
Aydın Ticaret Borsası'nda Anatolivar Projesi kapsamında, Uluslararası Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi (UZZK) ve Slow Food ortaklığıyla düzenlenen ‘İklim Dirençli Doğa Dostu Zeytincilik Eğitimi' düzenlendi.
Aydın Ticaret Borsası Konferans Salonu'nda düzenlenen eğitimde Avrupa Yeşil Mutabakatı ve iklim dostu üretim konuşuldu. İklim krizi çağında doğa dostu zeytincilik uygulamaları ve sürdürülebilir üretim yöntemleri ele alındığı eğitimin açılış konuşmasını Aydın Ticaret Borsası Proje ve Marka Patent Memuru Emine Ceylan yaptı. Ceylan, Zeytin ve Zeytinyağı Üreticileri için Sürdürülebilirlik ve Yeşil Dönüşüm Rehberi hakkında bilgilendirmelerde bulundu. Türkiye'nin Avrupa Birliği ile ticaretinde karşı karşıya kalacağı yeni çevresel düzenlemelere uyum sağlamasının özellikle tarım sektörünün geleceği açısından büyük önem taşıdığına vurgu yapan Emine Ceylan, "Avrupa Birliği'nin Yeşil Mütabakat kapsamında hayata geçirdiği Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) ihracatçı ülkelerin karbon salımlarını dikkate alarak ticaret akışını yeniden şekillendirmektedir. Bu durum, AB ile yoğun tarımsal ticaret gerçekleştiren Türkiye gibi ülkelerin sürdürülebilir üretim standartlarına uyum sağlamasını zorunlu kılmaktadır. Aydın Ticaret Borsası'nın öncülüğünde ve Güney Ege Kalkınma Ajansı'nın desteğiyle hayata geçirilen ‘Yeşil Dönüşüm ile Aydınlık İşletmeler Projesi' 2023-2024 yılları arasında uygulanmak üzere planlanmıştır. Proje, Aydın ili ve çevresindeki zeytin, zeytinyağı ve incir üreticilerini Avrupa Yeşil Mütabakatı hedefleriyle uyumlu hale getirmeyi amaçlamaktadır. Proje kapsamında hazırlanan ‘Zeytin ve Zeytinyağı Üreticileri için Sürdürülebilirlik ve Yeşil Dönüşüm Rehberi' ile ‘İncir Üreticileri için Sürdürülebilirlik ve Yeşil Dönüşüm Rehberi' üreticilere yeşil tarım uygulamaları konusunda kapsamlı bir yol haritası sunmaktadır" dedi.
Avrupa Yeşil Mütabakatı'nın, yalnızca çevresel korumayı değil, aynı zamanda adil, sağlıklı ve rekabetçi bir ekonomik dönüşümü hedeflediğini aktaran Ceylan, "2030 yılına kadar pestisit, kimyasal gübre ve mikrobiyal girdilerin azaltılması, organik tarımın yaygınlaştırılması gibi somut hedefler belirlenmiştir. Bu stratejiler; gıda güvenliğini arttırmak, doğal ekosistemleri korumak ve çiftçilerin yeni pazarlara erişimini kolaylaştırmak gibi çok yönlü faydalar sunmaktadır. Türkiye'deki üreticilerin bu hedeflere uyum sağlayabilmesi için bilgi kapasitesinin arttırılması, mevzuat değişikliklerinin yakından takip edilmesi ve çiftçilerin dönüşüm süresine aktif katılının teşvik edilmesi gerekmektedir. Hazırlanan rehberler, bu yöndeki kapasite artışına katkı sunarak hem çevresel sürdürülebilirliği hem de ekonomik rekabetçiliği desteklemektedir" diye konuştu.
Proje Evi Kooperatifi Ortağı Itri Levent Demirkol ise, ‘İklim Değişikliği ve Zeytin Mirası: Dirençli Bir Gelecek İçin Çeşitlilik Temelli Yaklaşımı' başlıklı sunumu yaptı. İklim değişikliğinin Türkiye'nin Akdeniz iklimi özellikleri taşıyan bölgelerde zeytin üretimini tehdit eden en önemli çevresel baskılardan biri haline geldiğini belirten Demirkol, "Artan sıcaklıklar, düşen yağış miktarları ve uzayan kuraklık dönemleri, zeytin ağaçlarının fenolojik döngülerini, meyve verimini ve yağ kalitesini olumsuz etkilemektedir. Türkiye, zeytin genetik kaynakları açısından oldukça zengindir ve 80'den fazla yerel zeytin çeşidi bu coğrafyada doğal olarak yetişmektedir. Bu çeşitlerin bir kısmı yüksek sıcaklığa, su stresine ve toprak tuzluluğuna karşı adaptasyon göstermeleriyle dikkat göstermektedir. Bu çalışmada nadir ve iklime dirençli zeytin çeşitlerinin potansiyel dağılımları, Türsel Dağılım Modellemesi yaklaşımıyla analiz edilmiştir. Modelleme sonuçları, bazı yerel çeşitlerin doğu Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu'nun kurak iklim şartlarına daha iyi adapte olduğunu göstermektedir. Bu durum yerel çeşitlerin sadece kültürel miras değil, aynı zamanda iklim krizine karşı stratejik biyolojik varlıklar olduğunu ortaya koymaktadır. Ayrıca bu çeşitlerin agroekolojik üretim sistemlerine entegre edilmesi, çiftçilerin hem ekolojik hem de ekonomik risklere karşı dirençlerini artırma potansiyeline sahiptir. Bu meyanda, zeytin çeşitliliğinin korunması ve yeniden üretime kazandırılması, sadece biyolojik çeşitliliğin sürdürülmesi açısından değil; aynı zamanda iklime dirençli tarım sistemlerinin inşasında da kilit rol oynamaktadır. Çeşitlilik temelli üretim ve veri destekli modelleme yaklaşımları birlikte ele alındığında, zeytin mirasının geleceğe taşınmasında bilimsel ve yerel bilgilerin bütünleşik şekilde kullanılması gerektiği ortaya çıkmaktadır" ifadelerine yer verdi.
Gün boyunca çeşitli sunumlar ve atölye çalışmaları ile devam eden eğitime, zeytin üreticileri, STK'lar ve yerel paydaşlar katıldı. (İHA)
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.