Takip Et
  • 28 Şubat 2014, Cuma 17:00

Aydın'da sebil ve hayrat çeşmeleri Anadolu'nun bir hayır geleneği

Su ve çeşmeler  geleneklerimizde oldukça  fazla bir mistik yüklenmiş   öğelerdir.

(FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYIN)

Bir Anadolu geleneği olan su ikramı ve  kültürümüzde çeşmeler, insana ve diğer canlılara verilen değerin önemin bir göstergesidir.
“Selçuklu ve Osmanlı Kültürü” içinde, çeşmelerin çok büyük önemi vardır. Türkler çeşmeden içilen suyun en büyük hayır (sevap)olduğuna inanmışlardır. Şehirlerin önemli noktalarına, ”Sebil Çeşmeler” yapılmıştır. İnsanların bu çeşmelerden faydalanması sağlanmıştır. İstanbul’da Osmanlı döneminde yapılan bazı çeşmeler, mimari yapısıyla hala birer sanat eseri olarak hizmet vermektedir. ”Sebil” demek; bedava demektir. Herkesin ücretsiz olarak yararlanması için yapılan çeşmelere, su içilen yere de “sebil” denmektedir. Yapısına göre;”sersebiller” ve de ”selsebiller’de” vardır.

Hatta bu konuda yakılan türkülere ,şarkılara esin olmuştur.
“Köprüler yaptırdım, gelip geçmeye.
Çeşmeler yaptırdım, suyun içmeye.”

Âşıkların buluşma yeridir, eski zamanlarda.

“Susadım çeşmeye, varmaz olaydım.
Elinden bir tas su içmez olaydım.

Valiyi Vilayet hademe-i devlet Atçalı Kel Mehmet  olarak ünlenen hemşehrimizin   yaptırdığı çeşmeye, astırdığı kitabesinde

“ su elin , çeşme elin , tekne Kel’in “ veciz sözü unutulur mu..?

“ikram edilen su içildiğinde “su gibi aziz ol “ denir.

Bugün isimsiz , kimin yaptırdığı bilinmeyen , çeşmeler suyu kesilmiş, yaptıranın önünde boynu bükük kurumuş yapıları tarihe tanıklık ediyor.

Eskiden   ulaşımın yaya olarak yapıldığı yıllarda tozlu topraklı yollarda her 3-5 bin metrede ya bir namazgah ya da bir çeşme İslam geleneğinde hayır olarak yörenin ağası  hayırseveri tarafından yaptırılırdı.
yazın yol alan deveciler, kervanlar,yolcular bu çeşmelerde soluklanır, susuzluklarını giderir,ölümünden sonra da yapılan hayırların  İslam dinine göre, yaptırana  sevap olarak yazılması inancıyla Anadolu’da bu çeşme hayrat geleneği  , günümüze dek devam edegelmiştir.

Hayırseverin bütçesine göre  yapılan ve  birer sanat eseri olan  çeşmenin bir de ”kitabesi” vardır. Bu kitabede yaptıran kişi, yapıldığı yıl, bir dua, bir şiir yazılabilir.

Daha  sade yapılanları ise  basit dört duvar ve  bezemesiz olarak  uzun yıllar yorgun ve susuz yolculara hizmet etmiştir.

İlimizde de  1950 li yıllarda açılan Aydın İzmir yolu önceden şehirlerin içinden geçen Arnavut kaldırımı yollardır.Bugün Nazilli köprü başından devam eden Batı ve Doğu Gazi Bulvarı aslında eski Aydın İzmir karayolu olarak da kullanılan kent geçişleri  idi.

İşte bu yolun  Ortaklardan Nazilli  uzanan  bağ ve bahçe kenarlarına yolcuların su içmeleri için ya kuyular yapılmış ya da dağlardan su getirilerek çeşmeler inşa edilmiştir. Suyu  bulunmayan yerlerde, ise  topraktan yapılmış küp üzeri tülbentle kapatılarak birer maşrapasıyla , bugünkü sumatik  benzeri soğuk su küpler  hayır ve hesenat için yapılırdı. Her çeşmenin başına yaptıran kişinin ve ailenin adı yazılırdı.

Artık, “o çeşmenin çevresi o kişi veya ailenin adı” ile anılır.
Küçük gibi görünen “büyük eserlerdir” çeşmeler.

Bu çeşmeleri yapan ve yaptıran insanlarda ”büyük insanlardır.”

Aydın kenti içinde  valilik üzerindeki  Topyatağı  varyantı üzerinde Atike Hanım sebili ,  devamında YTO Kültür evi karşısında Cumhuriyetin 75. Yılında restore edilen  tarihi çeşme ,Cihanoğlu Camisi dışındaki bezeli süslü çeşme  Malazgirt meydanında yeri değiştirilen ve restore edilerek , kaldırıma taşınan ve içine küp konulan  hayır yapısı ,Kemer , Orta ve Cuma mahallelerindeki artezyenlerden beslenen çeşmeler, buzdolaplarının henüz bu kadar çok yaygınlaşmadığı yıllarda ve 1970 li yılların başına dek yazın serinlemek ve yaza denk gelen sıcak  Ramazanlarda  soğuk suyla iftar açmak isteyen Aydınlı çocukları görevleri  toprak destilerle topun yaklaştığı dakikalarda birer saka gibi evlerine soğuk su taşırlardı.

Günümüzde artık su, ”pet şişeye” girdi. Büyük damacanalarla da  evlere servis ediliyor. Artık su hayır çeşmelerindeki gibi bedavaya değil ,  parayla satılıyor. Öyle her yerde  kaynak suyu akan çeşmeler bulmak mümkün değil. Öyle “bedava” akan çeşmeleri bugün  artık , sadece camilerin şadırvanlarında bulabilirsiniz . “Bedavalar” eski günlerde kaldı artık

Hem de, su , “sütten” bile  daha pahalı.

Neyse” işin suyunu çıkarmayalım” deyiminde olduğu gibi,

“Su gibi aziz olmanın” güzelliğini bir çeşmede bulmak olası değil bugün.

Ama kentlerimiz içinde hala akabilen çeşmeleri, yapanda, yapılmasına neden olanda, “her gün içenlerin hayır duasını alıyor” ziyaret edenlerin.
Su içenlerin…
Kana kana su içenlerin…
Yudum yudum, suyun tadına varanların…
Yüzlerine su serpenlerin…
Kuşların… Kurtların… Börtü böceğin…
Her gün, “duasını” alıyor.

Eski yol üzerindeki Çeşmelerin durumu ise içler acısıdır.

 Birçok çeşmeden, “su yerine gözyaşı” akar sanki.
Çeşme, çeşme olduğuna pişman olur, bizim elimizde. Etrafını kullanılmaz hale getiririz.
Çeşmenin dili bir çözülse: ”Etrafıma çöp atmayın. Havuzumu çöple doldurmayın.” diye bağırır.
Herkes çeşme başında oturur, çöp bırakanlara sitem eder. Çöpünü de bırakır gider.
yaptıran kişinin ve ailenin adı yazılı , çeşme işte o zaman için için  ağlar. Ama kimseler duymaz
 “Suyunu içtiğimiz” çeşmelerimizi  tanımamız gerektiğine  ve bu güzel geleneğin tekrar  yaştılmasına inanıyorum.
Her çeşmenin, ”hikâyesi” nesilden nesile aktarılmalıdır diye düşünüyorum.

İşte bu nedenle  Aydın’ın son taş ustası Aydın Korkmaz ‘ın yaptığı Osmanlı motifli  , musluklarından şerbet dahi akan mermer çeşmeleri gördükçe ,ecdadın ruhunun  huzur bulduğuna inanıyorum.

Doğumdan ölüme dek  onsuz yapamadığımız , “SU” gibi, başka bir hayır var mı? (MEHMET ÖZÇAKIR)

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.