Takip Et
  • 26 Haziran 2019, Çarşamba 07:30

Terzi Süleyman'ın 40 yıllık meslek aşkı

Ayşe Yılmaz, Süleyman Aydınoğlu

En ağır iğne işçiliği olarak kabul edilen terzilik mesleğine sevdalı oluşuyla tanınan Terzi Süleyman'la erkek modasını ve esnaflığın topluma faydasını konuştuk. 'Esnaf dediğin nasıl olmalıdır?' diye sordum 'Özüyle sözüyle bir, edebiyle ahlakıyla örnek olmalıdır.' dedi. Sohbetimiz vefa, paylaşım, öz güven ve hoşgörüyle devam etti. Ahlaki ve kültürel değerleri kaydettik, biraz da modayı konuştuk. Terzi Süleyman'ın tabiriyle sohbetimiz hoş gelsin, bereketi bol olsun...

(FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYIN)

Bize kendinizi tanıtır mısınız?

Süleyman Aydınoğlu, 1970 Köşk Akçaköy doğumluyum. İki çocuğum var, Enes (25) ve Rabia (20). 1981'de çırak olarak terziliğe başladım. 1990'da askere gittim ve sonrasında kendi işimi yapmaya başladım. O günden itibaren de terzilik yapıyorum. Yaklaşık 25 tane çırağım oldu, ekonomiye ve ailelerine katkı sağlıyorlar.

Terzilik mesleğini kendiniz mi seçtiniz?

Ben Aydın'a geldiğimde 11 yaşındaydım. Kendi mesleğimi seçme şansım yoktu, ailemin isteği üzerine başladım. Gece çimento indirirdim, gündüz terzilik yapardım. İyi çalıştım, mesleğimi iyi öğrendim. Sanatla ticareti birleştirme gayretim oldu, başarılı da oldum. Piyasada bu yıl ciddi bir durgunluk var, devam da edeceğe benziyor. Esnaf hayatımda en zor sürecim bu zamanlar. Önceleri de kaygılar vardı ama şimdi daha da fazla. Tedarikçiler, 'Satma kendini koru' mantığıyla hareket ediyor. Bu da piyasada ciddi sıkıntılar oluşturuyor. Ben ürünlerimi al satçıdan almıyorum, atölyesi olandan alıyorum.

MESLEĞİMİ SEVİYORUM

Terziliği seviyor musunuz?

Ben mesleğimi seviyorum, gurur duyuyorum. Diktiğim bir takımı müşterinin beğenmesi bana acayip haz veriyor. 20 senedir de bu hazzı alıyorum. Yanımda çalışanlara hep şunu söyledim; Esnaf sanatkarın lonca ahlakını üzerinde taşıması lazım. Bunda ısrarcıyım, ahlaklı olan kişi sanatının devamını getirebilir. Lonca terbiyesi yoksa o esnaf darmadağın olur gider. Elimin dokunduğu kişiler Terzi Süleyman'ın ahlakını ve değerlerini iyi bilir.

ÇIRAK SIKINTIMIZ VAR

Mesleğinizin en büyük sıkıntısı nedir?

En büyük sıkıntımız, çırak olmamasıdır. Ülkemizdeki eğitim sistemi değişmeli, sanatkar yetiştirmek lazım. Okuma oranını yükseltelim derken bazı değerleri yok ettik. Ben 2 bin 500 liraya terzide çalışacak elaman bulamıyorum. Kimse ikna olmuyor, bu para beğenilmiyor. Meslek Liseleri'ndeki eğitimler gözden geçirilmeli, çocuklar yeteneklerine göre okumalı, okutturulmalı. Sadece terziliğe değil, diğer mesleklere de saygı duymak için günümüzün sanattan uzaklaşan gençliğine sahip çıkmak için doğru seçimler yapılmalı.

Bugüne kadar kaç takım diktiniz?

Bu meslek zevki barındırır. 20 yıldır aralıksız takım dikiyorum, en az 10 bin kişiyi giydirmişimdir. Gözlerimdeki rahatsızlıktan dolayı takım dikimi almıyorum, ekip işidir, tek başına zordur. Ekip halinde çalışırsanız bir takım 3 güne dikilir, aksi halde en az bir hafta sürer.

HOŞGÖRÜLÜ OLMALI

Nasıl bir esnaf olunmalı?

Esnafın özü de sözü de bir olmalı. Müşteriye göre fiyat söylenmez, etik olmalı. Kul hakkını yememeli. Vali de gelse aynı fiyatı söylemeli. Müşterinin gönlünü hoş tutmak, edeple ahlakla olur. Saygılı olmakla olur. Emeğe saygı duyan müşteriye sahip olmak için sizin de saygılı ve hoşgörülü olmanız gerekir. Esnaf, özüyle sözüyle bir ve güvenilir olmalı. Temiz olmalı, hem dükkanına, hem de kendi temizliğine önem vermeli. Kendini satamayan esnaf müşterisine de mal satamaz. Bu mesleğin temelinde zevk ve hoşgörü var. Müşterinin zevkine hitap etmeli, hoşgörünüz bol olmalı.

HUZURA ÖNCÜLÜK ETMELİYİZ

Esnafın topluma karşı sorumluluğu nedir?

Zanaatkar ailesinde mutluysa işinde de mutlu ve başarılıdır. Bizim topluma dair görev ve sorumluluklarımız var. Biz edebi ahlakı barındıran esnaflar olarak çıraklarımızı da kendimiz gibi yetiştiririz. Toplumsal huzuru ve sağlığı oluşturmak bizim elimizde. Toplumla iç içe olan, herkesle el sıkışan, konuşan, dert dinleyen, mutluluğu paylaşan bir kesim olarak görevimiz huzura öncülük etmektir.

MODA DETAYDA GİZLİ

Erkek giyiminde moda ne kadar önemli?

Herkesin gözünde erkek giyimi lacivert takımdan itibaren gibi görünebilir, öyle değil. Erkekler daha detaylıdır aslında. Dikim tarzı, kesim tarzı, renkler... Hepsini bir bütün olarak düşünüp müşteriye göre ipliği iğneyi elinize alıyorsunuz.

EN ZORLAYICISI KARARSIZ MÜŞTERİ

Mesleğinizin sizi zorladığı yanları nelerdir?

Ne iş yaparsanız yapın, önce sevmelisiniz. Bizim işimizin yani terziliğin tek zor yanı; kararsız müşteridir. Renk seçimini yapamayan ve ne aradığını bilmeyen müşteri zordur. Etiket takıntısı olan müşteriyi ikna etmek zordur. Ama onun dışında seni bilen müşteri gelir bedenini söyler, 'bu sana yakışır, sana göre abi' dediğinde sorgulamadan alır, gider. Sana güvenir, senin onu kandırmadığını bilir.

FEDAKAR OLMAK DA TOPLUMSAL BİR SORUMLULUKTUR

Ailenizin mesleğinize saygısı size ne katıyor?

Daha önceden de dediğimiz gibi ailede huzur mutluluk varsa başarı da vardır. Eşim Pakize Hanım'ın özverisi, çalışkanlığı, desteği ile biz bugün başarılıyız. Birlikte başardık, zor günleri birlikte yaşadık. Aile olmanın gerekliliğini aynı çatı altında yaşadık. Bunu işimize de yansıttık, mutlu bir ailem var, mutlu bir işim var. Çocuklarımın geleceğinden de umutluyum. Eşim sabah erkenden dükkanı açar ben gelirim, akşam o erken çıkar ve hep birlikte aynı sofraya otururuz. Fedakar olmak da toplumsal bir sorumluluktur.

ESNAF KOMŞULUĞU YOK OLUYOR

Esnaf komşuluğunu yaşıyor musunuz?

1980'li yıllara göre çok azaldı. Sabah çıkar, selam verir 'Allah hayırlı işler versin' diyerek dükkana gelirdik. Şimdiyse 'Merhaba, N'aber' deniliyor. Biz esnaf kültürümüzü yaşatmaya çalışıyoruz. Dürüst bir şekilde çalışıyor, paylaşıyoruz. Önceden imece günleri yapılırdı, şimdi yok. Ama biz birkaç esnafla yine de devam ettirmeye çalışıyoruz. Ahiliği bitiren aslında banka kredileri oldu. Kimse kimseye muhtaç olmayacağım diye bankaya koşuyor, ama gerçekler acı.

ÖĞRETMEN OLMAK İSTERDİM

Terzi olmasaydınız ne yapmak isterdiniz?

Sosyal aktivitesi olan bir iş yapmak isterdim. Okusaydım iyi bir eğitimci olurdum. Öğretmen olmak isterdim. Ben hayallerimin ve beklentilerimin üstüne çıktım. Çocuklarımın milli değerlerine sahip olan çocuklar olmasını istedim, ödün vermedim. Onlar da bunu yerine getirdi, manzeretsiz okudu, kendi zirvesinde oldu. Arayan değil, aranan elaman olun diyerek okuttum çocuklarımı. (AYŞE YILMAZ)

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.