Takip Et
  • 27 Temmuz 2015, Pazartesi

Her derde deva

Değerli okurlarım, sabahın erken saatlerinde Aydın sokaklarında ve spor tesislerinde onlarca insan spor yapıyor. Ama aletler üzerinde çalışanlar da yok değil. Koşu parkurlarının, yol kenarına yakın bir alanında ise saat yedi-sekiz sularında özellikle de orta yaşlı ve yaşlı kadınların ve erkeklerin toplu halde jimnastik yaptıklarını görebilirsiniz. Son yıllarda egzersiz ve sağlık ilişkisi üzerinde gerçekleştirilen araştırmalar, antrenmanlı bir bedenin şaşırtıcı bir derecede hastalıkları önlediği, tedavi ettiği, hatta ömrü uzattığını gösterdi. Egzersizin hastalıklar üzerindeki olumlu etkisi geçen haftalarda Spiegel 2006 dergisinin kapak konusuydu. Dergi konuyla ilgili araştırma sonuçlarını bir araya toplamış ve egzersizin belli başlı hastalıkların tedavisinde iyi geldiğine dikkati çekiyor.

Hareketsiz tembel bedende, biyokimyasal dolaşımlar git gide yavaşlamakta, metabolizmanın iyi bir şekilde işleyebilmesi için bedenin etkinliğe ihtiyacı vardır. Üstelik bedensel etkinlikler sadece biyokimyasal dolaşımları normale dönüştürmenin ötesinde, organlarda ve dokularda yeni hücrelerin büyümesini de sağlamakta. Alman doktorlar, sigara içen 18 erkeği dört hafta süreyle her gün yürüyen bantta koşturduktan sonra, egzersizin zarar görmüş bir bedende bile mucizevi sonuçlar doğurduğunu görmüşler. Sirkülasyon halindeki kök hücreler, üç misli çoğalarak, bozuk damarları içten dışa doğru onarmaya başlamışlar. Illinois Üniversitesi psikoloğu Arthur Kramer, 30 ve 90 yaşından sonra beyindeki hücrelerin yüzde 15-25′inin köreldiğini ve bu süreçten özellikle de öğrenme ve bellekten sorumlu bölgelerin etkilendiğini bulmuştu. İsveç’te gerçekleştirilen uzun vadeli bir araştırma bedensel hareketler sayesinde beyinde bile yeni hücrelerin geliştiğini, yaşlı beynin de öğrenmeye müsait olduğunu ve değişimlere uyum sağlayabildiğini kanıtlamakta. Bilim insanları 20 yılı askın bir süre araştırmaya katılanların egzersiz yapma alışkanlıklarını izlemişler. Buna göre yaşamlarında ortalama olarak en az haftada iki kez bedensel hareketler yapanların Alzheimer hastalığına yakalanma olasılıkları yüzde 60 daha düşük. Ve Duke Üniversitesi araştırmacıların raporlarına göre haftada üç gün yarım saat kadar yapılan beden hareketleri, depresyona karsı her gün alınan anti-depresanlar kadar etkili. Spiegel’deki yazıda örneğin Amerikalı psikiyatr Wayne Sandler’in artık depresyonlu hastalarının neredeyse yarısını egzersiz terapisiyle tedavi ettiğini ve beden hareketlerinin, bozuk beyin kimyasındaki dengeyi, ilaçlardan daha iyi düzelttiğinden emin olduğundan söz edilmekte.

Egzersiz kansere karşı savunma kuruyor bedenin kansere karşı savunmasını bile güçlendirmekte. Tembel bedendeki biyokimyasal dolaşımlar yavaşladığı için kandaki yağlar örneğin safra taşı olarak topaklanmakta. Bu yüzden beden hareketleri yapmayan kişilerin safra kesesi daha sık alınıyor, diyor uzmanlar. Ve sindirim daha ağır işlediğinden, besindeki kanser yapıcı maddelerle temas süresi uzamakta ve dolayısıyla da hareketsiz insanların kalınbağırsak kanserine yakalanma riski yüzde 50 fazla. Boston’daki Dana-Faber Kanser Enstitüsü’nden Jeffrey Meyerhardt, tedavi olan kalınbağırsak kanseri hastası 816 kişinin egzersiz yapma alışkanlıklarını takip etmiş. Haftada iki ila üç saat kadar beden hareketleri yapanlarda, kanserin tekrarlanma olasılığı önemli ölçüde düşmekte diyor uzman.

Benzer sonuçlara Brigham & Women’s Hospital kurumunda çalışan epidemiyoloji uzmanı Michelle Holmes da ulaşmış. Meme kanseri hastası 3 bin kadının spor yapma alışkanlıklarını karşılaştıran doktor, bir haftada üç ila dört saat kadar yürüyenlerde meme kanserine bağlı ölüm riski yüzde 50 oranında düşüyor diyor. Bununla birlikte Meyerhardt ve Holmes, sonuçların kanıt olduğunu söylemek için acele etmek istemiyorlar. Sonuçta her gün spor salonlarında ter dökmelerine rağmen kanserden ölen hastalar da var. Ama sonuçlar yine de birçok onkoloji uzmanının dikkatini çekti ve Amerikan Ulusal Kanser Enstitüsü’nden Julia Rowland, bilimin en heyecan verici alanlarından biri diye konuşuyor. Kanser hastalıkları için durum böyleyken, Alman bilim adamları spor tedavisinin, kalp hastalıklarında tıpkı ilaç tedavisi gibi uygulanabileceğini söylüyorlar. Leipzig Üniversitesi kardiyoloğu Rainer Hambrechtt’e göre, akut koroner kalp hastalıklarına sahip kişilerin yasam beklentisi egzersiz yaptıkları zaman yükselmekte. Mesela akut kalp yetmezliğine sahip kişiler, egzersiz sayesinde ölüm riskini yüzde 35 oranında düşürebilirler.

Egzersiz sadece hasta kişilerin değil, sağlıklı insanların yaşamını da uzatmakta. İstatistiksel sonuçlar, egzersiz yapan bir kişinin ortalama olarak yedi yıl daha uzun ömürlü olduğunu gösteriyor. Hareket etmeyen insanların ölüm riski üçte bir daha yüksek. Örneğin her gün 1,6 kilometreden daha az yürüyen yaşlı birinin, ayni yastaki sportmen komsusundan yedi yıl önce ölme olasılığı daha fazla.

Sydney Üniversitesi’nde spor bilimleri profesörü olarak görev yapan Maria Fiatarone daha 1990 yılında gerçekleştirmiş olduğu bir araştırmayla kasların yaşlılıkta bile geliştirilebileceğini kanıtlamıştı. Profesör, yasları 86-96 arasında değişen ve bakim evleri ve hastanelerde kalan yaşlı insanları, on hafta boyu bacak kaslarını geliştiren özel bir aletle çeliştirmiş. Yaşlılar bu aletle haftanın iki günü sadece beş dakika kadar kullanmışlar. Ve iki buçuk aylık antrenmandan sonra yüzde 174 daha güçlü hisseden hastaların birçoğu merdivenleri bile bastonsuz çıkmaya başlamış.

Bir başka araştırmada 10 bin 65 yas üstü kadında yapılmış, Annals of Internal Medicine dergisinde yayımlanan beş yıllık bir araştırma çerçevesinde yaşları 65′in üzerinde yaklaşık 10 bin kadın incelenmiş. Düzenli beden hareketlerinin, kemikleri güçlendirdiğini gösteren araştırmaya göre haftada iki saat kadar antrenman yapan kadınlarda kalça kırıkları yüzde 36 oranında daha az meydana gelmekte. Bel ağrıları özellikle de masa basında çalışan insanların sıkça şikayet ettikleri rahatsızlıklardan biridir. Oysa biraz egzersizle insanlar bu şikâyetlerden kendi kendilerine kurtulabilirler. İngiliz ortopedi uzmanları kısa bir süre önce bir antrenman programının, omurların vidalarla ve çubuklarla birbirine kavuşturulduğu ameliyat kadar etkili ve güvenli olduğunu saptadılar. Komplikasyonlara neden olan bu girişim doksan yılı aşkın bir süredir uygulanmasına karşın hiçbir doktor bu ameliyata karşı bir alternatif düşünmemişti.

Özellikle diz romatizması da genelde artirit ilaçlarıyla tedavi edilmekte ya da ameliyatla diz implantı aktarılmakta. Ancak Tufts Üniversitesi’nden Miriam Nelson simdi romatizma ağrılarından sporla kurtulmanın mümkün olduğunu ve bunun için hastaların ağrıyan bacaklarındaki kasları güçlendirmeleri gerektiğini söylüyor. Nelson meslektaşlarıyla birlikte 16 haftalık bir antrenman programı geliştirmiş. Hastalar sandalyenin üzerinde oturarak, ayak bileklerine bağlanan ağırlıklarla çalışmışlar. Programın sonunda ağrılar azalmış, hastalar 17 farklı beden hareketini daha iyi yapmaya başlamışlar. ”Romatizma yüzünden gündelik islerini bile yapamayan birçok kişi yeniden eski gücünü kazandı” diye açıklıyor Nelson. Bedensel hareketler öte yandan diyabet hastalarının yaşamını da kolaylaştırmakta. Çünkü yalnız etkin kaslar kandaki glikozu atabiliyorlar, ama tembel kaslar bunu başaramıyor diyor bilim adamları. Pankreasta tembel kaslar yüzünden aşırı miktarda ensülin üretildiğinde, beden hücreleri bu hormona karşı direnç kazanıyor ve seker metabolizması çöküyor.

Kandaki seker seviyesinin uzun vadede yüksek seviyede kalmasına bağlı olarak damarlarda meydana gelen bozukluklar, kan dolaşımının yavaşlamasının, seker koması ve körlük gibi kötü sonuçlar doğurabilmekte. Araştırma sonuçlarından anlaşıldığı üzere ister sağlıklı olsun ister bir hastalığı bulunsun bedensel hareketler her yastaki insana iyi geliyor. Spor insanları sağlıklı kılarak, yaşamlarını uzatıyor. Özellikle de yaşlı insanların hareketsiz kalmamaları şart.

Mutlaka hareket etmek gerek güçlendirilmiş kaslar, radikalleri yakalayan enzimlerin oranını arttırıyorlar. Bu enzimler, kalp kasına zarar veren ve pompalama süreci üzerinde olumsuz etkiyen oksijen radikallerini yok ediyorlar. Yani bir kalp hastası bisiklet sürerek veya yürüyüş yaparak hastalığıyla doğrudan doğruya moleküler zeminde mücadele etmiş oluyor. O halde yaşınız ve rahatsızlığınız ne olursa olsun mutlaka hareket edin. Ve dikkat ettiyseniz spora başlamak ya da yaşınıza ve hastalığınıza uygun beden hareketleri yapmak için hiçbir zaman geç kalmış sayılmazsınız. Eviniz belki spor tesisleri yakın olmayabilir, ama oturduğunuz semtin yakınlarında yürüyüş yapabileceğiniz, bisiklet sürebileceğiniz yerler vardır mutlaka. Yoksa bile evinizde yapacağınız basit egzersizler bile işinize yarayabilir. Yeter ki kendinize uygun hareketleri bulun (bu konuda doktorunuza başvurabilirsiniz) ve bunları düzenli olarak tekrarlayın. Sağlıklı ve spor dolu günler diliyorum. (HAKAN TUĞRUL)

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.