Takip Et

SON DAKİKA

Emrah KARAÇAYIR
Arkeolog [email protected]

Aydın'ın kültürel değerleri

13 Ağustos 2014, Çarşamba

     

Aydın’da hemen hemen tüm yollar eğer isterseniz sizi zamanın her hangi bir noktasına götürebilir. Eğer ki görmeyi hayal ettiğiniz yer doğayla iç içe, yeşil ile aşk yaşayan, muhteşem mimari örnekler sunan bir yer ise, orası Karia-Lidya-Frigya’nın tam ortasında bulunan, adını aşk tanrıçası Afrodite’den alan Aydın’ın Geyre Beldesi'nde bulunan, antik dönemin kültür başkenti olan Aphrodisias’tan başka bir yer olamaz.

Öyle bir kent ki antik dünyanın kültür ve sanat başkenti, antik çağın en uç noktası, antik ve şimdiki dünyanın en önemli heykeltraşlık ve felsefe okuluna sahip, Roma İmparatorluğu’nu kuran Augustus’un 'Asya’dan tek bir kent seçtim kendime onu koruma altına alıyorum' dediği yerdir burası. O zamanlar böyle şeyler, büyük lütuf çünkü Roma, Anadolu'da çoğu yeri ödenmesi güç vergilere bağlıyor bu da ya isyanlarla sonuçlanıyordu. Yada kentlerin yeterli üretim sağlayamadığından fakirleşip yok olmasına neden oluyor. Hamam sevdaları yüzünden Amazonların bir bölümün yok olması gibi.

Bu kentin tarihi, Neolitik Döneme yani Cilalı Taş Devri'ne dayanır (M.Ö 8000-5500). Öyle ki kent, Bizans Dönemi'nde dahi faal durumda kullanılmış, çok sayıda depreme maruz kalıp yıkılsa da tekrar tekrar inşa edilmiştir. Geçmişten günümüze köprü görevini yapmış bir kenttir. Nasıl köprü görevini yapmış? Eğer giderseniz ki umarım gidersiniz inceleyin heykelleri, mimariyi çoğu Avrupalı mimarlara, ressamlara, heykeltraşlara ilham vermiştir. O ilham da Avrupa'da Rönesans'ın başlamasına neden olmuştur. Bakmayın çok üretken hepsini biz yaptık tavırlarına Ortaçağ karanlığından kurtulmaları Anadolu'daki kültür birikimi sayesinde olmuştur.

Kentin bulunması çok ilginç bir rastlantıya dayanır. 1958 yılında Dünyaca ünlü Foto-muhabiri Ara Güler, Aydın’a bir baraj açılışı için gelirken kaybolur ve yolu şimdi ki Aphrodisias’a Geyre Beldesi'nin eski yerleşkesine düşer. Arkeolojiye ve mimariye çok ilgisi olan Ara Güler, burada ki eserleri fotoğraflamaya başlar. O dönemde çektiği fotoğraflar ki Tören Kapısı (Tetrapylon) yani 4 sütünlu giriş kapısı dünyanın her yerinde, önemli dergilerde kapak fotoğrafı olarak basılır. Diğer fotoğrafları ise, siyah ve beyazın hakim olduğu dergilerde renkli baskı olarak sayfalarca yer alır. Dünya böylece bu önemli kenti tanımış oldu.

1961 yılında kazılara başlayan Rahmetli Prof. Dr. Kenan Erim ve ekibi geniş kapsamlı kazılara başlayarak bugünlere gelmesini sağlamıştır (yaklaşık 30 yıl. Kenan Erim hocanın mezarı da giriş kapısının güneyinde bulunmaktadır).

Roma İmparatorları'nın özel siparişle kendilerine büst yapmasını istediği tek kenttir burası. Dünya’da eşi benzeri olmayan bu kentte Dünya’da bu denli büyük kapasiteye sahip ve ayakta kalabilmiş bir stadyuma sahiptir. Tam 30 bin kişilik stadyuma sahip olan bu kentte, spor müsabakalarının yanında gladyatör savaşlarına da sahne olmuştur. Buraya bir spor başkenti de denebilir. Çünkü bu devasa stadyuma, şu an bile Aydın şehri sahip değildir. Neredeyse her şey düşünülmüştür bu kentte. Öyle ki stadyuma gelen insanlar, sıkılmasın diye oturma sıralarında ki mermer taşlara çizilmiş olan bugün damaya benzer taşlarla oynanan oyunlar vardır. Ve günümüzde bunlar hala gözlenebilmektedir. Şimdi ile kıyaslamak çok yanlış belki ama spor, futbol aşığı bu kenttin stadyumunun kapasitesi ne kadar? Kullanılabilirliği ne? Bunu sizlere bırakıyorum.

Julius Ceaser zamanında burası imtiyaz sahibi olmuş ve vergiden muaf tutulmuştur. Bu sayede gelişimi hızlanmış çok sayıda eser çok sayıda mimari yapı bu dönemde yapılmıştır. Dönemin önemli bir hac merkezi olan Aphrodisias'ın Hristiyanlık için önemli bir yere sahip olması bu dönemden sonra olmuştur. Kutsal Şehir ilan edilmiş ve binlerce ziyaretçi hac vazifesini yapmak için bu kente akın etmiştir. Düşünsenize ta Roma'dan at üstünde insanlar, buraya akın ediyor, konaklıyor, geziyor, tozuyor. Yani tam bir merkez canlandırın. O kalabalığı, insanların umutlarını gerçekten yabana atılacak bir yer değil burası.

8 bin kişilik bir tiyatroya sahip olan bu kent ki bugün bile Aydın şehrinde böyle büyüklükte bir tiyatro bulunmamaktadır. Dönemin önemli tiyatro eserlerine, deniz savaşlarının canlandırılmasına sahne olmuştur. Kafanızda hemen sıradan bir tiyatro, basit bir yapı canlanmasın. Çünkü, tüm ses akustik düzeni düşünülmüş hesaplanmış ona göre, inşa edilmiş. Oturma sıraları, önem sıralarına göre ayarlanmış, bugün bile pek önemsenmeyen merdivenler insanlar için tek tek matematiksel oranları hesaplanarak, oluşturulmuştur. Aydın'ın kavurucu sıcağında insanları koruyan seyyar bir çatı yapmayı tabiki unutmamışlar. Sanırım o zaman insana verilen değer şimdikinden çok fazlaymış. Düşündüm de gerçekten o dönemler her şey mutlu insanlar içinmiş.

Sanat ve bilim konusunda saymakla bitmeyen bu kentin en önemli ve bir diğer özelliği de Tanrıça Aphrodite’ye adanan ve isim olarak, ulu anlamına gelen Sebastion Tapınağı, eşsiz, büyük ve süslü kabartmalarla sahip olan bu yapı dünyada eşi ve benzeri olmayan bir yapıdır.

Unutmadan ilginç bir nokta daha var bu kentte. Hadrianus Hamamı’nın frigidarium’un (Antik Roma hamamlarında içinde havuz da bulunan soğuk bölümdür.) soyunma kabinlerinde hala daha görülebilen yazıtta şöyle yazmaktadır: ‘Lütfen değerli eşyalarınızı kabinlerde bırakmayınız.’

Mutlaka ama mutlaka görmeniz gereken bir kent Aphrodisias. Her yerden balık istifi gibi heykeller, yazıtlar, lahitler çıkmaktadır. Kafanızı nereye çevirirseniz bir tarih, bir yaşanmışlık, fışkırmaktadır. Eğer ki medeniyeti, alt yapıyı, şehir planlamasını, sanatı, bilimi, sporu, mitolojiyi, felsefeyi, heykeli, doğal güzellikleri, mimariyi, gladyatörleri, doğal yürüyüş alanlarını, kutsal aypıları, astronomiyi, el işçişiğini görmek,öğrenmek istiyorsanız. Günlük yaşantıyı, düğün törenlerini merak ediyorsanız Aphrodisias’ta her taşın üzerine kazınmış olarak bulabilirsiniz..

Gitmeseniz, görmeseniz de Aphrodisias yeşilin, güneşin güzel ışıltılarıyla aydınlanan, tarihe meydan okur. bir birinden eşsiz manzarasıyla. Nar ve zeytin ağaçlarının arasında adeta utangaç bir kız çocuğu gibi bizlerin ona göstermesi gereken ilgiyi bekliyor olacaktır.

Saymakla, yazmakla bitmeyecek olan kenti çok uzakta aramayın. Çünkü bunların hepsi yanı başınızda. Geyre Beldesi'nde Dünya’nın merkezi Aydın’da bulunmaktadır. Bu kenti gördükten sonra Arkeolojiye, sanata, tarihe , mimariye bakış açınız değişecektir. Çünkü onlar birer taş parçası değil. Yaşanmışlığı dünyanın kültürel gelişimi için önemli birer kültür parçasıdır.

Aphrodisias, önemsizliği boşvermişliği haketmeyen mucizevi bir kenttir.



Yazarın Tüm Yazıları

Mastaura Antik Kenti

12 Ekim 2020, Pazartesi

KÜLTÜR BAŞKENTİ AYDIN

31 Ağustos 2020, Pazartesi

Bir Hocadan Fazlası...

27 Temmuz 2020, Pazartesi

NEDEN KEDİ BESLEDİK III - ANTİK ÇAĞ

20 Temmuz 2020, Pazartesi

NEDEN KEDİ BESLEDİK - II

13 Temmuz 2020, Pazartesi

ANTİK ÇAĞ’DA ve GÜNÜMÜZDE NEDEN KEDİ BESLEDİK?

6 Temmuz 2020, Pazartesi

De Amicitia (Dostluk Üzerine)

7 Temmuz 2017, Cuma

Ütopya

30 Haziran 2017, Cuma

Sanki Aydın'a ilk defa yaz geliyor...

16 Ağustos 2016, Salı

Aydın'da yok yok...

30 Temmuz 2016, Cumartesi

Aydın'ın Kültürel Değerleri VIII-Bir Tralleis Rüyası

22 Temmuz 2015, Çarşamba

Aydın'ın Kültürel Değerleri VII- Eşsiz Bir Köy Domitia (Doğanbey)

25 Mayıs 2015, Pazartesi

Aydın'ın Kültürel Değerleri VI- Kehanet Merkezi Didyma

6 Şubat 2015, Cuma

Aydın'ın Kültürel Değerleri V - Olimpiyat Kenti Magnesia

24 Ekim 2014, Cuma

Aydın'ın Kültürel Değerleri IV - Felsefe'nin Doğduğu Kent Miletos

23 Eylül 2014, Salı

Aydın'ın Kültürel Değerleri-III Anadolu'nun Kalbi Priene

28 Ağustos 2014, Perşembe

Aydın'ın Kültürel Değerleri-II Eğitim Merkezi Nysa

21 Ağustos 2014, Perşembe

Aydın'ın kültürel değerleri

13 Ağustos 2014, Çarşamba