Takip Et
  • 8 Mart 2014, Cumartesi

Damar iltihaplanması - Vaskülit

-Hiç bir şey yok iken sara nöbeti geçirdi. İlaçla düzeldi ama iki gündür de artık konuşması bozuldu. Ne oldu anlayamadık, daha genç, otuz beşinde! Hocalara okutmaya da götürdüm ama! Bizlik değil, bu doktorluk dediler... Beyin doktoru bir film çektirdi. "Beyin damarı tıkanmış" dedi. Kalp hastalığı da olabilirmiş, damar iltihaplanması da! Nedir bu başımıza gelen?

Damarlar nasıl yapılardır? Damar iltihaplanması ile olan damar tıkanması, yaşla beraber olan damar tıkanmasından farklı mıdır? Damar niye iltihaplanır?

Damarlar kalpten kanı alıp, vücuda dağıtan ve sonra da geri kalbe toplayan yapılardır. Atar damar ve toplar damar olarak ikiye ayrılırlar. Kalpten çıkanlar en büyük çaplı ve kalın duvarlı iken, uzaklaştıkça çapları ve duvar kalınlıkları azalır. Büyük, orta ve küçük çaplı atar damarlar olarak ayrılırlar. Bu damarların iç boşluğundan geçen kan vücuda dağılırken, damar duvarı da canlı bir yapı olarak beslenmek ve ürettiği enerji sayesinde sağlamlığını korumak için çalışır. Damar duvarı beslenme işini küçük çaplı kan damarları yapar. Yani küçük kan damarları büyük kan damarları duvarında onların sağlamlığı için çalışır. Karşılıklı ilişkide, büyükler küçüklere kan gönderir, küçükler de büyüğü ayakta tutar! Damar duvarı aynı zamanda daralma-genişleme özelliğine sahiptir. "Tansiyon" diye bildiğimiz kan basıncını ayarlar.

Yaş ile ortaya çıkan damar daralması -ateroskleroz- basit bir şekilde ifade edildiğinde, yüksek kan yağları ve yüksek tansiyonun varlığında, damar duvarının içinde yağların birikmesidir. Biriken yağlar damar iç boşluğunun daralmasına ve buradan geçen kanın da azalmasına yol açar. Azalmış kan uç yapılar için yetmez ve organda beslenememe olur. Damarın daralması süreci bir günde olmaz, yıllar içinde olur. Damar iltihaplanması ise damar iç boşluğunu kaplayan örtünün iltihaplanması ya da damar duvarındaki kan damarının iltihaplanmasıdır. Mikroplar ile savaşan savunma hücreleri "hedef şaşırır" ve bu yapıları "düşman" belleyerek onlarla savaşa tutuşur. Bu savaş hızlı yapılır ve sonuç da hemen ortaya çıkar. Her iki durumda da sonuç damarın daralması ve hatta tıkanmasıdır. Arkada kalan bölgede yani organda "yıkım" gözlenir.

Damarların iltihaplanmasına yol açan sebep halen tam olarak bilinmez. Savunma hücreleri ya direkt olarak damar duvarı hücrelerine ya da önceden damar duvarında birikmiş olan maddelere -antikorlara- karşı savaşır. Bu süreç sıklıkla geçirilen enfeksiyonlar sonrasında, romatizmal hastalıklar sırasında, bazen de kendiliğinden, ani olarak ortaya çıkar. Genç yaşların hastalığı olmakla birlikte hemen her yaşta gözlenebilir.

Hangi bulgular ile ortaya çıkarlar? Hangi testleri yapmak gerekir? Nasıl tedavi edilir?

Damarın olduğu her organ etkilenebilir. Sıklıkla etkilenen organlar arasında böbrekler-deri-kalp-barsaklar-hava yolları ve akciğerler-beyin ve göz yapıları yer alır. Böbreklerin etkilenmesi ile kanlı işeme, böbrek yetmezliği; derinin etkilenmesi ile deri altında kanamalar ve yaralar; kalpte ritim bozuklukları, göğüs ağrısı ve kalp yetmezliği; barsaklarda delinme, kanama ve karın ağrısı; akciğerlerde kanama sonrasında öksürmekle kan gelmesi, nefes darlığı, sinüzit, burun kanaması; beynin etkilenmesi ile nöbet geçirme, damar tıkanması ya da kanama, sinirlerin iltihaplanması ile kol ya da bacağın felç olması; gözlerin kör olması gibi durumlar ortaya çıkar. Bu organ etkilenmeleri yanı sıra, genel bir halsizlik, terleme, iştah ve kilo kaybı gibi durumlar da gözlenir.

Hastalığı tanımak bütün yakınmalar var iken kolaydır ama başlangıç aşamasında zor olabilir. Öncelikle akla gelmelidir ve ardından da mikrobik ya da mikrobik olmayan iltihap varlığı araştırılmalıdır. Bunu gösteren sedimentasyon ve CRP artışı yanı sıra kansızlık varlığı kan testleri ile ortaya konabilirken, alınan deri-sinir-böbrek biyopsisi ile patolojik olarak iltihaplanma ortaya konabilir. Göz-beyin ve böbrek damarlarındaki daralmayı göstermek için de anjiografik incelemeler yapmak gerekebilir.

Tedavi vücudun savunma hücrelerine "dur" artık savaşma demek ile olur. "İmmün süpressif" denen ilaçlar kullanılır. Bu ilaçlar da masum değildir ama kullanılmaları bu durum varlığında gereklidir. Eğer ilaçlar sözlerini geçirirse hastalık iyileşir. Baskı etkili olmaz ise sonuç da pek iyi değildir. Her zaman olduğu gibi mutlaka sıkı bir hasta - hekim ilişkisi, yani yakın izlem çok önem taşır.

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.