
Hüseyin Aksu ile sohbetimizin beşinci bölümünde, kendisinden sonraki başkanlarla ilgili düşüncelerini konuştuk. 2002’den bu yana 14 yıldır neler yaptığını da anlattı. 'Su Sesi' projesinin siyasi saldırı sonucu engellendiğini ama müktesep hak sahibi olduğunu, eninde sonunda hayata geçireceğini söyledi. Aksu, AYSO Meclis Başkanı Ercan Çerçioğlu’na da yüklendi, ASTİM’i bölüp serbest bölge yapılması girişimini, “Bu nasıl bir küçük zihniyettir’ sözleriyle eleştirdi.
RÖPORTAJ: EMİN AYDIN
- Sizden sonraki başkanları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Benden sonraki İlhami Ortekin dönemini ve Özlem Çerçioğlu’nun 5 yıllık Aydın Belediye Başkanlığı dönemi ile iki yıllık Aydın Büyükşehir Belediye Başkanlığı dönemini öyle iki satıra sığdırmak mümkün olmaz. Geniş değerlendirmek gerekir. Bir rakip, bir düşman gibi değil de iyi niyetle ele almak gerekir. Objektif olmak lazım. Bunun neticesi çok pozitif çıkmıyor. Sadece onu söyleyeyim.
AYDIN SANAYİ MASTER PLANI HALA EMEKLİYOR
- 14 yıldır siz ne yapıyorsunuz?
2002’de ip koptu, 'Kopmasaydı ne olurdu, benim siyasi yaşamım, Aydın’ın geleceği ne olurdu' gibi şeyleri bir tarafa bırakıyorum. Çünkü bunlar spekülasyon. Beynimin enerjisi, ekmeği, sağlığımın temeli, proje üretmektir. Şehircilik, bir mimarı proje ili sınırlı değil. Benim beynim, sistem üretmeyi sever. Model üretmeyi, yeniliği sever. Bu süreç içinde akademisyenliğe devam ettim. Son bir iki yıldır ara verdim. Akademik çevrelerden kopmadım. Özellikle Aydın başta olmak üzere, 20 senedir geliştirdiğim projeler üzerinde de sürekli çalıştım. Değişen koşullara göre onları revize ettim. Mesela; AYJE Projesi yapıldığında Jeotermal Kanunu diye bir şey yoktu. Bunları revize ettik. 1993 yılında belediye başkanı olmadan önce Aydın Vilayeti, bugünkü Aydın Büyükşehir için 16 sektörde master planlar var. 2002’ye kadar revize ederek getirdim onları. 2002’de 2016’ya kadar hala revize ediyorum. Bunların bir tanesi Aydın Sanayi Master Planı'dır. Bugün hala emekliyor, yanlış yönlere gidiyor. Aydın’ın Ulaşım Master Planı, bunlar temel sektörler. Tarım, sağlık, eğitim planı gibi projeler üzerinde 1993 yılından bu yana sürekli çalışıyorum. Zaten bir projeyi 10 yıl rafa kaldırırsan yarısı ölür, çağa ayak uydurması lazım, kanunlar değişir, dünya değişir, ulusal düzeyde rekabet koşulları değişir. 14 senedir projelerimizi daha bir mükemmelleştiriyoruz. Günün değişen, gelişen koşullarına göre revize ediyoruz. Bu 16 temel sektör Aydın’ın tüm sektörlerini kapsıyor. Bizim Aydın Ulaşım Master Planımız mükemmel düzeydedir. Zaman zaman küçük bölümlerini sosyal medyada yayınlıyoruz. Başka şansımız yok. Devlete, yerel yönetime ‘Gelin, bakın, biz siyasetin dışında olabilir, mevki makam sahibi olmayabiliriz ama böyle bir birikim var ve üzerinde hala çalışıyoruz. Ucundan, kıyısından duyduğunuz, sosyal medyadan çaldığınızla yetinmeyin, gelin, çağırın, uygulamada baş danışmanınız olayım. Yetki verin, sizin adınıza yapayım. Ben koltuğun değil, bu hizmetin meraklısıyım. Bu projeler kalmasın. Ben mezara gidinceye kadar bunları canlı tutarım, alın, kullanın. Aydın’ın sanayi mastEr planını 1993’te hazırladığımızda 7 OSB öngörmüşüz, bir tane serbest bölge öngörmüşüz. 16 tane de ‘Kobi’ dediğimiz, ASTİS modeli gibi orta sanayi sitesi öngörmüşüz. Bunun ne kadarı gerçekleşti, ne kadarı gerçekleşmedi, bir dönün bakın. 7 OSB’nin tamamını ben kurmuşum, Göktayoğlu ile dosyalarını Ankara’ya götürmüşüm, sağ olsun Ali Rıza Gönül 3 aylık Sanayi Bakanlığı’nda bunların hepsini tescil ettirmiş, yayınlattırmış. Şimdi onun başında kavga ediyorsunuz. Ortaklar OSB’nin doluluk oranı hala yüzde 30, ASTİM’in doluluk oranı hala yüzde 8.5, sekiz buçuk, bu kadar basit, orada 7 milyon metrekare arazi var. Buharkent OSB’de daha taş taş üstüne konmamış, adı var, kendisi yok. Çine OSB’de henüz gerçekleşme oranı çok düşük. Söke ha keza öyle. Bunları motive edememişsiniz. Aydın’a sanayiyi çekmek için bizim düşündüğümüz enerji sübvansiyonu gibi destekler gerekiyor. Bunların hiçbirini yapmıyorsunuz. Gidin, İbrahim Polat’a sorun. Adamı büyütmek için projelerini kendi elimle ben bedavaya çizdim. Alpler’e gidin sorun, fabrikalarını taşıtmak için adamlara baskı yaptım. Dişe diş kavga ettim, karşılığında projelerini çizdim, yardımcı oldum. Sanayi böyle destekle büyür. Bunların hiçbiri yapılmıyor.
“SANAYİCİNİN BARAKADA NE İŞİ VAR?”
Nihat Zeybekçi geldi, ‘OSB modası geçti, serbest bölge var’ dedi. 1993’te yazmışım, serbest bölgenin kurulacağı yer Didim. Orada büyük bir ihracat limanı yapacaksınız, büyük bir kruvaziyer limanı yapacaksınız, ikisini ayıracaksınız, bunlar olmadan serbest bölge işletemezsiniz. Çünkü depolamada gemi ağırlıklıdır. Geldiler, şurada benim bıraktığım araziyi buldular, ASTİM'de 'OSB’yi bölelim, orayı serbest bölge yapalım' diyorlar. Bu nasıl bir küçük zihniyettir. Nasıl bir küçücük beynin ürünüdür. Yapmayın, ASTİM’in hedefi 850 fabrika, 120 bin çalışandır. Yıllık cirosu 5 milyar dolardır. İhracatı 2 milyar dolardır. Bunların hepsi yazılıdır bende. Çağırın, bir konferans verdirtin. Bir yazılı dokuman isteyin. Yok, ‘Facebook’ta çalalım, -bakan da söyledi- gidelim şurada bir tane serbest bölge kuralım’ diyorlar. Kursan ne olacak? Gıda Serbest Bölgesi imiş, ne yapacaksın, iki adım sonrasını bilmiyorsun. Sadece slogan buluyorsun. Bizim Ercan (Ercan Çerçioğlu), ‘Baraka gibi yerden süper proje icat ettik’ diyor. Ya ben size baraka değil, şanlı bir bina bıraktım. Konferans salonu da olan EBSO binasına sahip çıkamadınız. Parayla satın alacaktınız. Gittiniz, didiştiniz, didiştiniz, o güzel binayı EBSO’ya bıraktınız, onlar da çürüttü. Çürüyen binayı satamadı, Aydın Ticaret Odası aldı, o da satamadı. Bitti, gitti. Orayı ben kendi ellerimle çizdim, kendi ellerimle yaptım. Neden bıraktınız, niye barakaya taşındınız, siz barakacı mısınız, ayıp değil mi ya? Sanayicini barakada ne işi var? Umurlu OSB’nin hizmet binasını da ben yaptım. Projesi de bana ait. Çünkü sanayiciye baraka yakışmaz. ASTİM’in de projesini hazırladık, daha uygulamadan ayrıldık. Boş laf üretmeyin, bakın sadece 16 sektörden bir tanesini analiz ediyorum. Aydın’ın son 14 yılda ne olduğunu ortaya çıkartıyorsun. 14 yıldır bu 16 sektör için çalışma yürütüyorum. Enerji-jeotermal, seracılık, tarım... Bunların kanun tasarılarına kadar hazırlıyorum. Sağlık turizmi, bakın bir uygulama başlatıyorum. Millet saldırıyor, durduruyor.
“TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK AVM’Sİ”
- Su sesinden mi bahsediyorsunuz?
Evet. O kadar büyük bir proje ki ve Aydın’da başlayacak olan sağlık turizminin mikrop kadar bir ucu. Aynen Yılmazköy’deki kuyu gibi, arkası devasa. Magnesia Turizm Bölgesi Aydın’a kurulacak olan 14 turizm bölgesinden bir tanesi. Su Sesi'nin yer aldığı otoban üzerindeki 3,5 kilometre boyunca sağlı sollu bir buçuk milyon metrekarelik araziye yapılacak. Bu araziyi DSİ kamulaştırmış, tamamen çorak, malzeme alınmış, kırmızı toprak dediğimiz tarıma elverişsiz tek arazi, bunun üzerine kurulacak olan muazzam bir site. Su Sesi bunun küçücük bir parçası. Sus Sesi gibi tam 5 tane var, her biri 2 bin 500 yatak kapasiteli. Spor merkezi de 15 bin yatak kapasiteli bir merkez. Kuşadası’nda yapılan daha farklı ve daha büyük bir kongre merkezi var. Kuşadası Kongre Merkezi’ni uluslararası piyasada hiç bir şekilde satamazsın. Burada içinde 81 tane hastane olan büyük bir hastane kompleksi var. 81 hastaneyi tek çatıda topluyor. Aqua park var, hayvanat bahçesi var. Üniversite var. İzmir Fuarı'ndan daha büyük uluslararası fuar alanı var. En çarpıcı projesi de 800 metre uzunluğundaki AVM’dir. Türkiye’nin en büyük AVM’si. Burada ne işi var; bu otobandan yaz aylarında günde 200 bin kişi geçiyor. Bir kavşak açıldığında siteye girip çıkmayan insan kalmaz. Bodrum, Kuşadası, Didim ve Söke’ye giden herkes burada bir kere duracak ve dolaşacak. AVM 300 bin metrekareye oturuyor. Forum AVM’nin oturma alanı 8 bin metrekare, toplam alanı 60 bin metrekare. 300 bin metrekareden bahsediyorum. Arkasında da küçük bir sera bölgesi var. Onun adı da EKO AVM, sera bölgesinde Fullkort var. Her serada bir restoran var. Organik ürünler pazarı var. Açık pazar yeri var. Bunlar hiçbir AVM’de olmayan özellikler. 4 tane de müze var. Aydın’ın sanayi müzesi, etnografik eşya müzesi, etnografik kıyafet müzesi, Aydın’ın tarih müzesi var. Burayı yılda 12 milyon insan gezecek. Gezmemesi mümkün değil. Kapan gibi, geleni yakalayacak bir yer. Söke’de yaptıkları Novada’yı düşünün. Söke mi ayakta tutuyor; hayır. Transit trafik ayakta tutuyor. Denizlili İzmir’e giderken burayı dolaşmadan geçmeyecek. Şu sistemi tam olarak gezmek bir günden fazla zaman alacak, burada bir geceliğine konaklanacak moteller de var. Bu projeyi 45 dakikada özet anlattığımda, insanlar hayret ediyor. Bu bir turizm bölgesi. Atilla Koç, burayı Turizm Bölgesi ilan etme sözü verdi, yapmadı. Gitti, Buharkent’i etti. Mursallı Belediyesi ile 2008’de imar planını yaptık. Hiç bir eksiği yok, her şeyi mükemmel, tarım arazisi değil. 2008 yılında biz bu işlemleri bitirdikten sonra, Aydın’ın 100 bin ölçekli çevre düzeni hazırlandı bakanlıkta. Orada bizim imar planını işlemediler. Daha doğrusu işletmediler. Turizm bölgesi olarak işlenmedi. Bizim planımız müktesep hak. Biz onlardan önce planlamışız. Geldiler 2010 yılında, ‘Burası tarım arazisi görünüyor’ dediler. Siz ne tarım arazilerine neler yaptırıyorsunuz. Yakınındaki jeotermal santral 150 dönüm. Tam birinci sınıf tarım arazisinde. Zeytinle incirin göbeği, sen git, onun peşine düş. Söke’deki outletlere, çırçır fabrikalarına bak. Burası ot bitmeyen bir yer. DSİ burayı barajların içine kil almak için istimlak etmiş. Zeytin dikiyorsun 5 yıl, incir dikiyorsun 10 yıl sonra ölüyor. Aydın’a asfaltın üstünde çim bitiyor ama bu toprakta bitmiyor. Sen gel, tarım arazisi diye benim inşaatımı mühürle, sadece inşaat değil ki, inşaat ruhsatı var, tapuları alınmış, daireler satılmış, mühürle, kooperatif darmadağın olsun. Ondan sonra toparlayamadık. Ne yapacaksın, kendi cebimden yapar bitiririm. Ondan sonra aç Hüseyin Aksu’ya hakkında davaları, koy mal varlığına ihtiyati tedbir, malını satamasın, inşaatı da beklesin. Ne güzel formül. Bundan güzel siyasi saldırı var mı? Sen neyi engelliyorsun biliyor musun; Aydın’ın geleceğini. Bunu ben yapsam bitirsem ne olur?
“RÜCU DAVALARI İLE MALLARIMA TEDBİR KOYDURDULAR”
- Ne gibi davalar açılıyor?
Rücu davaları. Vakti zamanında Aydın Belediyesi'ne yaptığım tesislerle ilgili, ‘Belediyeyi zarar uğrattı, bu tesis belediyenin değil’ gibi davalar açıyorlar. Sayısı da çok fazla. Bunlar hep lehimize de sonuçlanıyor. İlhami Ortekin döneminde İlhami de yaptı. 30 küsur dava açtı, mal varlığımıza ihtiyati tedbir koydurdu. İhtiyati tedbir hukuk sisteminde çok kolay uygulanan bir şey. Kimse bana ‘İlhami Ortekin senin gözünün önünde dostundu’ demesin. Biz onlara rağmen bu işleri yaptık. 1993’te İlhami Ortekin’e rağmen yaptık. 2002’ye kadar İlhami Ortekin ve onun zihniyetine rağmen yaptık. Yalova’nın zihniyetine rağmen hizmet verdik. Hep rağmen verdik. Onlar bizi imha etmeye çalıştılar, edemediler. Telef olup gittiler.
“BİZDE AKIL BEDAVA”
- Bundan sonrası için ne düşünüyor, ne hedefliyorsunuz?
Bu 14 yıl boyunca 40’a yakın şehrin imar planını hazırlamışım. Hiç boş durmadım. Bunun bir kısmı Aydın’da. İsimlerini vermeyeyim, saldırırlar. Bu bile çok önemli bir performans. Mesleğimi taze tutmuş, bilgimi aktarmışım ama bana yetmiyor. Kafamızda kurguladığımız, halen güncellediğimiz projeler var. Siyasilere, ‘Sizin koltuğunuzda gözümüz yok. Siyasette de gözümüz yok ama şu aklımızdan yararlanın. Bu kolay edinilmedi. Masanın etrafını döne döne, devleti tanıdık, üniversiteyi tanıdık, şehirciliği, belediyeciliği, siyaseti, ticareti, her şeyi tanıyarak gerçekçi biçimde, güncel, 2016 dünyasına uygun hale getirdik.
- Bu davet kime?
Herkese. Bütün siyaset dünyasına. Muhalefeti, iktidarı, yereli, Ankara’sı ile herkese. Bizim iyi niyetimizden şüphe duymayınız. Hüseyin Asu’nun Aydın aşığı, proje aşığı olduğunu herhalde bilmeyen yok. Bunu kabullenin. Korkmayın. Koltuğunuzdan edecek bir adam değil. Çıkın gelin, akıl isteyin; koşalım. Bizde akıl bedava. Beni üste para verecek hale getirmeyin.
“ONLAR DÜŞÜNSÜNLER”
- Müteahhitlikte gerçekleştirdiğiniz, siyasette de gerçekleştireceğinizi iddia ettiğiniz değişim oldu mu, yoksa siyaseti değiştiremeyeceğinizi iddia edenler mi haklı çıktı?
Değiştirdim de. Bırakınca başkaları ele geçirdi. Müteahhitlikte de bir şeyi kanıtladık, siyasette de... Akademisyenlikte ve bürokraside hep yeniliğin peşinde olduk. Her gittiğimiz yere yeni bir şey götürdük. Kolay değil diyenler haklı çıkmadı. Bana hala kolay geliyor. Tüm bunlara rağmen hiç zor değil. Onlar düşünsünler. DEVAM EDECEK
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.