AyFm 100.5
  • 14 Mart 2014, Cuma 15:41

Üçüncü Cumhurbaşkanı Celal Bayar'ın armağanı Galip Hoca Çeşmesi Dağyeniköy'de

 Atatürk’ün iki başbakanından  İsmet İnönü’ den  sonra üçüncü  Cumhurbaşkanlığına seçilen  Celal Bayar’ın yaptırdığı çeşme Germencik Dağyeniköy’ de köy meydanında , mermer anıt  çeşmenin üç oluğundan  gelen  suyla   kurumuş dudaklara  serinletmeğe   57 yıldır  devam ediyor.

 (FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYIN)
İzmir’in 15 Mayıs 1919’da işgalinden önce İttihat ve Terakki Partisi İzmir Sorumlu Temsilcisi Mahmut Celal Bey (Bayar)  önce , Ödemiş’te toplantılar yapmış, işgalin ardından da Galip Hoca takma adıyla Ulusal kurtuluş hareketine  örgütlediği  halkla beraber   katılmıştı.tam işgal sırasında Yunan, Tire’ye gelmeden,terk ederek ayrılması gerektiğini anılarında yazar.

İzmir’in 15 Mayıs 1919’da işgalinden önce İttihat ve Terakki Partisi İzmir Sorumlu Temsilcisi Mahmut Celal Bey (Bayar)  önce , Ödemiş’te toplantılar yapmış, işgalin ardından da Galip Hoca takma adıyla Ulusal kurtuluş hareketine  örgütlediği  halkla beraber   katılmıştı.tam işgal sırasında Yunan, Tire’ye gelmeden,terk ederek ayrılması gerektiğini anılarında yazan Bayar kendi ağzıyla şöyle devam eder.    “ Tire bit pazarından arkadaşımız Raif efendi bir cüppe bulup getirmişti.Gece yola çıktığımız beş silahlıyla dağı aşarak habipler köyüne vardık. Burada köylü kadınlar ileride tren köprüsünde Yunan askerlerinin bulunduğunu söylediler kadınlar bize bol bol incir ve ekmek  ikram ettiler. Aydın’ın da Yunan  işgaline uğradığını öğrenince, geriye dağlara dönüp,akşam karanlığı basmadan Dağyeniköy’e vardık.Köyün eşrafından Kara İsmail köylerinde ramazan vakti hoca bulunmadığından köyde imam olarak kalmamı teklif ettiklerinde, yapacak başka bir şey olmadığından kabul ettim.  Yunan kuvvetlerinin tam ortasında kalmıştım.Bir baskınla yakalanabilirdim.Germenciğe geçip daha güneye ve Menderes’i aşarak  İtalyanların işgalindeki karşıya geçip, oradan da Nazilliye ulaşmak istedim.Tanıdığım Germencik bucak Müdürü Emin bey (Ulucan)  gerçek bir ittihatçı idiydi.Ona  gönderdiğim mektuba aldığım cevapta , gelmemi istiyordu.”

GALİP HOCA TİRE’DEN DAĞYENİKÖYE GEÇER .

 Galip Hoca,köyün eşrafından Kara İsmail’e  ait , köy meydanının hemen kuzeyindeki korunaklı iki katlı evinde  misafir edilir.bir iki hafta kimselere görünmeden saklanan Celal Bayar ,köye gelen Yunan müfrezelerinden fırsatını bulup Nazilli  Denizli tarafına ve devamla Ankara’ya  geçmek niyetindedir.

Galip Hoca anılarında devamla “Aydın ve  kuzeyi  1919 işgali ile  Yunanlılar’ın elinde , güneyi  ise İtalyanların işgalindeydi. Etrafımız Yunan kuvvetleriyle çevriliydi. Ani  bir bir baskınla yakalanabilirdim.Germenciğe geçip daha güneye ve Menderes’i aşarak  İtalyanların işgalindeki karşıya geçip, oradan da Nazilliye ulaşmak istedim.Çok daha önceden tanıdığım Germencik bucak Müdürü Emin bey (Ulucan)  gerçek bir ittihatçı idiydi.Ona köylülerle  gönderdiğim gizli bir mektuba aldığım cevapta ,  gelmemi istiyordu.”nasıl gideceğimizi düşünürken ,

Kara İsmail’in aklına köyde yıllarca  Çanakkale ve Yemen de askerlik yapmış ,  gözüpek ve yiğit  biri olan ve bir kolunu askerde yitirdiğinden  Çolak İbrahim’i (Koca)  gelir. Köy camisinden aldıkları hoca cüppesini ve sarığını Galip hocaya giydirerek  Çolak İbrahim eşliğinde  bir katıra  bindirir ve  Germeciğe gitmek üzere, yola düşülür. Ama köyün dua yerinde köylüler,  Hocayı  topluca  uğurlarken  “biz senin buralarda ne maksatla dolaştığını anladık , Bizi de unutma Allah muvaffak etsin, yolun açık olsun “ diyerek dualarla uğurlarlar.

Kızılcapınar taraflarında bir grup Yunan zaptiyeleri durdurur , nereye gittiklerini sorarlar. Hocanın eli cüppesinin altındaki tabanca kabzasında, Çolak İbrahim ‘in  tek eli ise , bir  terslik anında ateş etmeğe hazır  kepeneğinin altında , kasaba müftüsüne gittiklerini söylerler..Yunan askerlerini aşan Galip hocayı Germenciğe bırakan Çolak İbrahim köyüne döner.Galip Hoca da, ardından  bucak müdürünün yardımıyla temin edilen  bir sal ile Menderes’i geçip Denizli yoluyla Kuvayı Milliyenin ateşini yakmak üzere Ankara’ya geçer.

Dağyeniköy’e gelmeden önce,Ödemiş’in Mursallı köylüleri Bayar’a hem güvenmiş hem de işgalcilerden saklamışlardı. 
Bu nedenle köye borcunu anıtsal bir çeşme yaptırarak ödemek istiyordu.

Celal Bayar 1957 de artık Cumhurbaşkanıdır, ama parası yoktur.

Bayar, kralın davetlisi olarak  , bir yurt dışı  gezisinde  Afganistan’a gittiğinde , saray bahçesinde dolaşırken karşılaştığı Afgan tazısını okşamış, kral hazretleri de konukseverlik gereği tazıyı Bayar’a armağan etmişti. 
‘Bastı’ adı verilen tazı Türkiye’ye getirilip , bir süre Çankaya’da bakılmış, ardından Gazi Orman Çiftliği Hayvanat Bahçesi’ne gönderilmişti. 
Bayar’ın kim aklını çeldiyse,    Atatürk Orman Çiftliği’ne , Afgan tazısı Bastı’yı satarak  yaptıracağı Çeşmenin parasını çıkarmayı  ikna etmişti. 
Bir akşam yemeğinde konuyu Tarım Bakanı Nedim Ökmen’e açmış, o da çiftlik yöneticilerine aktarmıştır. 
Mali zorluk çeken çiftlik yönetiminin belirlediği bilirkişi, dişisi olmadığı için üreme değeri bulunmayan ve sadece ziyaretçilere gösterilebilecek tazının 1000-1500 lira edebileceğini bildirmiş, ancak Bayar bu fiyata kızmış ve yaveri aracılığıyla 20 bin lira  istediği haberini iletmiştir. 
Tanıklara göre Tarım Bakanı Ökmen,  bile  tepki göstermiş, ama istek büyük yerden geldiği için çiftlik yönetimini ikna  etmiştir.

20 bin lira çeşme yapımında kullanılma koşuluyla İzmir Valiliği’ne gönderilmiştir. Sonraları Yassıada duruşmalarında rahmetli Menderes’in bebek davası gibi  Bayar’ın da “köpek davası “ işte bu Afgan Tazısıdır.

Ancak Bayar sadece Ödemiş’in Mursallı köyüne değil ,  Yunan işgalinde saklandığı ve köylülerden büyük destek gördüğü Germencik Dağyeniköye de bir çeşme yaptırmıştır.

Dağyeniköy’e ve köylülere ahde vefasını ve  minnet borcunu ödemek ister.köye sordurur,muhtar çeşmemiz yok deyince,köy meydanına mermer anıt çeşme yaptırılır.Çeşme yapılıp bitirildiğinde açılışına kendisi gelememiş ancak Aydın valisi ve birkaç Milletvekili ile köye ilk defa gelen  askeri bando eşliğinde görkemli bir açılış yapılır.

Köy halkı  yıllardır bu Paşa çeşmesinin suyunu içmekte ve   Bayar’a, çeşmenin kitabesinde yazdığı gibi,

BU KÖYÜN ÇEŞMESİNİ ARMAĞAN ETTİ BİZE,

MÜBAREK SU GİBİ AKTI BAYAR GÖNLÜMÜZE.

diyerek ruhunu şad eder ve  rahmet okumağa   hala  bugün de  devam eder. (MEHMET ÖZÇAKIR)

 

 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.