Takip Et

/>

SON DAKİKA

Kireçlenme hastalığı ve tedavi yöntemleri

6 Ocak 2024, Cumartesi 12:38
Son güncelleme: 6 Ocak 2024, Cumartesi 12:42

     


Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Şevki Öner Şavk, gazeteci Emin Aydın’ın tvDEN’de hazırlayıp sunduğu “Baş Başa” programının konuğu oldu. Her yaştan izleyenlerin merakla beklediği konulara temas eden Prof. Dr. Şevki Öner Şavk, Emin Aydın’ın sorularına cevap vererek aydınlatıcı bilgiler verdi. Programda ele alınan konulara Prof. Dr. Şavk şu cevapları verdi:

KİREÇLENME NEDİR VE NEDEN OLUR?

“Kireçlenme denilen şey, tıp dilinde Artroz dediğimiz rahatsızlığın adıdır. Kireçlenme aslında şöyle tarif edilebilir; hastanın eklemlerinin yaşlanması. Yaşlanınca ne oluyoruz? Aynaya bakıyoruz, bir de gençlik fotoğrafımıza bakıyoruz. Yüzümüz kırışmış, saçlarımız beyazlamış ya da dökülmüş. Ancak eklemlerinize bakıp bunu göremiyorsunuz. Oraya da bir ayna koyma imkanı olsa, bakacaksınız 18 yaşındaki eklemleriniz daha beyaz, parlak ve canlı. Yaş ilerledikçe kasların renkleri bozuluyor, kırışıyor, içindeki sıvı azalıyor ya da artıyor. Aslında kireçlenmeyi yaşa bağlı olarak eklemlerinizin bozulması diye tarif edilebilir. Her zaman bu durum yaşlılarda olmuyor, peki yaşlanmak dediğimiz nedir ve ne zaman oluyor? Bu yaşlanma kişiden kişiye farklı. Kiminin eklemlerinin bozulması 30’lu 40’lı yaşlarda başlarken, kiminin 80-90 yaşında hala tarlada koşturan kişiler olabiliyor. Yani bunun da çok söylenebilecek bir kriteri yok. Kireçlenme sadece yaşlanmakla olmuyor. Bazen başka faktörler de araya giriyor. Mesela bacağınız kırıldı, ayak bileğinizde bir kırık oldu. O zaman da buna bağlı olarak da eklemleriniz bozuluyor. Genellikle yaşa bağlı olarak eklem bozulmaları görülüyor.

KİREÇLENMEYE SEBEP OLAN FAKTÖR NEDİR?

Bunun en büyük sebebini şudur ya da budur diye söyleyemeyiz ama bazı bilimsel çalışmalar var. Bu sebeplerinin içerisinde en önemlisi genetik faktörler. Eğer sizin anne-babanızda var ise sizde de görülme olasılığı daha yüksek oluyor. Bu nedenle sebeplerde genetik mirası ön sıraya koyabiliriz. Ya da sizin böyle bir yatkınlığınız varsa siz de eklem bozulmasını kolaylaştırıcı bazı faktörler eklediniz. Örneğin işiniz çok ağır, inşaatta çalışan bir işçisiniz, tarlada çalışıyorsunuz. Çok eğiliyor çok kalkıyorsunuz. Fiziksel olarak ağır iş kollarında çalışanlarda o zaman daha kolay oluyor. Aşırı kilolu olduğunuzda da bu sorunla karşı karşıya kalabilirsiniz. Her zaman ideal kilonuzda olmalısınız. Bunlar önemli faktörler. Eklemlere fazla yük olmamak gerekiyor.

KİREÇLENME NASIL ÖNLENEBİLİR?

Bence en önemlisi de bu. Tedavi konusunu zaten gittiğiniz hekim arkadaşlar size açıklıyorlar. Eğer sizde böyle bir altyapı varsa bu olacak ve bu kaçınılmaz. Böyle faktörler varsa bazı şeylere dikkat etmemiz gerekiyor. Aşırı kilodan kaçınacağız. Mümkün olduğunca kilomuzu ideale yakın tutmalıyız. Düzgün egzersizler yapmalıyız. Yani yürüyüşler yapmalıyız. Ama 5 bin adım ama 10 bin adım, bunun bir ölçüsü yok. Yürüyün yeter. Mutlaka spor ayakkabılar ve düz zemin kullanılmalı. Her türlü egzersiz yapabilirsiniz ama en azından yürüyün yeter. Hareketten de kaçınmayın. Çok ağır işleriniz varsa bunları yavaş yavaş azaltıp düzenleyin.

TEDAVİ YÖNTEMLERİ NELERDİR?

Geleneksel tedavi yöntemleri uygulayanları gördüm. Hatta içerisine zeytinyağı koyup bacağına enjektör ile uygulayanı bile gördüm ben Aydın’da. Dizini yağlayıp da kaymamasını sağlamaya çalışanları dahi gördüm. Kireçlenme dediğimiz rahatsızlık 3 evrede oluyor diyelim. Birincisi yeni başlamış. En çok dizde gördüğümüz için oradan örnek veriyorum ama kireçlenme dediğimiz şey tüm eklemlerinizde olabilir. Yeni başlamış evrede hafif hafif ağrılarınız başlamış. Eskiden çarşı Pazar gezerken iyi yürüyordunuz ama biraz takılmaya başlamışsınız. O zaman daha fazla ilerlememesi için ne yapacaksınız? Aşırı kilo varsa kilo vermek lazım. Dizinizle yere çömelerek oturmak. Bağ-bahçe işi yapmak (çömelerek), alaturka tuvalet kullanmak, çok merdiven inip çıkmak, az hareket etmek, yürüyüş yapmamak bu rahatsızlığın ilerlemesine neden oluyor. Bu işaretleri doğru okuyup ne eksikler görüyorsanız bunları yapmaya başlayacaksınız. İkinci evre biraz daha ortaya doğru gelmiş dönem. Artık bir hekime ihtiyaç duyuyorsunuz. Hekim size bazı ilaçlar verecek. Her ilacın kendisine göre yan etkileri var. Hekim film çekip, kan değerlerinize bakacak. Gerekiyorsa MR çekecek. Gerekli küçük cerrahi operasyonlar da yapabilir. Yani hekim ve hasta bu dönemde bir işbirliği içinde olacaktır. Üçüncü evrede ise artık o zaman çok bozulmuşsunuz. Mesela bugün bana gelen bir teyzeyi anlatayım. 75 yaşında idi. 10 sene önce bu teyzemize ameliyat önerilmiş. Teyze bunu kabul etmeyip kaçmış. 75 yaşına gelmiş ve şimdi bana ‘Komşum kök hücre yapmış, iyi gelmiş. Sen de bana yapsan olur mu’ diye soruyor. Bu teyzemizin dizindeki bozulmalar o kadar ileri gitmiş ki çok bozulmuş artık. Buna herhangi bir ilaç yapsanız olmuyor, ameliyat etmeye kalksanız farklı etkenler var ve ameliyat riskleri artmış durumda. Yani her şeyi zamanında yapmak gerekli. Artık bu dönemde yapacağınız pek bir şey kalmıyor.” (SELİME AYDEMİR) 

 


HABER VİDEOLARI






 
Son Eklenen Haberler