tvDEN ekranlarında yayınlanan Kuş Bakışı programında konuşan hukukçu-sosyolog Zekai Savaşlar, 1973 ve 2025 İngiltere seyahatlerini karşılaştırarak Türkiye–İngiltere dengesinin 50 yılda nasıl değiştiğini anlattı. Gençlere ve “orta yaş gençlerine” seslenen Savaşlar, “50 sene önce hayranlıkla baktığım İngiltere’yi bugün aynı duyguyla seyretmiyorum” diyerek Türkiye’nin günlük yaşam standardında büyük mesafe aldığını vurguladı.
“UÇURUM KAPANDI, HAYRANLIK BİTTİ”
Savaşlar, 1973’te Londra metrosu, yürüyen merdivenler, düzenli sokaklar ve çöpsüz caddeler karşısında adeta şok yaşadığını, o günün Türkiye’siyle İngiltere arasında “inanılmaz uçurumlar” bulunduğunu söyledi.
Bugünkü gözlemlerinde ise tam tersine bir tablo gördüğünü anlattı:
“Bu seyahatimde ‘vay anasına, ne kadar ileri gitmişler’ dedirtecek hiçbir şey görmedim. Aynı araba modelleri bizde de var, metrolarımız daha yeni ve konforlu, yürüyen merdivenler bizde de var, sokaklarımızda eskisi gibi çöp yok.”
Gıda ve gastronomide Türkiye’nin açık üstünlüğüne dikkat çeken Savaşlar, Türk mutfağının ve market bolluğunun, İngilizlerin bile hayranlığını kazandığını aktardı.
ŞEHİRLEŞMEDE KRİTİK FARK: “BİZDE YAĞMA, ONLARDA DİSİPLİN”
İki ülke arasındaki en büyük farkın imar disiplini ve şehircilikte ortaya çıktığını vurgulayan Savaşlar, İngiliz belediyelerinin keyfi imar veremediğini, mimari karakteri sıkı prosedürlerle koruduğunu anlattı.
“Üç katlı yere beş kat, yirmi kat verelim yok. Şehrin mimarisine uygun, herkes için bağlayıcı kurallar var. Bizde ise belediyeler memleketi yağma böreğine çevirdi. İstanbul’dan Antalya’ya, İzmir’den Bursa’ya yanlış şehirleşmenin altında büyük çıkar düzenleri yatıyor.”
KİTAPLARLA KURULAN ALGI: “TÜRKİYE’Yİ ONLAR YAZIYOR”
Savaşlar, Londra’daki büyük kitabevlerinde Türkiye hakkında yazılmış kitapları incelediğini, raflarda ağırlıkla Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan aleyhine metinlerin bulunduğunu söyledi.
“New Sultan”, “Erdoğan’ın İmparatorluğu”, “Erdoğan Rising” gibi başlıklarla yayımlanan kitapların, PKK ve benzeri yapılara “sempatiyle baktıran”, Türkiye’yi ise “tehdit” gibi gösteren bir dille kaleme alındığını belirtti:
“Bu kitapları okuyup da Türkiye’ye bakan biri Türk düşmanı olup çıkar. Turist olarak gelen seviyor ama bu metinlerle bakan nefret üretebilir.”
Asıl eleştirisini Türkiye’deki kurumlara yönelten Savaşlar, devletin ve akademinin yabancı dillerde Türkiye lehine eser üretmediğini söyleyerek, “Biz yazmadıkça Türkiye’yi hep başkaları, kendi niyetlerine göre yazacak.” uyarısında bulundu.
MİLLİ DURUŞ ÇAĞRISI: “KİM OLURSA OLSUN DEVLETİN BAŞI”
Savaşlar, bu yayınlara karşı partiler üstü bir milli duruş gerektiğinin altını çizdi. Milli takıma duyulan ortak hissi hatırlatarak, dış meselelerde iç kavganın bırakılması gerektiğini söyledi:
“Cumhurbaşkanımızın şahsında, kim olursa olsun devletimizi küçük düşüren yayınlara karşı durmak milli görevdir. Dışarıda Erdoğan üzerinden Türkiye hedef alınırken, içeride de Atatürk’e ‘Cumhuriyet reklam arası’ diyen anlayış aynı zihniyetin ürünüdür.”
Son olarak Savaşlar, devlet kurumlarına seslenerek, yabancı dillerde Türkiye’yi hakkaniyetle anlatan, Türkiye karşıtı yayınlara cevap teşkil eden kitapların hazırlanmasının “görev ve mecburiyet” olduğunu vurguladı. (SELİME AYDEMİR)























ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.