AyFm 100.5
  • 5 Haziran 2016, Pazar 12:35

16 yıl sonra mesleğe geri döndü

Bu hafta ‘Basından Hayatlar’ röportajımıza yaptığı haberlerle defalarca Türkiye gündemine oturan Murat Gürkan konuk oldu. Gazetecilik hikayesine başlamadan önce biraz sizlere Murat Gürkan’dan bahsetmek istiyorum. Murat Gürkan’ın mücadelesi küçük yaşlarda başlamış. Bir yaşında annesini daha sonra babasını kaybetmiş. Annesiz ve babasız geçen yılların sonunda baba toprağı Adana’dan Nazilli’ye gelmiş. Nazilli’de tanıştığı ilk meslek gazetecilik olmuş. Önce gazete dağıtmış, sonra muhabirliğe başlamış. Mesleğin tüm inceliklerini Nazilli basının önemli isimlerinden Birol Ertemöz’den öğrenmiş. 1996 yılında özel nedenlerle gazeteciliği bırakıp ticarete atılmış. Ancak bu girişiminden çok pişman olan Gürkan, en iyi bildiği işe 16 yıl sonra geri dönmüş. Basının sorunlarını, yerel gazetelerin önemini ve Murat Gürkan’ın birbirinden güzel meslek anılarını bulacağınız keyifli bir 'Basından Hayatlar' röportajı. İyi okumalar.

(FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYIN)

RÖPORTAJ: ÖZGE SÖNMEZ

-Kısaca sizi tanıyabilir miyiz?

Murat Gürkan, 1967 Adana doğumluyum, aslen Malatyalıyım. Doğan Haber Ajans ve Nazar gazetesi muhabiriyim. Çocukluğum Adana’da geçti. Daha sonra eğitimimi Ankara’da tamamladım. Ankara’dan sonra İstanbul’a gittim. Yerli Evliya Çelebi gibiydim.(Gülüyor) Bir iş için Nazilli’ye gelmiştim. Yılardır Nazilli’de yaşıyorum. Bir kız babasıyım. Doğayı, film izlemeyi ve kitap okumayı çok severim. Boğa burcuyum. Çok sakinim fakat kızdırdıklarında patlayabilirim. Dingil bir yapıya sahibim ayrıca hümanistim. İnsanları incitmemeye çalışırım.

-Önce Nazilli’ye geliş hikayenizden bahseder misiniz?

Çocukluğum Adana’da geçti. Babam yağlı boya badana işi yapıyordu. Annemi hiç tanıyamadım. Ben bir yaşındayken vefat etmiş. Babam da bir daha evlenmemiş. Beni babam büyüttü fakat çocuk yaşlarda babamı da kaybettim. Ankara’da iki ağabeyim vardı, babam vefat edince onların yanında kalmaya başladım. Orada okuluma devam ettim. Ortaokulu bitirince Akşam Lisesi’ne kaydoldum. Endüstri Meslek Lisesi Makine Teknik Resim Bölümü'nü bitirdim. Diplomamı alır almaz otobüse binip Adana’ya geldim ve hayat mücadelesine başladım.

-O dönemde ne işle meşgul oldunuz?

Adana’da o sıralarda, eniştemin yanında lunaparkta çalıştım. Lunapark sayesinde birçok yeri dolaşıyordum. Nazilli’ye gelmem de bu sayede oldu. 1988 yıllarının sonunda Nazilli’ye geldim, çok sevdim. Burada kalmaya karar verdim.

-Tek başına bir hayat zor olmadı mı?

Yalnız yaşamaya alıştığım için zorlanmadım. Nazilli güzel bir şehirdi. Şehre ısınmıştım da... Bir düzen kurmaya karar verdim. İlk önce bir ev tuttum. Sonrasında olaylar kendiliğinden gelişti ve gazetecilikle tanıştım.

DAĞITIM YAPARAK GAZETECİLİĞE BAŞLADI

-Nasıl tanıştınız?

Yeni Şafak gazetesin de çalışacak bay- bayan eleman ilanını gördüm. Müracaat ettim ve Yalçın Yıldırım’la tanıştık. Bir süre Yeni Şafak’ta dağıtım yaptım. Daha sonra Recep Başkar’a ait olan Yeni Kıroba gazetesinde çalışmaya başladım. Uzun süre gazete dağıtım iş yaptım. Sonraları haber yazmaya başladım. Haberlerim beğenilip ses getirmeye başlamıştı. Hürriyet Haber Ajansı'ndan teklif geldi. Teklifi değerlendirdim ve Hürriyet Haber Ajansı'yla anlaştım. Nazilli’de Hürriyet Haber Ajansı’nın muhabirliğini yapmaya başladım. Bu arada 4 radyonun haberlerini hazırlıyordum. 1990’da başladığım gazeteciliği 1996’da bıraktım.

-Neden bıraktınız?

Özel nedenlerden dolayı gazeteciliği bırakmak zorunda kaldım ve ticarete atıldım. Uzun yıllar ticaretle uğraştım. Türkiye’nin hemen hemen her yerini dolaşıyordum. Ticarette çok başarılı olamamıştım ve 2011’de gazeteciliğe geri döndüm.

-Nerede çalışmaya başladınız?

Nazilli’de Olay gazetesinde çalışmaya başladım. Bu arada Taraf gazetesi muhabiri, Mustafa Ünlü diye bir kardeşimiz vardı. Trafik kazasında vefat etmişti. Onun ölümünden sonra Taraf gazetesinde de çalışmaya başladım. Bir yandan Olay, bir yandan Taraf gazetesiyle çalışırken Doğan Haber Ajansı’ndan teklif geldi. Konuşup anlaşınca Doğan Haber Ajansı’nın Nazilli Temsilciliği'ni üstlendim. Şu an Nazar gazetesi ve Doğan Haber Ajansı muhabirliğini yürütüyorum. Ayrıca kendi haber sitem olan Nazillipost.com’u çok aktif olmasa da kullanmaya çalışıyorum.

GAZETECİLİĞE 16 YIL ARA VERDİ

-Ticarete atıldığınıza pişman olmuş muydunuz?

Evet, pişman olmuştum. Gazeteciliğe tam 16 yıl ara vermiştim. Gazetecilik önü açık bir meslekti. Yapacağınız bir haberle Türkiye’nin gündemine oturabilirsiniz. Gazeteciliği bırakmış olmasam emekli de olabilirdim. O şansımızı da kaybettik.

-Uzun bir aradan sonra tekrar gazeteciliğe geri döndünüz zorlandınız mı?

Teknoloji bakımından düşünecek olursak her şey değişmişti. Biz resimlerimizi göndermek için binbir zahmet çekerken tek bir tuşla bütün fotoğrafların adreslere ulaşmış olduğunu gördük. Sistem biraz farklılaşmıştı ama alışmak zor olmadı. Onun dışında gazeteciliğe hakimdim.

“EDEBİYATIM GÜÇLÜYDÜ”

-Bu arada bir hayaliniz var mıydı?

Gazetecilikle ilgili bir hayalim hiçbir zaman olmamıştı. Aklımın ucundan dahi geçmiyordu. Bir gün bana 'Gazeteci olacaksın' deseler inanmazdım herhalde. (Gülüyor) Gazetecilik benim için tamamen tesadüf oldu. Çocukluktan beri hayalini kurduğum aslında gemi kaptanı olmaktı. Uçsuz bucaksız denizlere açılmak, farklı ülkeler görmek isterdim.(Gülüyor) Gazeteciliğe başlarken de edebiyat bilgime güvendim. Edebiyat bu konuda büyük rol oynadı diyebilirim.

-Mesleği bırakmak istediğiniz anlar oldu mu?

Mesleği bırakmak istediğim anlar olmadı fakat yıllar önce özel nedenlerle bırakmak zorunda kaldım. Çok sıkıntılı zamanlar yaşasam da hiçbir zaman ‘of’ demedim. Bunda mücadeleci bir kişiliğe sahip olmamın da etkisi var.

-Mesleğinizde hedefleriniz var mı?

Daha büyük kentlerde, ulusal gazetelerde daha iyi yerlerde olmak isterdim. Büyük kentler, bize taşra muamelesi yapıyor. İstanbul, İzmir gibi şehirlerde gazetecilik yapmak çok basit fakat Nazilli gibi bir yerde gazetecilik yapmak daha zor. Çünkü herkesi tanıyorsunuz, tanıdığınız birilerinin haberini yapmak zorunda kalabilirsiniz. Size kızıp küsebiliyor ya da sizi tehdit ediyor. Ama büyük şehirlerde insanların birbirini görme ihtimali çok az. Biz ne olursa olsun mesleğimizi yerine getirmeliyiz.

HAKSIZLIKLARI ORTAYA ÇIKARDI

-Unutamadığınız anılarınızı bizimle paylaşır mısınız?

Hürriyet gazetesinde çalışırken Nazilli Lisesi halk oyunları ekibi İtalya’ya davet edilmişti. Milli Eğitim Müdürlüğü bu konu hakkında bir bülten gönderdi. Önemli bir şey görmediğim için haberini yapmadım. Bütün yerel gazeteler haberi geçmişti. Uzunçarşı'da dolaşırken birkaç arkadaştan bu konu hakkında tepki gördüm. ‘Böyle önemli bir konuyu neden haber yapmadın’ diye eleştirdiler. Eleştiri alınca haberi yapmaya karar verdim, fakat aradan birkaç gün geçmişti haber bayatlamıştı. Haber madalyon gibidir, hangi yüzünden bakarsan bakın, siz istediğiniz gibi yazarsınız. Ben de habere farklı bir açıdan değineyim dedim ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’ne gittim. İtalya’ya gidenlerin listesini isteyince bir telaş başladı. Telaşlanınca şüphelendim ve listeyi vermek istemediler. Gazeteci her olaya kuşkuyla yaklaşan kişidir. Üç gün önce haber yapılması için bülteni kendileri göndermişti, acaba neden diye düşündüm ve irdelemeye başladım. O zamanın Milli Eğitim Müdürü Mürsel Çetiner. Araştırınca bazı duyumlar aldım Milli Eğitim Müdürü kendi eşini solist olarak, eczacı üst kat komşusunu, sağlık görevlisi, makam sekreterini müzisyen olarak göstermiş. İzmir’e telefon açtım ve haberin varlığından bahsettim. Tabii merkezinde ilgisini çekti. Merkezdekiler, fotoğraf bulmamı istedi. Bu sefer giden öğrencilerin ev adreslerini tespit ettim. Ailelerden kafilenin fotoğraflarını buldum. Hemen taksi tutarak İzmir’e gittim. “Müdür Bey’in İtalya k” diye bir haber yaptım. Hürriyet gazetesinde manşet çıktı. O zaman Aydın Valisi Vehbi Tucer’di. Ertesi gün aradı ve Müdür Bey'in açığa alınıp hakkında soruşturma açıldığını söyledi. Ardından bir haber daha yaptım. “Müdür Bey’e koltuk sürprizi” dedim. İtalya’dan gelmeden koltuğundan olmuştu.

-Başka?

Kız Meslek Lisesi’nin yılsonu kermesi düzenlemişti. Nazilli Emniyet Müdürü Ahmet Geçgel, programa 40,45 dakika rötarlı geldi. Bütün veliler kurdele kesmesi için Emniyet Müdürü’nü bekliyordu. Müdür Bey geldi, kurdeleyi kesti. Ertesi bütün gazeteler düz bir kermes haberi yapmıştı. Bense ‘Geçgel soyadının hakkını verdi’ diye bir başlık attım.

Taraf gazetesinde çalışırken bir haber yaptım. Haberi bütün basın kuruluşları yalanladı. Bir arkadaşım vasıtasıyla İzmir Narlıdere’deki lüks huzurevinin müdürü, kurumu bir 1 buçuk milyon lira zarara uğratmış. İhtiyaç olmamasına rağmen birçok şey aldırmış. O zaman tabi araba yok, huzurevine girip çıkmamız da çok zor. Bir yetkiliden yaşlı insanların akşamları ellerinin ayakların bağlandığını öğrendim. Yetkiliden bu şekilde fotoğraf istedim. Aydın’a geri dönüp sağlık müdürüyle konuyla ilgili röportaj yaptım. İnsanlık dışı bir uygulama olduğunu söylediler. Ben de ‘Yaşlılara 5 yıldızlı zulüm’ diye haberi geçtim. Bakanlıktan telefon geldi, gerekli incelemelerin yapılacağı söylendi.

-Haberlerinizle bir şeyi değiştirebildiniz mi?

Nazilli Kapalı Ceza Evi’nde mahkumlara yönelik birtakım etkinlikler başlamıştı. Mahkumlar hem bir şeyler öğreniyor hem de para kazanıyor. Güzel bir haberdi. Ben de çekime gittim. İşimi bitirdim makinemi topladım. Cezaevi müdürüyle sohbet etmeye başladık. Çay içerken kapı çaldı. Gardiyan ‘Bedrettin Amca yarım saat daha havalandırmada kalmak istiyor ne yapalım’ dedi. Müdür Bey düşündü, düşündü ‘Tamam kalsın’ deyince, müdürün hareketleri benim dikkatimi çekti. Bedrettin Amca'nın kim olduğunu sordum. 89 yaşında Nazilli Cezaevi'nin en yaşlı mahkumu olduğunu, 22 yıldır cezaevinde yattığını ve vücudunda 9 ayrı hastalık olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanına af için yazışmalarda bulunmuş, dosyalar amcanın boyunu geçmiş. Amcayı merak ettiğimi, tanışmak istediğimi söyledim. Müdür Bey Bedrettin Amca'yı getirdi. Amcaya gazeteci olduğumu söyledim, bana hayat hikayesini anlatmaya başladı. Müdür Bey'den yazışma dosyalarını istedim, bir duvarın yanına dizdiler. Amcayı da dosyaların yanına geçirdim ve öyle bir resim çektim. ‘Yaşlı mahkumun umudu Demirel’ diye bir başlık attım. Haberim manşette çıkmıştı. Aradan 20 gün geçtikten sonra başsavcı aradı. Haber çıktıktan 2 gün sonra cumhurbaşkanının mahkumun dosyalarını istettiğini ve mahkumun serbest kalacağını söyledi.(Gülüyor)

-Gazetecilik sizin için ne ifade ediyor?

Gazetecilik benim dünyam. Haber bir gazetecinin çocuğu gibidir, nasıl bir anne çocuğunu karnında taşıyorsa, gazeteci için de haber böyledir. Habere emek veriyorsunuz, araştırıyorsunuz, saldırıya uğruyorsunuz ve birçok olay yaşıyorsunuz. Neticede o haberi ortaya çıkarıp yaptığınız zaman insan kendiyle gurur duyuyor. Gazeteci, halk için çalışır. Kurumlar arasında bir köprü görevi görür.

“GAZETECİLİK DEĞİL İŞTİR”

-Bülten haberciliğiyle ilgili ne düşünüyorsunuz?

Bülten de bir haber değeri içerir. Size bir kurum mail atmış, siz maili haber diline çevirirsiniz. Unutulmamalıdır ki kurumlar kendi istediklerini size verir. Bence bunu haber diline çevirmek gazetecilik değil, bir iştir. Bir haber yaşanılır, koklanır. Eğer bir haberi yaşayamazsan, hangi duyguyla yazabilirsin. Bülten haberciliği tembelliğe alıştırıyor.

-Gazetecilik hak ettiği yerde mi?

Gazetecilik hak ettiği yerde değil. Vatandaş şikayetçi olduğu bir konuda gazeteciyi arar, siz konuyu gündeme getirirsiniz. Kurumların şimşeklerini üzerinize çekersiniz. Daha sonra kurumlar size kızdıkları için toplantılarına çağırmaz. Bu tür konularda sıkıntı yaşıyoruz. Bunu aşmak içinde birlik beraberliğimizi sağlamalıyız. Eskiden Voltran diye bir çizgi film vardı. 5 kahramanın farklı güçleri vardı. Hepsi birleşince bir sonuca varılıyordu. Biz de birlik olursak gazeteciliği hak ettiği yere taşırız.

-Neden birlik beraberlik sağlanamıyor sizce?

Bir kere o ruhu taşıyan arkadaşlarımızın olması gerekiyor. Ben bu işin okulunu bitirmedim fakat okulunu bitiren arkadaşlarımızın bazıları, alaylı arkadaşlarımıza ‘o da kim’ der gibi bakıyor. Küçüklerin büyüklerden feyz alması, mesleki tecrübelerinden yararlanması gerekir.

“YEREL GAZETE ALMAZSANIZ KÖR VE SAĞIR OLURSUNUZ”

-Toplumun gazetelere ve gazetecilere bakış açısı nasıl?

Gazetecilik çok saygın bir meslek ama bu saygınlığı ayaklar altına alanlar da yine biz gazetecileriz. Herkesin bildiği bir gazeteci toplumsal bir olaya, konferansa, panele artık gitmiyor. Nerede bir yemek varsa bütün gazeteciler orada. Toplum bazı kesimlerinde ‘Ver 100 liralık reklam, götür yemeğe, istediğini yazdır’ görüşü hakim. Bu da tabii ki hoş değil. İnsanın bir çizgisi vardır. Gazetecilik doğru, ilkeli ve tarafsız yapılmalıdır. Ayrıca gazetecilik zor ve meşakkatli bir meslektir, bıçak sırtıdır. Haberin konusunu detayını irdelemek zorundayız. Toplumda infial uyandıracak haberler vardır, bunlara dikkat edilmesi gerekiyor. Bu arada kurumların yerel gazete almalarını sağlanmalı. Yerel gazeteler durumlarını gerçekten çok zor. Halkımızın duyarlı olmasını istiyorum. Siz bir gazeteye abone olmazsanız, alıp okumazsınız, sağır ve kör olursunuz. O gazete kapanırsa bölgenizde gelişen olaylardan haberdar olamazsınız.

ZAMAN GAZETECİLİKLE GEÇİYOR

-Fedakarlık isteyen noktaları var mı?

Evli olan arkadaşlarımız var. Mesleğin fedekarlık noktalarını daha çok hissediyorlar. İnsan çocuklarına ayıracağı zamanı mesleği için kullanabiliyor. Bir hafta boyunca pazar gününü beklersiniz fakat son anda bir telefon gelir ve bütün planlarınız bozulabilir. Gazeteci işiyle evi arasında tercih yapmak zorunda kalabilir.

“GAZETECİLİK BENİM İÇİN BİR OKUL OLDU”

-Gazetecilik size ne kazandırdı ne kaybettirdi?

Dünyayı gazetecilik sayesinde tanıdım.(Gülüyor) Gazetecilikten önce hayatı tanımadığımı fark ettim. Bence gazetecilik güzel bir okul. Birçok insanla tanışma fırsatı buldum. İkili ilişkilerde kaybetme noktasını yaşıyorsunuz. Gazetecisiniz diye çok samimi bir arkadaşınız sizinle konuşmayabiliyor.

-Mesleğe yeni başlayanlara ya da başlayacak olanlara tavsiyeleriniz nelerdir?

Bu mesleği yapmak isteyenler ve yeni başlayanlar, önce bu meslekte deneyimli kişilerin anılarını dinlememeliler. Onlardan feyz almaları, deneyim ve tecrübelerinden yararlanmaları gerekiyor. Okul bir şeyler öğretiyor fakat pratik yaşanarak öğrenilir. Bu meslek sevilerek yapılır. Eğer severseniz mutluluğa ulaşırsınız. Eğer gazeteciliğe bir kere başladıysanız asla bırakmazsınız bağımlılık yapan meslek gruplarındandır.(Gülüyor)

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.