Takip Et
  • 25 Ekim 2014, Cumartesi 20:00

"Benim mekanım Kuşadası"

Hatice Algün, Volkan Baş, Gamze Korkmaz

Babaocağı adlı televizyon dizisinde canlandırdığı Bakkal Hasan karakteri ile hafızalara kazınan Volkan Baş, bu sezon sevenlerinin karşısına Güzelköylü dizisi ile çıktı. Aydınlılar ise Volkan Baş’ı Kerem Sarı’nın çekip yönettiği ve başrolünü Zafer Kaya ve Ece Yöntür ile paylaştığı Süper İncir Sinema Filmi ile tanıyor. Aydın’da çekilen 2013 yapımı film, Egelilerden olumsuz eleştiriler almıştı. Sökeli Volkan Baş da tepkileri haklı bulmuş ve yönetmeni bu konuda eleştirmişti.

Muğla'nın Yatağan İlçesi Bozüyük Mahallesi'nde çekilen dizi ile adının ‘Güzelköy’ olarak değiştiği şirin mahalleye ve 'Güzelköylü' dizisinin çekimlerine konuk olduk. Gazeteden arkadaşım aynı zamanda Denge Gazetesi'nin sayfa tasarımcısı Hatice Algün (kendisi Volkan Baş ile lise döneminde yine bir dizi çekiminde tanışıp okul gazetesi için röportaj yapmıştı) ve muhabirimiz Hakan Tuğrul ile Güzelköy’de sıcak, samimi, bir o kadar da dolu bir adam karşıladı bizi. Oyunculuğunun yanında bizden içimizden biri Volkan Baş. Zeytin de topluyor, inşaat işiyle de uğraşıyor.

Volkan Baş ile setten sonra çekimin yapıldığı kahvehanede oturduk. Röportajımız sırasında belki de yüz kişi fotoğraf çekilmiştir. Kimseyi kırmadı Bakkal Hasan (!). Kendisine Hasan Bey diyenler, gerçek adını soranlar da oldu. Tek tek cevap verdi. Hem bizle sohbet etti hem de yanına gelen hayranlarının objektifine gülümsedi.

Güzelköylü kamera arkası görüntüleri ve setten haberler de haftaya Denge Magazin'de...

Babaocağı dizisinde oyunculara Ege şivesiyle ilgili koçluk yapıyordunuz, Güzelköylü’de de aynı şekilde mi?

Kısmen öyle. Bizim dizide tiyatrocu dostlarımız daha çok. Dizi oyuncusu tiyatro oyuncusu olarak ayırım yapmıyorum asla. Tiyatro kökenli ve Egeli kişiler daha fazla olduğu için zorluk yaşanmıyor, Ege şivesiyle konuşabiliyorlar.

Genç oyuncularda şive farkı göze batsa da Babaocağı’na göre Ege şivesini daha iyi konuşuyorlar sanırım…

Babaocağı’ndaki senaryoda düz Türkçe vardı, yani şiveli bir yazım yoktu. Güzelköylü’yü de aynı senaristlerimiz yazıyor. Dürüyenin Güğümleri de Babaocağı da Muğla’da çekildi. Senaristlerimiz tırnak içinde söylüyorum şiveyi öğrendi. Bunu da direkt yazıya geçiriyorlar. Şiveli okuyoruz yani.

Siz de Muğla’ya uzak biri değilsiniz Ege çocuğusunuz değil mi?

Köküm, atalarım Bafalı. Oradan çıkalı yıllar olmuş ama çocukluğum, yani ilkokul öncesi yaşamım orada geçti.

Eğitim hayatınızdan biraz bahseder misiniz?

Mersin Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tiyatro Bölümü mezunuyum.

“FARKLI BİR KARAKTER CANLANDIRMAK İSTERİM”

Kötü bir karakteri canlandırmak ister miydiniz?

Çok isterim. Kötü demeyelim aslında biraz daha karakteristik bir rolde oynamak isterim. Benim için Babaocağı, Dürüyenin Güğümleri ve Güzelköylü bir üçleme. Tiyatroda bir üçleme vardır, onlar çok meşhurdur. Bu üçleme dizi, hep Ege şivesi ve komik bir karakter. Bakkal Hasan, Hayati, Dürüyenin Güğümlerinde ise köyün delisi. Boynuna asmış bir radyo, onunla geziyor, paçaları sıvalı falan. Aslında deli değil akıllı. Ona deli dedikleri için o deli ayağına yatıyor. Bundan sonra bu tür roller değil daha farklı roller oynamak istiyorum. Hayatiye baktığınız zaman bıyıklar, saçlar, pantolonla komik bir karakter.

Çok yoğun mu peki set?

Çok yoğun. En az 13-14 saat çalışıyorum.

"YÖNETMEN SÜPER İNCİR’E YAZIK ETTİ"

Aydın’da Süper İncir çekildi. Çok eleştirildi, sizce nasıldı?

Bir kitapta bir edebi eserin sayfalarını kopartıyorsunuz, başka bir kitaptan başka sayfalar katıyorsunuz içerisine. Böyle bir şey mümkün olabilir mi? Yönetmeni de bu konuda eleştirmiştim. Çekilmiş bir filmin arasına parçalar sokulmuştu.

Daha önce bildiğiniz bir durum muydu bu?

Hayır, sürpriz oldu. Bana bu konuda hiç kimse bilgi vermedi. Filmin sonunda da nasıl bittiğini, anlayamıyorsunuz. Benim için kötü bir deneyimdi. Yönetmen Süper İncir’e yazık etti.

İlkler hiçbir zaman unutulmaz denir ya… Siz ilk nasıl adım attınız oyunculuğa? Hayatınızdaki dönüm noktanızı anlatabilir misiniz?

(Gülüyor) Hep bekliyorum o dönüm noktasını… Tiyatro benim çocukluğumdan beri istediğim bir şeydi. Ortaöğretim ve liseyi Söke’de tamamladım. Endüstri Meslek Lisesi Elektronik Bölümü mezunuyum. Sonra Ankara Üniversitesi’nde Elektronik okudum. İstediğim her zaman tiyatroydu. Okul bitince konservatuvara gittim ve tiyatroya başladım. Hep denir ya meşhur olmaya İstanbul’a gidelim diye. Öyle de oldu. Çevrenizi ve ilişkilerinizi iyi kullandıktan bir de yetenekli olduktan sonra oluyor. Önce yardımcı oyunculuktan başlıyorsunuz. Kademe kademe yükseliyorsunuz. Rütbe gibi düşünün. (Gülüyor) Ben istemez miydim Kıvanç gibi olmak. Ya da Kenan gibi… Onlar bizden 10-0 önde başlıyorlar. Dizi oyunculuğu herkese öğretilebilir. Ama size veren karakteri siz ortaya çıkarırsınız. Bakkal Hasan diye bir rol verildi bana. Bakkal Hasan köyde saf bir delikanlı ama ben bambaşka birini çıkardım.

Birlikte rol almak istediğiniz bir oyuncu var mı?

Ben bir oyuncuyla karşılıklı oynamak istiyorum. Oynarsınız oynatırsınız… Örneğin siz oyuncu değilsiniz ama biz birlikte sizinle oynamaya başlasak, ben biraz daha ağır basarım. Ama ben sizden tırnak içinde söylüyorum enerji alamam. Beni oynatmanız gerekiyor.

Aydın Şükran Güngör Sahnesi'nde bir geçmişiniz var…

Evet orada Genel Sanat Yönetmenliği yaptım.

Hayranlarınıza çok sıcak davranıyorsunuz, her fotoğraf isteyene tamam diyorsunuz, bazen zor olmuyor mu?

Bir oyuncunun malzemesi insan. İnsandan besleniyorum ve insanı sevmek zorundasın. Sanatçı duygusal insan değildir çünkü duygusallık aptallıktır. Cümleyi söyle özetlemek lazım; duyarlı olmak. Sanatçı dediğimiz duyarlı olmalı.

“ZEYTİN İŞÇİSİYİM”

Sosyal medya hesabınızda Bafa Zeytinyağı’nda işçi yazıyor, espri olsun diye mi öyle yazdınız?

Hayır öyleyim. Benim orada arazilerim var. Her kış işçilerle birlikte araziye giderim ve zeytin toplarım, çalışırım.

Daha önce inşaatla uğraşmayı sevdiğinizi söylemiştiniz, hala devam ediyor musunuz?

Bayılırım. Sıva yaparım, kale bodur döşerim. Çok severim.

Peki oyunculuğa tekrar dönecek olursak, bu mesleği seçmek isteyenlere ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz?

Kimse okumuyor. Ne haber izliyor, ne okuyor. Kimsenin dünyadan haberi yok. Türkiye’de ne oluyor ne bitiyor haberi yok. Eğitim şart çünkü günümüzün en büyük sorunu iletişimsizlik. Bilmeden iletişim de kuramayız. Nerede cep telefonu markaları var onları biliyor gençler…

“BENİM MEKANIM KUŞADASI”

Sökelisiniz… Aydın’a geliyor musunuz?

Benim mekanım Kuşadası. Kuşadası’nı çok seviyorum. Deniz balık ve kitap… (GAMZE KORKMAZ)

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.