
Geçtiğimiz yıllarda Aydın siyasetinin en önemli figürleri arasında yer alan MHP Aydın İl Kadın Kolları Başkanlığı görevini yürüten ve milletvekili adayı olan Serap Cambazoğlu, yakalandığı ve kısa sürede atlattığı meme kanseri öyküsünü sosyal medya hesabından paylaştı.
Benzer duruma maruz kalan veya kalabilecek hemcinslerinde farkındalık oluşturabilmek ve onların sağlığına katkı sunmak için başından geçen durumu herkesle paylaşmaya karar verdiğini belirten Serap Başkan, duygusal olduğu kadar bilgilendirici bir metin kaleme aldı.
Serap Cambazoğlu'nun sosyal medya hesabından yaptığı ve her kadının mutlaka okuması gerektiği o paylaşım şu şekilde:
"Herkese selam.
Nerden başlasam nasıl başlasam, anlatsam mı, anlatmasam mı derken;
Başımıza gelen her şeyin Allah’tan geldiğinin inancıyla ve sonsuz şükrüyle alıp kabul ettiğim, bir süreçten geçiyorum.
Belki aynı yoldan geçtiğim, yolun başında olan hemcinslerime hastalığın sadece adının kötü olduğunu, süreci pozitif düşünce ve moralle aşabileceklerini anlatmak için, bir kişiye dahi olsa moral ve umut olabilmek için, farkındalık yaratır, düzenli kontrollerini yaptırmalarına katkım olur düşüncesiyle paylaşmaya karar verdim.
Çünkü hikayesi var.
Geçtiğimiz ekim ayında iç sesimle gittiğim kontrolde sağ memede kitle tespit edildi ve pek iç acıcı değildi, doktorum sepette dört elma; üçü çürük, biri sağlam gibi bir oran verdiğinde, olsun hocam ben o bir taneye talibim dedim:) hemen biopsi önerdi, ertesi gün biopsimi olmuştum bile, biraz hızlandırmayla bir haftaya detaylı raporum elimdeydi, çok erken evrede yakaladığım, minik bir davetsiz misafirim vardı ve ivedilikle yolcu etmem gerekiyordu.
Bu durumu tuhaf bir şekilde metanetle karşıladım.
Hemen gerekli görüntülemeler, tahliller, doğru insanlar, doğru adresler, girdiğim tünelden hızla, çıkmamı sağladılar.
Varlıklarına bin şükür.
Her şey Allah’ın izni ile pürüzsüz ilerliyor, işlerim rast gidiyor, sürekli muhteşem insanlarla tanışıyordum; aklımda tek bir soru işareti kalmadan en ince ayrıntıya kadar bilgilendiriliyordum.
Ve; 24 Kasım’da davetsiz misafirimi yolcu ettik.
Çift taraflı mastektomi ameliyatı oldum.
Çünkü çok kıymetli doktorlarım, psikolojimin de çok hazır olduğunu da düşünerek, kökten temizliğin en doğrusu olduğunu söylediler.
Sürecim çok başarılı geçti, öncesinde ve sonrasında günlük rutinlerime aynı şekilde devam ettim. Çünkü bedenim buna hazırdı, yaptığım yatırımlar devreye girmişti.
Canımı sıkan tek şey ilk kez öğretmenler gününde annem ve babamın yanında olamamaktı, onları üzmemek telaşlandırmamak adına hiç bir şeyden haberleri de yoktu üstelik.
Her şey bitip drenlerim de çıktıktan sonra ancak anlatabildim.
Hayatla ve kendimle hep barış halindeydim ama şimdi hayata ve kendime sımsıkı sarılma zamanıydı.
Tevekkül, Tevakkuf ve Teslimiyet…
Gelenin Allah’tan olduğunu bildiğimden içim rahat Tevekkül ettim, sürecin zorluklarını kabul ettim ve uyum içinde tevakkuf edip, sadece şifaya odaklanıp teslimiyete geçtim.
Hayata bakış açım, yaşama sevincim ve bedenime yaptığım yatırımlar beni direnmeye değil, tam teslimiyete götürdü.
Zaten senelerdir ruhumu ve hücrelerimi besledim, bedenimi dinledim, aslında hep bana iyi geleni seçtim.
Sanırım her şeyi olduğu gibi kabul etmeyi, kendime şefkat verebilmeyi biliyordum. Süreci iyi yönettiğime inanıyor, her adımda kendime kolaylık diliyor, oh bunu da atlattım diyerek kendimle gurur duyuyorum.
Biliyorum ki bu bir süreçti, bir doğum gerçekleşecek ve benden yeni bir ben doğacaktı.
2023’ün bitmesine 3 ay kala aldığım bu tanıya sanki yıllardır ruhumu ve bedenimi hazırlıyormuşum da, haberim yokmuş gibi hissettim.
Bir dostum dedi ki, insanların sağlık problemi yaşadıklarında yaptıklarını sen zaten yıllardır yapıyorsun, evet tam olarak böyleydi.
Fonksiyonel ve sağlıklı beslenme, mutfak ve beslenme alışkanlıklarını tamamen değiştirmem, aldığım eğitimler, okuduğum kitaplar, zaman zaman yaptığım arınmalar, hayatımın merkezinde olan spor, uyku düzenim ve toksik ortamlardan uzak durmam gibi…
Ayrıca her üç ayda yaptırdığım kapsamlı kan tahlilleri ile eksik vitamin ve minerallerimi doktor kontrolünde, yerine koymamı da atlamayayım.
Şunu da belirtmeliyim ki kendinize yaptığınız bu yatırımlar hiç sağlık problemi yaşamayacağınız anlamına gelmiyor, fakat olası durumlarda bağışıklığınız doktorlarınızı şaşırtıyor, iyileşme süreciniz hızlanıyor, diyeceğim o ki emekler zayi olmuyor; yani ne doğrarsan aşına o çıkıyor kaşığına.
En mühimi de; sırtımı Rabb’ime dayadım. Zira inancın, en güçlü motivasyon olduğuna yürekten inanıyorum.
Ayrıca kendimin ve ailemin mental sağlığımı korumak adına düşüncelerin beynimi ele geçirmesine izin vermedim.
Bunun için izlediğim yol, süreci çekirdek ailem dışında sadece 3 - 5 kişi ile paylaşmak oldu.
Çok yakınım diyebileceğim iki kişinin yaklaşımı bu kararı almama vesile oldu, çok da güzel oldu.
Çünkü insanları yoran inanın bu sağlık problemi değil, ezberletilmiş insan davranışları, duyguları, söylemleri vs.
Siz ‘göbek adım mücadele, öyle yelkenleri suya indirmek yok’ derken, etrafınızdakileri teselli etmek zorunda kalmak inanın ki hiç hoş değil.
Elbette bu benim tercihimdi, çünkü süreci bu şekilde çok kolay aşacağıma inandım.
Sonuçta canım eşimin sonsuz desteği, evlatlarımın sevgisi benim en güçlü motivasyonum.
Bu yüzden tıp doktorlarının öngördüğü her tedavi adımını titizlikle yaptırırken, diğer yandan hastalığın adını anmıyorum ve ona teslim olmuyorum.
Sonuç olarak yaklaşık iki ayda her şey oldu bitti, geçti gitti.
Fakat bir de ileriki yılları koruma altına almam amaçlı kür alma meselesi vardı, tercih bana bırakıldı ama riskleriyle birlikte.
Koca okyanusu geçmişken, risk almak bana göre değildi.
Alanında otorite olmuş çok kıymetli doktorlarımın ortak bir kararı vardı ki; bana da uygulamak kalıyordu.
Öncelikle konforlu bir tedavi süreci için port takıldı, kürlerim porttan verilecekti, böylelikle ellerim ve kollarım daha rahat edecekti, öyle de oldu.
Dün ilk kürümü aldım, şifa niyetine kabul ettim.
Bu vesile ile arayan, soran, yazan, merak eden herkese çok teşekkür ederim.
Çok iyiyim, iyi olacağım.
Bu arada bütün süreç İzmir’de gerçekleşti ama kürlerime Aydın’da devam ediyorum çünkü melek gibi bir doktorum, dostum var. Çok şükür.
Şayet çevresinde bu sağlık problemini yaşayan varsa, ki umarım hiç bir hemcinsim yaşamasın, bütün süreç hakkında bana ulaşabilir. Böylelikle hiç zaman kaybetmemiş olur.
Şunu da belirtmem gerekir ki süreçte tanıştığım onlarca hemcinsimin annesinde, teyzesinde, ablasında, kız kardeşinde tanı yoktu, yani genetik deyip geçmemenizi tavsiye ederim.
Bir gün şöyle bir şey okumuştum, ‘kıyamet günü Yaradana anlamlı ve onurlu bir hikaye anlatabilmeliyim’ diyordu yazar.
Ben sanırım bu hikayemi anlatacağım.
Rabb’im tüm hikayemi bizzat yazmış olsa da…” (SELİME AYDEMİR)
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.