Takip Et
  • 18 Haziran 2014, Çarşamba 11:00

Zeytinde kanser alarmı

Çine'de 1970'li yıllardan beri bilinmekte olan ve zeytin ağaçlarının kurumasına neden olan Verticillium Solgunluğu Hastalığının bu sene zeytinliklerde daha sık görülmesi tedirginliğe yol açtı.

Çine'de 1970'li yıllardan beri bilinmekte olan ve zeytin ağaçlarının kurumasına neden olan Verticillium Solgunluğu hastalığının bu sene zeytinliklerde daha sık görülmesi tedirginliğe yol açtı. Halk dilinde kanser, zeytin kıran yada solgunluk gibi adlarla bilinen bu hastalık hakkında bilgiler veren Çine Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürü Özkan Atıgan, bu hastalığın bir nevi kanser gibi olduğunu ve ilaçla mücadelesinin olmadığını belirterek, zeytinlik sahiplerine önemli uyarılarda bulundu.

 (FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYIN)

Zeytin ağaçlarında meydana gelen Verticillium Solgunluğu hastalığını yerinde incelemek için Çine Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü Başkanı Özkan Atıgan, S.S. 144 Nolu Çine Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Kooperatifi Başkanı Enver Gökbel, Çine Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü Ziraat Mühendisi Ömer Çiçek, Çine Ziraat Odası Meclis Üyesi Yaşasın Erbay ve Çine Ziraat Odası Yönetim Kurulu Üyesi Cevdet Aslan Akçaova'daki zeytin ağaçlarını gezdi. Yapılan incelemelerde zeytin ağaçlarında görülen Verticillium Solgunluğu hastalığının geçmiş senelere nazaran arttığı gözlendi.

Hastalık hakkında bilgiler veren Çine Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürü Özkan Atıgan, bu hastalıkla mücadeleni çok zor olduğunu ve en önemli görevlerin zeytin sahiplerine düştüğünü aktararak şu bilgileri verdi:

"Bu hastalık bir nevi insandaki kanser gibidir. ilaçla tedavisi yoktur. Bu hastalığın zeytin ağaçlarında oluşturduğu iki tane belirtisi vardır. Bunlardan ilki kış sonundan ilk baharın ilk aylarına kadar gelişen ve kendini daha çok sürgün ve dalların kuruyarak ölmesi olarak belli eden akut solgunluktur. Yaprakların rengi açılır, sonra kahverengiye dönerek uzunlamasına geriye doğru kıvrılması ile başlar. Eğer uçlardan geriye doğru kuruma ve ölüm çok hızlı gelişir ise bu duruma inme adı verilir. Bir diğer belirtisi ise, ilkbahardaki akut belirtilerinden sonra ortaya çıkan ve yaz aylarına doğru yavaşça gelişen kronik solgunluk belirtileridir. Bu defa ilk olarak çiçekler ölür ancak sürgün uçlarındaki yapraklar kalır. Hastalıklı sürgün ve dalların kabuğu kırmızımsı kahverengi rengini alır ve içteki iletim dokularının rengi de koyulaşır. Kronik solgunluğunun akut solgunluğundan bir farkı vardır ki bu da kronik solgunluğundan etkilenen zeytin ağaçlarının yıllar içerisinde hastalığın yavaş yavaş azalmasına neden olacak bir biçimde iyileşme sergilemeleridir.

"HER YÜZ AĞAÇTAN BİRİNDE OLABİLİR"

Bu hastalık 50 yaş ve üzeri ağaçları çok ender yakalar ve yaygın ve şiddetli olarak 0 - 10 yaş arası genç ağaçlarda görülmektedir. Solgunluk görülen zeytinliklerde ağaçların bu hastalığa yakalanma oranları yüzde dokuz olarak belirlenmiştir. Bu oran hastalığın bulunduğu zeytinliklerde nerdeyse her yüz ağaçtan birinin solgunluğa yakalandığını işaret eder ki, yıllık bir kültür bitkisi için bu hiçte önemsiz bir oran değildir. Ayrıca önceden pamuk, domates ve patlıcan gibi 'V. dahliae'ye duyarlı bitkilerin yetiştirildiği topraklarda tesis edilen zeytinliklerde hastalık daha sık ve yüksek şiddetli görülür.

Zeytin ağaçlarında solgunluğa neden olan bu fungus mikrosklerot adı verilen dayanıklı yapılar oluşur. Bunlar sayesinde toprakta, her hangi bir konukçu bitki olmasa da çok uzun yıllar hatta on beş sene kadar canlılığını sürdürebilir. Bu mikrop toprak yüzeyinde yada toprağın üst katmanlarında bulunur. Bu nedenle sulama ve yağışların neden olduğu yüzeysel su akışı ile kuvvetli rüzgarlar hastalığı diğer zeytinliklere ulaştırabilir. Ayrıca hastalıklı bitkiden dökülen yapraklarda bulaşıcıdır."

BUNLARA DİKKAT

Verticillium Solgunluğu hastalığının ilaçla tedavisinin olmadığını belirten Atıgan, "Hastalığa yakalanan dal hastalıksız kısımdan da biraz alınarak kesilmeli ve kesinlikle yere atılmamalı. Zeytin bahçelerinde uygulanacak gübreler, yaprak ve toprak analizlerine göre belirlenmelidir. Özellikle zeytin ağaçlarının hastalığa karşı duyarlılıklarını önlemek amacıyla hızlı gelişimi sağlayan aşırı azotlu gübre kullanımından kaçınılmalı, potasyum eksikliğinin giderilmesine yönelik gübrelemeye önem verilmelidir. Hastalığın konukçusu olan köpek üzümü ve domuz pıtrağı gibi yabancı otların mücadelesi yapılmalıdır. Bulaşık alanlarda mümkünse tesis kurmaktan kaçınılmalıdır. Hastalığın bulaşma ve taşınma riskini azaltmak amacıyla budama aletleri sık sık alkol, çamaşır suyu veya ateşten geçirilerek dezenfekte edilmelidir" dedi. (OSMAN YURTTAŞ/MADRAN AJANS)

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.