Genetik yatkınlık, hormonal ve çevresel faktörler nedeniyle ortaya çıkan bir kişilik bozukluğu olan hastalıktır. Antisosyal Kişilik Bozukluğu olan insanlar uzmanlar tarafından devlet destekli veya başka bir düzenleme ile tespit edilip tedavil edilmeli veya bu hastalığa sahip bireylerin rahatsızlıklarının farkına varılması sağlanmalıdır. Peki kimdir bu “Antisosyal Kişi” ‘ler. Bu kişiler bizim televizyon ekranlarında, gazetelerde veya sosyal çevremizde hayretle izlediğimiz, kızdığımız öfkelendiğimiz insanlar. Bu insanlar ortak özellik olarak başkalarının düşüncelerine saygı duymayan, başkalarının haklarını ihlal etmekten zevk alan, tutarsız ve sorumsuzca davranışlarda bulunan, hızlı duygu değişimleri yaşayan, benmerkezci anlayışa sahip, şiddete ve suça eğilimli ve toplumun huzur ve düzenini bozmaya yatkın insanlardan oluşur. Bu hastalıklar kimi insanda genetik faktörlerden, kimi insanda aile veya sosyal çevresinden kimisinde ise yaşadığı tramvalardan sonra oluşur. Bu kişilik bozukluğuna sahip olan insanlar genel olarak hastalıklarını kabul etmezler. Ülke gündemimizde son zamanlarda hayretle takip ettiğimiz artık toplumun tarafından sıradan hale gelmiş, gündemde ilk sıralarda yer alan olaylara bir göz atalım. Sağlık çalışanlarının darpedilmesi, sokak hayvanlarına canice yaklaşımlar( İşkenceye varan şiddet davranışları), Trafikte anlaşmazlık veya uyuşmazlıktan doğan ve bazen sonucu ölüm ile sonuçlanan kavgalar, Kadın cinayetleri, uyuşturucu bataklığına düşmüş ailesine zarar veren gençler, Tacizler tecavüzler, Alkollü mekanlarda gece sonu kapışmaları, iki aile veya iki grup arasında ölü ve yaralılarla sonuçlanan üstünlük hesaplaşmaları, neden baktın diye başlayıp karakolda veya mezarda biten kavgalar vs vs. Akşamları evimize gelip televizyonu açtığımızda hemen hemen bu tarz haberlerin en az 2 tanesini muhakkak duyuyoruz. İşte bu tarz olaylarda ve davranışlarda bulunan kişilerin ortak özellikleri “ Antisosyal Kişilik Bozukluğuna” sahip olmalarıdır. Tabikide tek rahatsızlıkları bu değildir. Belki çok daha fazla psikolojik rahatsızlıklar barındırırlar.Şizofreni,Bipolar bozukluğu,Obsesif-Kompulsif bozukuluk vesayire gibi hastalıklara veya bu hastalığın belirtilerine sahip olabilirler. Ne acı değil mi ? toprağına taş atsan, yerine çiçek bitecek vatanımızda gündemimizi bu olaylar oluşturuyor. İnsan biyolojik olduğu kadar psikolojikte bir varlıktır. Her birey bu rahatsızlıkların birer adayıdır. Ancak bu hastalıklardan uzak kalmak birazda bireyin kendi elindedir. Akıl,eğitim, sevgi ve Sosyal Çevre harmanını doğru analiz eden ve faydalanan toplumun bu hastalıklara yakalanması neredeyse imkansızdır. Peki sağlıklı bir sosyal çevresi bulunmayan ve bu çevreden kendini soyutlayamayan, zorunlu nedenlerle eğitim fırsatı bulamayan, ailesinden veya sosyal çevresinden sevgi görmeyen bireyler bu hastalıktan nasıl kaçacak? İşte bu durumda devreye “Akıl” girer. Dünyanın neresine giderseniz gidin, İyilik, heryerde iyidir, Kötülük, heryerde kötüdür. Bugün yere tükürme eylemi yada kırmızı ışıkta geçmek, başkalarının sırasını veya hakkını gasp etmek, Fransa’dada Mısır’dada Afganistan’dada Deniz Adası Cumhuriyeti’nde de kötüdür. Yaya’ya yol vermek, yaşlıya yardım etmek, alınan hizmet sonucu teşekkür etmek gibi eylemler ise her yerde iyidir. Doğru her zaman tektir. İyilik veya kötülük evrenseldir. Bu yüzden hiçbir şey bilmeyen görmeyen duymayan insanlar, bizleri yaradan’ın lütfu olarak hayvanlardan ayıran en büyük özelliğimiz olan akıl ile harekete geçerek düşünme eylemini gerçekleştirir, ve bu hastalıktan kaçar. İnsan aklını kullandığı sürece insandır. Umarım toplumumuz tez zamanda bu hastalıktan kurtulup, bireye ve topluma saygılı, kendisine ve çevresine faydalı, doğaya, kainata borcu olduğunu bilen, güler yüzün sadaka olduğunun farkına varan, gerek kendisinden, gerek çevresinden sevgisini esirgemeyen dürüst, ve yardımsever, yeniliğe ve gelişime açık bireylerden oluşur. Eğer böyle bir toplum oluşumu söz konusu olmaz , Antisosyal Kişilik Bozukluğuna sahip bireylerin sayısı artar ise bunun bedelini Toplum olarak hepbirlikte ödemek zorunda kalırız. Sevgi ve saygılarımla…