Takip Et
  • 29 Haziran 2018, Cuma

Yorduk kendimizi, yorulduk!

Nelere alışmıyor, neleri affetmiyor insan zamanı geldiğinde. Belki de yorgunluktan, umutsuzluktan boş veriyor her şeyi. Kendini acıtanları ya görmezden geliyor ya da alışmak zorunda kalıyor. Yarasına yar oluyor nihayetinde insan. Mutlu olamasa da yaşanılır kılıyor kendine dünyayı, bir bakıma yok sayarak olumsuzlukları.

 

Gülüşü gülüşümüze, dokunuşu dokunuşumuza, yüreği yüreğimize değince birilerinin, bizden sayıp sarıldığımız herkes karanlığına çekip bırakıveriyor boşluğa. Umut dediğiniz şey hiç oluyor! Hiç hesapta yokken var eder kendini! Tutunursanız bir dert, tutunmazsanız bin dert doğurursunuz.

 

Aşka, dostluğa, en çokta insanlığa olan inancı bir başına bırakıyor insanı, daha ölmeden. Yalnızlaştıkça, tek başınalığın o kadar da korkunç olmadığını anlıyor. Huzuru ıssızlaştıkça kendi içine yaptığı yolculukta keşfediyor. Ağır geliyor yeniden başlamak, yanılmak... Çünkü; her başlangıç yeni bir yenilgiye kapı aralıyor ve güçten düşüyor bunun farkında olmak. Kaldıramıyor! Yüreğinden önce elleri titriyor. Uzanıp tutamıyor bir başka eli. Hiç kimsede dinlenemeyeceğini, dinginleşemeyeceğini bildiğinden kendi içine gömülüp tükenmeye, çürümeye terk ediyor kendini.

 

Zihnimiz bulanık ve bunun tek suçlusu biz değiliz. Hamurumuz ya da çamurumuz her neyden var edildiysek..

 

Uzaktan gözlemlediğinizde daha iyi görüyordunuz her şeyi. Onurunu, namusunu çerez gibi harcayanlar... Değerlerin hızla önemini yitirdiğini gördükçe iyice yabancılaşıyorsunuz dünyaya. Oysa; acı bir çığlıkla uyandırmak istiyorken bir yanınız insanlığı, kimsenin duymayacağını bile bile tüketmek nefesinizi, umudu yaşatmak adına attığınız adımlar geri tepiyor... Birileri sesini yükseltiveriyor anında, sesinizi bastırmak istercesine arsızca ve hiddetli. Yürüdüğünüz yollar, deneyimleriniz, gözlemleriniz, sorgulamalarınız, çözümlemeleriniz kısacası yaşama ve insanlığa dair kafa yorup yürek verdiğiniz, iyileşmesini umut ettiğiniz yaralarla maneviyatın çekim gücüne kapılıp gittiğiniz hiçlikte! Yalnız bırakıldığınız noktadasınızdır.

 

Sözün ağızdan çıktıktan sonra hükmünü yitirdiği bir zamanda yaşıyor olmak kahredici. Akıl almaz bir şekilde insanlar arasında güvensizlik, ahlaksızlık almış başını gidiyorken uyumak cahil cesareti. Kutsal bildiğimiz her şey nasıl da yerini anlamsız boş şeylere bırakıveriyor. Özgürlüğü neresinden anladıysa insanoğlu müthiş bir hızla çürümeye bırakıyor kendini. Sorgulayanın dışlandığı, yok sayıldığı, hatta yargılandığı günümüzde yarından umut etmek basiret bağlanmasından başka bir şey değil.

 

Yorulduk, inanmaktan, beklemekten, çabalayıp çabalayıp en sonunda başaramayınca kadere yormaktan.

 

Kalbimizi acıtıyor insanlık!

 

.... yardım et!!!

 

Yine de umutla kalın.

Hoşçakalın! 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.