
150 milyon dolarlık iş yapma hayali ile bir araya geldiler. Komisyon nedeniyle dağıldılar. Süreçte harcanan para yüzünden de birbirlerine girdiler. Finalinde de, Eski Aydın Belediye Başkanı İlhami Ortekin'in borçlusu olduğu 10'ar milyonluk iki senet ortaya çıktı.
Aydın Valiliği İl Planlama ve Koordinasyon Müdürü Sabahattin Azazi'nin başını çektiği, Irak ayağını Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Bölümü Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Volkan Dayanır'ın yürüttüğü, Eski AK Parti Aydın İl Genel Meclisi Üyesi Mali Müşavir Kenan Mutlu'nun da Bulgaristan'da yaşayan arkadaşı Levent Çağlar'ı işin içine çektiği oluşumun hayalleri ve bu hayalleri yolunda yaşadıkları bir bir ortaya çıkmaya devam ediyor.
150 milyon dolarlık iş hayalinin tedarikçisi olarak çocukluk arkadaşı Kenan Mutlu'nun aracılığı ile işin içine giren Levent Çağlar, süreci anlattı.
Çağlar, "Ben bu iki şahsı da tanımam. Volkan Dayanır'ı da, Sabahattin Azazi'yi de tanımıyordum. 2012 yılının 8. ayında Kenan Mutlu bana, Irak Hükümetinin 100 bin ton nohut, 100 bin ton mercimek, 100 bin ton fasulye ve 100 bin ton ayçiçeği yağı alımı olacağını söyledi. 'Böyle büyük çaptaki bir işi bir tek sen becerebilirsin. Arada çok kuvvetli insanlar var. Bu ticareti yap' dedi. Aynı gün mailine cevap verdim. 'Ben cebinde 5 tane pasaportu olanlarla iş yapmam, hatta Iraklılarla hiç iş yapmam. Çoğu dolandırıcıdır, üçkağıtçıdır' yazdım. Kenan daha sonra ısrar etti, 'hiç değilse ayçiçeği yağı kısmını yap' dedi ve beni çok sağlam ve güvenilir olarak tanımladığı, Aydın Valiliği İl Planlama ve Koordinasyon Müdürü Sabahattin Azazi ile tanıştırdı" dedi.
"HEMEN OKEYLEDİLER"
Bulgaristan'da yaşadığı için ayçiçeği yağı ile ilgili çalışmaları olduğunu söyleyen Çağlar, "Malezya, Ukrayna ve İspanya'da bağlantılarım ve elimin altında hazır bilgilerim var. Bu bilgileri verdim. Sabahattin Azazi ile Volkan Dayanır hemen okeylediler. 'Fiyatın nedir?' sorusunu yönelttiler. 'Dünya piyasalarının altında çok iyi bir rakam verdin. ‘10 cent daha düş, bu işi bitirelim. Rusya ve Ukrayna yağı istemiyoruz. Bize İspanya yağını bu fiyata yap' dediler. İspanya'da da tanıdıklarım var. Onlarla konuştum, 'tamam' dediler. Sonra alacakları yağın miktarını 100 bin tondan 50 bin tona düşürdüler. Gerekçe olarak da, 'Irak Ticaret Bakanı'nın inisiyatifi ile alınacak, ihaleye çıkılmayacak. Ancak iki parti halinde alabiliriz. 25 tonluk gruplar halinde. Bakan inisiyatifinde olacağı için hiç sorun yok' dediler" diye konuştu.
"1 MİLYON 950'ŞER BİN DOLARLIK
3 TANE KOMİSYON SENEDİ VERDİM"
Ayçiçeği yağı için kilogramı 1,50 doların az ürerinde bir fiyat çektiğini, Azazi ve Dayanır'ın da bunu kabul ettiğini anlatan Çağlar, "Sabahattin Azazi, Volkan Dayanır ve Irak'ta bulunan Osman Muhammet adlı şahıs, bunun içinden komisyon alacaklardı. Bunun için de 1 milyon 950'şer bin dolarlık 3 ayrı senet verdim. Her konuda anlaşıldı. Azazi ile Dayanır bana iki tane Iraklı'nın pasaportunu gönderdiler. 'Bu iki kişiye sizin şirketten vekalet vereceksiniz' dediler. 'Ne diye vekalet vereceğim?' dedim. 'Sizin gönderdiğiniz yağ numunelerini Irak Ticaret Bakanlığı'nın laboratuarlarında tahlil ettirme, onaylatma ve sonuçlarını almak için vekalet vermen gerekiyor. Bir de sizin Umkastır Limanındaki gümrük işlemlerinizi yapabilmeleri için vekalet vermeniz gerekecek, ön hazırlıklarını yapacaklar' dediler. Vekaletin boyutu bu kadar. Ben bu vekaleti, Bulgarca'dan İngilizceye, İngilizce'den Arapça'ya çevirttirdim. Sonra Ticaret Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Irak Konsolosluğuna onaylatıp gönderdim" şeklinde konuştu.
"OĞLU ADINA ŞİRKET SATIN ALDI"
Yaptığı işlemlerin baya bir maliyetli ve uğraştırıcı işler olduğunun altını çizen Çağlar, "İstedikleri tamamlandı, sonra bunlar komisyonun kavgasına başladılar. Mailin birinde Azazi, Dayanır'a 'bu kadar küçük bir para için tartışıyoruz. Yarın çok büyük paralar elimize geçince kıyamet mi kopacak?' diyor. Volkan Dayanır, 'Ben hiç bir şekilde Türkiye'de hesap açmam. Bunun vergisi var, yarın bir gün bana soru sorarlar' diyor. Dolayısıyla Sabahattin Azazi, oğlunun adına Akra adında bir şirketi satın aldı. Akra, bu işlerin takibi ve komisyonu için bize fatura kesecekti. Bu şekilde komisyonu yasal şekle sokacaklardı" dedi.
"KOMİSYON KAVGASINA DÜŞTÜLER"
Bütün sözleşmeleri yaptıklarını ve her şeyi ayarladıklarını söyleyen Çağlar, "27 Ocak gibi bizi Bağdat'a bekliyorlardı. Oradaki esas alıcı ile sözleşme yapacaktık. Bunlarla yaptığımız sözleşmenin son ya da sondan ikinci maddesinde yazar; 'taraflar sözleşmeyi iptal etmedikleri sürece, sözleşme bedelinden az olmamak kaydıyla, sözleşme hükümlerini yerine getirmeyen taraf bedelini öder.' Bunlar bu işi beceremediler. Son zaman ne oldu bilmiyorum. Kendi aralarında komisyon kavgasına tutuştular. Sabahattin Azazi, Volkan Dayanır'a diyor ki; 'tamam benim oğlumun şirketi, buradan fatura keseceğiz ama bunun gelir vergisi var. Bunu paylaşacağız.' Volkan Dayanır da, 'Ben vergiye vs. hiç bir şeye karışmam, tertemiz paramı isterim. Ya Irak'ta bir bankaya gönderirsiniz, ya da elden alırım. Benim paramı bana tam vereceksiniz' diyor. Bunlar kendi aralarında bu kavgalara düşünce iş olmadı, bozuldu" diye konuştu.
"KENAN MUTLU ARA BULUCUMUZDU,
AZAZİ ONA DA KOMİSYON VERECEKTİ"
Irak'taki insanlarla hiç muhatap olmadığını ve sürecin o kısmını hiç bilmediğini belirten Çağlar, "Aralarındaki gerginliği gidermişler ve beni tekrar çağırdılar. Aydın'da bir bankada hesap açmamı istediler. Vergi dairesine kayıt yaptırdım. Türk Ekonomi Bankası (TEB) Aydın Şubesinde hesap açtırdım. Irak'tan mal bedeli gönderildiğinde bunların haberi olacak, hep beraber gidip parayı alacağız ve bunlar komisyonlarını peşin tahsil edeceklerdi. Daha sonra yine kendi aralarında kavgaya tutuştular. Komisyonu paylaşamadılar. Ben de bu işi düzeltmeleri gerektiğini söyledim, gittim. Tekrar geldiğimde, 'Bu işin olmadığını söylemek kolay. 45 gün karda kışta bu evrakların peşinde koştum. Her defasında masraflarımın çok fazla olduğunu, boyutlarının da beni aştığını söyledim, yardımcı olmanız gerekiyor' dedim. 'Her seferinde bana sen çok para kazanacaksın, az sabret' dediklerini hatırlattım. Para kazanınca herkes payına düşeni alacaktı. Bu iş olmadı, ticarette olmama durumu da vardır. O halde masrafları paylaşmamız gerektiğini söyledim. Şuana kadar bu işler için nakit olarak cebimden çıkan para 38 bin Avro'yu buldu. Kenan Mutlu dedi ki, 'Hisseme düştüğü oranda parayı sana vereceğim'. Çünkü bizi Kenan Mutlu tanıştırdı. Sabahattin Azazi, komisyondan ona da pay vereceğini söyledi. Yazışmaları ve sözleşmeleri de o hazırladı. Ara bulucumuzdu" şeklinde konuştu.
"MAKAMINDA ÇOK KONUŞTUK,
İŞİN ANA HATLARINI ORADA BELİRLEDİK "
Sabahattin Azazi'nin 12 Nisan'da Aydın'da Mado adlı kafeteryada yaptıkları toplantıda kendisine haklı olduğunu ve mağduriyetini gidereceklerinin sözünü verdiğini aktaran Çağlar, "Azazi, 25 gün sonra gelecek bir parası bulunduğunu o zaman masraflarımdan paylarına düşeni göndereceklerini söyledi. 27 gün sonra telefon açtım. Bu iş olmuyorsa, benden aldıkları evrakları iade etmelerini istedim. Sözleşmeyi de fesih etmek istedim. İlhami Ortekin adına bana ciro ettirdiği senetleri de iptal etmesini ve bana vermesini söyledim. Çünkü benim İlhami Ortekin'den bir almışlığım, vermişliğim yok. Kendisini belediye başkanlığı ve adaylığı dönemlerinde afişlerden tanıyorum. Bir de gazete haberlerinden. Bütün ilişkim bu. Azazi, bana 'Beyefendi biz seni tanımıyoruz, bir daha beni rahatsız etme' diyerek telefonu yüzüme kapattı. Azazi ile biz makamında da oturduk. Bu sözleşmeleri makamında da konuştuk. İşin ana hatları orada belirlendi" dedi.
YARIN: Ortekin'in adı sürece nasıl karıştı?
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.