin kâr odaklı enerji yatırımlarının önünü açtı.

AYDIN: TÜRKİYE’NİN LİDERİ AMA BEDELİ AĞIR

Bugün Aydın, jeotermalden elde edilen elektrik üretiminde Türkiye’nin lideri. Ancak bu liderlik, yerel halk için bir başarı hikâyesi değil, bir yıkım hikâyesi.

Tarıma darbe: JES’lerden salınan hidrojen sülfür ve ağır metaller, verimli toprakları kirletiyor, incir ve zeytin gibi Aydın’ın simge ürünlerinde rekolte ve kalite kaybına neden oluyor.

Su kaynaklarının yok olması: Yeraltı suları hızla tükeniyor, sıcak su enjeksiyon hataları nedeniyle kaynaklar zarar görüyor.

Doğanın tahribi: Jeotermal tesisler ekosistemi bozuyor, yaban hayatı alanları daralıyor.

Halk sağlığı riski: H2S gazı ve diğer kimyasal emisyonlar, solunum yolu hastalıkları ve kronik sağlık sorunları riskini artırıyor.

Yerel halk, bu sorunlara karşı yıllardır tepki gösteriyor, dava açıyor, eylemler yapıyor. Ancak 18 yıl önce çıkarılan yasanın oluşturduğu hukuki zemin, şirketlerin elini güçlendiriyor; halkın ise sesini kısmaya çalışıyor.

“KORUMASI GEREKEN ŞEHRE ZARAR VERDİ”

Ahmet Rıza Acar, Aydın’ın temsilcisi olarak yer aldığı Enerji Komisyonu’nda bu yasanın geçmesine katkı sunduğunu, teklif sahiplerinden biri olduğunu bizzat kendi kalemiyle yazdı. Oysa milletvekili olarak görevi, şehrini korumak ve geleceğini güvenceye almak olmalıydı.

Bugün gelinen noktada Aydın’ın tarımına, doğasına ve insanına verdiği zarar tartışmasız hale gelen jeotermal uygulamalar, 2007’deki yasa değişikliğinin bir sonucu. Bu nedenle Acar’ın sözleri, bir övünç vesikası değil, bir siyasi sorumluluk itirafı olarak görülüyor.

18 YILIN FATURASI: KAZANAN ŞİRKETLER, KAYBEDEN AYDIN

Yasanın çıktığı günden bu yana jeotermal enerji yatırımları Aydın’da adeta patlama yaptı. Ancak sağlanan ekonomik fayda, yerel halka eşit ve adil biçimde yansımadı. Tarımsal üretim zarar görürken, enerji gelirleri büyük ölçüde yatırımcı şirketlerin kasasına girdi.

Acar’ın “Türkiye’de jeotermal lideri olduk” ifadesi, Aydın’da yaşayan birçok çiftçi ve çevre savunucusu için ironik bir tespit:

Çiftçi ürününü satamaz hale geldi.

Köyler kötü kokudan penceresini açamaz oldu.

Toprak ve su geri dönüşü olmayan bir şekilde zarar gördü.

GERİYE DÖNÜŞ ZOR, AMA MÜMKÜN

Çevreciler ve bilim insanları, Aydın’da jeotermalin geleceğinin yeniden planlanması gerektiğini vurguluyor. Öncelikli öneriler arasında;

Enerji odaklı yasaların revize edilmesi,

Tarım, ısıtma, soğutma ve sağlık turizmi kullanımına öncelik verilmesi,

Çevresel denetimlerin bağımsız ve sıkı biçimde yapılması,

Zararlı tesislerin kapatılması veya modernizasyonu yer alıyor.

Ahmet Rıza Acar’ın sözleri ise Aydın’ın yaşadığı yıkımın nasıl başladığını ve kimlerin bu yolda imza sahibi olduğunu bir kez daha hatırlattı. Ve şimdi Aydın halkı, “Jeotermal belasını şehrin başına kim getirdiyse, sorumluluğunu da üstlensin” diyor. (ERDAL AYDIN)

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.