Takip Et

SON DAKİKA

"Aydın halkı kanserden ölüp gitmesin"

3 Aralık 2020, Perşembe 15:03

     


Aydın Eski Belediye Başkanı Hüseyin Aksu, Aydın'ın kanalizasyon altyapısı olmadığını ve arıtma tesislerinin kullanılmadığını iddia ederek, "Aydın Büyükşehir Belediyesi'nin bütçesi doğru işlerde kullanılsın ve insanlar kanserden ölüp gitmesin" dedi.

(FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYIN)

Aydın Eski Belediye Başkanı Hüseyin Aksu, tvDEN'de yayınlanan Başbaşa Programı’nda Gazeteci Emin Aydın’ın sorularını yanıtladı. Aydın’ın Büyükşehir olmasını hazırladığı projelerle 20 yıl önce hayal ettiğini belirten başkan Aksu, "Aydın’ın Büyükşehir olması için 1998 yılında kanun tasarısı hazırladık, kampanyalar açtık, bütün milletvekillerini bir araya getirdik ve 100 bin imza topladık ama bu çalışmalarımız direkten döndü. Siyasetin hasetliği ve kıskançlığı nedeniyle Aydın’ın Büyükşehir olması o dönem engellendi ve Aydın çok şey kaybetti. Aradan geçen 16 yılın ardından Aydın Büyükşehir oldu. O dönem Aydın’ın büyükşehir olmasını istememizin nedeni, il geneli için hazırladığımız projelerdi. Bunların başında da jeotermalin halk ve çevre sağlığına zarar vermeden kullanılması vardı. İkincisi Menderes Nehri’nin yatak ıslahının yapılması ve bu ovanın en verimli şekilde bir hafıza sistemiyle değerlendirilmesi vardı. Biz büyükşehir talebini bunun için istedik. Aydın Büyükşehir olduktan sonra birde baktık ki çok farklı bir üslupla karşılaştık, daha çok reklam unsuruyla yönetiliyor. Yani her yere tabela dikebilirim, her yere portremi koyabilirim ve her yerde kendimi reklam edebilirim mantığına maalesef Büyükşehir Belediyesi geçemedi” diye konuştu.

Aydın Büyükşehir Belediyesi bütçesinin bir milyar lira tutarındaki çerçevede yıllardır dönüp durduğunu belirten Aksu, "Bu bütçe küçük bir bütçe değil. Benim başkanlığım dönemindeki bütçenin 30-40 katı bir bütçeden söz ediyoruz reel olarak. Rakam olarak da 150 katı. Bununla neler yapılmaz, bu para ile Aydın’ı donatırsınız. Büyün köy yollarını refüjlü yollarla donatırsınız, köylere kanalizasyon altyapısı yaparsınız. Arıtma tesislerinizi kurarsınız ve Aydın her yönüyle pırıl pırıl olur bu parayla. Ama bir de bakıyorsunuz bu para bir kenara bırakılmış, kurulan şirketler üzerinden kontrolsüz para düzeni kurulmuş. Bu şirketlerin bütçelerini baktığınızda zarar mı ediyor kar mı ediyor belli değil ve şeffaf bir bütçe değil. Belediye bütçesinin iki katı rakam kurulan şirketler üzerinden kontrolsüz olarak dönüyor. Biliyorsunuz geçmişte otopark ücretleri alınıyordu ve mahkemelerce yasaklandı. Kuşadası’nda otopark ücreti toplayan personel üzerinde milyonlarca para çıktı. Şirket kurmanın avantajı onlar için şudur. Belediye bütçesinden 10 lira cebinize atarsanız ve yakalanırsanız, 10 yıl hapis yatarsınız. Çünkü bu kamu parasıdır. Ama otopark çalışanı milyonlarca para ile yakalanıyor ve diyor ki, ‘Şirketten avans aldım’. Bu kişi gözaltına alındığı gün serbest bırakıldı ve hakkında dava bile açılmadı. Ama belediye veznesi böyle değil. Her akşam sayım yapılacak ve teslim edilecek. Kazara 100 lirasını el sürerseniz yıllarca hapis yatarsınız. 2021 yılı için basına 9 milyon bütçe ayrıldığını görüyoruz. Ama reklama harcanan paraya bakıyorsunuz bunun 10 katı. Bu para nereden geliyor, kendi cebinden mi ödüyor, hayır. Bu para belediye şirketleri üzerinden veya belediyeye iş yapan müteahhitlerin gönüllü bağışlarından karşılanıyor. Şimdi vatandaşın kafasında ‘Sizde 9 sene belediye başkanlığı yaptınız ve sizde böyle mi yaptınız? Gibi soru oluşmasın. Biz tam tersi şirketlerin parası ile belediyenin işlerini yapıyorduk. Biz Aydın’da hayata geçirdiğimi onca projeyi bu şekilde gerçekleştirdik. Her kör kuruşu tasarruf ederek, reklama para harcamayarak. Hatta belediyeye ait inşaatların tabelaları olması gerekirdi ama ben bu tabelaları bile diktirtmezdim. Biz inşaat alanlarına zorunlu olduğu halde tabela diktirtmezken Şimdi Aydın’ın her yerinde binlerce tabela, bilbort türleri var” ifadelerini kullandı.

“BU ŞEHİRDE İNSANLAR KANSERDEN ÖLÜP GİTMESİN”

Aydın’ın girişlerinde Büyükşehir Belediye Başkanı’na ait en az 3’er tane reklam tabelası olduğunu ama ilçelerin arıtma tesisi olduğunu dikkat çeken Aksu, “Aydın’ın hiçbir yerinde kanalizasyon arıtılmıyor. Mevcut arıtma tesisleri kullanılamıyor. Pislik akıyor gidiyor Menderes Nehri’ne, o pislikle sulanan sebzesini meyvesini yiyenler kanser oluyor. Bu bütçenin doğru kullanılmaması ve reklama harcanması, bütçe imkanlarının yatırıma dönüştürülmemesi, hatalı yatırımlar yapılması sonuçta insanların hayatına mal oluyor. Emin olun ki ben olaya tarafsız bakıyorum. Bir taraftan çevreyi kirleten, insan sağlığına zarar veren unsurları konuşurken, jeotermalin hatalı kullanımını da söylemek lazım. Bu konuda ne yapılabilir? Bu belediye işi olarak ele alınması lazım, atı alan Üsküdar’ı geçti diye düşünmemek lazım. Bütün bu sahalar ihale edildi, siz uyudunuz. Şimdi adamlar geldi enerji üretiyor ve para kazanıyorlar ve siz bu ihalelere girmediniz. Bizim 22 yıl önceki hayalimiz bütün jeotermal kaynaklarını büyükşehir bünyesine almaktı. Bu Aydın için ne demektir, bu her yıl Aydın için 20 milyar dolar para demektir. Bunları kafadan atmıyorum, bu fizibilite rakamlarıdır. Bunları yapmak varken gidip de 20 bin tabela dikmek, üzerine fotoğraf koyup reklam yapmak, İstanbul basınından tutun da yerel basına kadar para dökmek, öbür taraftan da Aydın şehrini kanalizasyonsuz ve arıtma tesisi olmadan bırakmak hakikaten bir faciadır. Aydın’da şehir hastanesi yapımına başlandı ve yer seçimi yanlış diye uyardık ama bizi dinleyen olmadı. Şevketiye Mahallesi’ne yapılan bu hastanenin kanalizasyon atığı nereye gidecek? Bunu biri çıkıp bunu bana anlatsın. Büyük kriz yaşayacaklar. Belediye ile merkezi idare çatışacak. Belediye diyecek ki, ‘benim yatırım planımda öyle bir şey yok.’ Merkezi hükümet ‘yap, yapmazsan gelip ben yaparım’ diyecek ve yetki çatışması yaşanacak. Bunların örnekleri yaşandı. Bu şehrin öncelikli sorunlarının birincisi ulaşımdır, otoparktır, trafiktir yani. İkincisi de kanalizasyondur, altyapıdır, katı atıktır. Çünkü kanalizasyon ve katı atıklar bu şehir için o kadar tehlike yaratıyor ki, Kardeşköy Muhtarımız pırıl pırıl ve gencecik yaşta öldü. O yaşta insan niye kanser olur? Bu insan bamyanın mucidi. Sen o bamyayı kanalizasyon suyu ile sularsan ve onu da yersen ne zaman kanser vücuduna girecek anlayamazsın. Ben buraya Başkan Çerçioğlu’nu eleştirmek için çıkmadım. Gelin oraya bir bilim kurulu kuralım, bu şehrin önceliklerini tespit edelim ve bu şehrin bütçesini doğru kullanalım. Bu şehirde insanlar kanserden ölüp gitmesin. Işıklı Mahallemize yapılan 2 bin öğrenci kapasiteli öğrenci yurdu, Aydın için muazzam bir eser ama bu yurdun kanalizasyon alt yapısı yok. Böyle bir şey olabilir mi? 500 metre ilerisinden kanalizasyon hattı var. Bunu oraya bağlamak çok mu zor. Bizim orada öyle bir çalışmamız yok deyip yetki çatışması çıkartılmasına gerek var mı?” dedi.

"KAYBEDENLER KULÜBÜNE ONLAR DA GELECEK"

Aksu, "Etrafındaki işe yaramaz kitleyi Çerçioğlu susarken ona karşı çıkanlara bağıran, çağıran, saldıran, hakaret eden kitleyi burada konuşmak istemiyorum. Çünkü bunlardan halkımız bıktı. Burada esas mesele doğruya davet etmektir. Ben çıkıp konuşursam bunlar için konuşurum. Yoksa yüzlerce, binlerce işe yaramaz, etrafından bir sürü. O sürüye ben laf yetiştiremem. Gerektiğinde yetiştirmeye çalışıyorum, ama başedemiyorum. Benim burada vazifem Aydın şehrini bilen, tanıyan, şehrin sorunlarını çok iyi bilen, bu sorunları çözmek için dağarcığında projeler olan bir insan olarak halka bunları söylemek. Sadece halka değil; yönetenlere Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı dahil, yöneten herkese bunları hatırlatmak, yapılması için gayret etmelerini sağlamak, bir görev düşüyorsa o görevden kaçmamak. Bana karşı yapılan büyük kötülüklere rağmen bende kimseye karşı olumsuz bir duygu hiçbir zaman olmamıştır. Farklı bir üslupla yaklaşıyorlar. Bu üslup seçim de kazandırabilir. Ama sonunda ne olacak? Sonunda bizim gibi onların tabiriyle ‘Kaybedenler Kulübü’ne onlar da gelecek. Ya bizim gibi ‘Aydın’ı Aydın yaptı’ diye anılacaklar. Ya da başka türlü anılacaklar. Bunları yapmaya değmez. O koltukta otururken insanları ezmek, kötülemek, saldırmak ve insanların haysiyetiyle oynamak, haysiyet cellatlığı yapmak yanlış” dedi.

"KİMSE BİZİ AYDIN'A KÜSTÜREMEZ"

Aydın’daki sorunları dikkat çeken Aksu, “Aydın’ın gündemi belli. Başta alt yapı, arıtma ve çöp. Önce yüzyıllar boyu öve öve bitirilememiş güzelim ovayı, ‘Medeniyetin Beşiği’ dediğimiz ovayı kirlilikten kurtarmak lazım. Bunun master planı var ve kaynakları da hazır. Gelsinler, sorsunlar. Çıkalım yapalım. Çıkayım, elime kazmayı alıp şantiye şefliğini yapayım. Biz bu topraklara aşık olduğumuz için çıktık, onun için hizmet ettik, işlerimizi bir kenara bıraktık. Şimdi de aynı duygunun içerisindeyiz. Bu saatten sonra kimse bizi kızdırıp da Aydın’a, Aydın’ın güneşine küstüremez. Dolayısıyla gelin şu alt yapı meselesini ele alalım. İkincisi Aydın’da trafik sorunu var. Şehirlerin içinde otopark sorunları var. Bunların çözümleri de çok kolay. Benim belediye başkanlığı yaptığım dönemde Aydın merkezde 18 otopark yapıldı. 54 bulvar açıldı. Koskoca mahalleler kuruldu. Biz bunları yapmasaydık bugün Adnan Menderes Bulvarı’nda adım atılamazdı. Bunların hepsini çözüp bıraktık ama tekrar tıkandı. Gelin bunları çözelim. Üçüncü mesele yapı stoğu. Depreme karşı ne önlem alıyorsunuz? Bunlar insanların hayatıyla, canıyla ilgili konular. Onlardan sonra kültür, spor gelir” dedi.

"PROJE DIŞLAMAK GİBİ BİR YOL İZLİYORLAR"

Çerçioğlu’nun Aydın’ın herhangi bir sorunuyla ilgili kendisini aramadığını belirten Aksu, “Çerçioğlu’nun bugüne kadar beni aramasını bırakın, bizim önerdiğimiz projelerden uzaklaşıyorlar. Proje dışlamak gibi bir yol izliyorlar. Jeotermal ve ulaşım gibi alanlarda yüzlerce proje hazırlamışız. Bunları önerdiğimiz zaman onlardan uzak duruyorlar. ‘Onun dediğini yapmayalım’ mantığıyla hareket ediyorlar” diye konuştu.

"EKMEĞİ ALAMAYANA UCUZ SAT, İHTİYACI OLMAYANA DEĞİL"

22 yıl önce yazdığı ‘Sosyal Kent’ kitabından söz eden Aksu, “Kitapta bir belediyenin kentte yaşayan vatandaşlara nasıl sahip çıkabilir sorusunun cevabını arayan 32 başlık tespit etmişim. Sosyal yardımlaşmalar bir vatandaşın gönlüne girmek için son derece önemlidir. Dar zamanda yetişirseniz o sizi unutmaz, oy verir. Bunun Türkiye genelinde istismar edildiğini gördüğüm için yazdım. Bazı belediye başkanları bu sosyal yardımlaşmaları aleni yapar. Belediyenin bütün kaynaklarını gider, vatandaşa döker. Aynen şimdi ucuz ekmek satıldığı gibi. Ucuz ekmek niye satıyorsun? ‘Vatandaş alamıyor. Onun için ucuz satıyorum’ diyorlar. O zaman alamayana ucuz sat. Hiç alamayana bedava ver. Böyle olunca parası olan da ucuz ekmek almak istiyor. Parası olan adama sen belediyenin kaynağını harcarsan, ihtiyacı olmayana dağıtırsan, hele ki bunu ekmek olmaktan çıkartıp tost, çay gibi ürünleri kafelerde ucuza satarsan bu sosyal bir belediyecilik olmuyor. Bana göre belediyenin kaynaklarını kötüye kullanmak ve çar çur etmek oluyor. Bir de esnafla rekabet etmiş oluyorsun” dedi.

"TOTEMLERDEKİ ÇERÇİOĞLU FOTOĞRAFLARININ ŞEHRE FAYDASI SIFIR"

Aksu, “Yerel hizmet, belediyecilik ilk olarak halka hizmet etmek, ihtiyacı olanın yanında olmaktır. İhtiyacı olmayana oy için bir işlem yapıyorsan o yanlıştır. İkincisi şehre hizmet etmektir. Şehirde de öncelik altyapı, ulaşım ve deprem riskindedir. Bunlar hayati konulardır. Otobandan Bodrum, Söke yolundan yazın 200 bin kişi geçiyor. Aydın’dan transit geçen vatandaş, totemlerin üzerindekini fark eder ve eninde sonunda ‘Bu kim’ diye sorar ve tanır. Peki bunun faydası ne şehre? Faydası sıfır” dedi.

"SARI CİVCİVLE ULAŞIM SORUNU ÇÖZÜLMEZ"

Aksu, “Seçime yönelik, oy avcılığı dediğimiz belediyeciliğe sonuna kadar karşıyım. Buna yönele herkesi hizmete davet ediyorum. Aydın’da da tam olarak bunu yapıyorum. Çerçioğlu yeteri kadar reklam belediyeciliğiyle seçim kazanmış olabilir. Ama bu şehrin problemleri büyüyor. Ulaşım problemi sarı civcivle çözülmez" diye konuştu.

ÇERÇİOĞLU, KADINLIĞA CİDDİ ŞEKİLDE ZARAR VERİYOR

Siyaset dünyasında ciddi hastalıklardan bir tanesinin bir kavramın arkasına sığınmak olduğunu vurgulayan Aksu, “Bir kavram vardır tartışmasız bir kavramdır, değerli bir kavramdır. Herkesin müşterek olarak değerli saydığı bir kavramdır. Bu kavramın arkasına sığınarak siyaset yapılır. Bunların başında din geliyor. Bu ülkede din kavramının arkasına sığınarak siyaset yapılır. İkincisi Atatürk geliyor. Atatürk kavramının arkasına sığınılır. Atatürk’ün ilkelerini, mantığını, düşünce tarzını, size bıraktığı manevi mirasa sahip çıkmazsanız kuru kuruya Atatürk kavramının arkasında siyaset yaparsınız. Bunlardan bir tanesi de kadın kimliğidir. Kadın tabi ki naif yapıya sahip çok değerli bir kavram. Kadın annedir, kadın abladır, kız kardeştir. Hepimizin çok önem verdiği, ihtimam gösterdiği bir kavramdır. Kimse kadın sözü söylendiği zaman çıkıp da ya kadınmış diyemez. Dolayısıyla bunun arkasına sığınılıyor. Belediye başkanının cinsiyetinin önemi yok ki. Belediye başkanı yanlış yapıyorsa yanlış yapıyordur söylenir. Belediye başkanı eğer kadın kimliğinin arkasına sığınıp yada kendisini sığındırtıp size “vay kadın nasıl söz söyledin” derse bu o kimliği yok etmektir, zarar vermektir. Kadına zarar vermektir. Özlem Çerçioğlu kadına, kadınlığa ciddi şekilde zarar veriyor. Son derece kötü bir ağzı var, çok küfür ediyor. Bir kadına yakışmayan tavırlar içine giriyor. Erkeğe bile yakıştıramadığım kabadayılık. İnsan kibar olur, düzgün konuşur, çalışanlarını rencide edecek bırakın küfürü, hakaret etmeyi, kötü kelime etmez. Ben iş hayatında onun on katı belki yüz katı insan istihdam ettim. Benim şirketlerimde 50 bin kişi çalışmış. Büyükşehir belediyesi çalışanlarının yirmi katı.Belediye başkanlığı yapmışım, ciddi kurumlar yönetmişim hiçbir çalışanıma en küçük bir kötü söz söylediğimi duyan bilen varsa çıksın gelsin, yüzüme tükürsün. Otorite küfürle olmaz. İnsanları ezerek, hakaret ederek, bağırarak otorite kurulmazsınız. Zulümün önüne geçiyor bu. İnsanlar zaten belli bir maaş karşılığı işini severek yada sevmeyerek yapmak zorunda olan, evine ekmek götürmek zorunda olan insanlar. Bu insanları rencide edersen evlerinde aileleriyle yüz yüze geldiğinde ne düşünür? Bunu değerlendirmeniz lazım. Bende biriken şikayetler var. Benim yetiştirdiğim işe aldığım müdürler, şefler, ustabaşılar, işçiler var. Kimisi ses kaydı almış, kimisi görüntülü almış. Ben bunları ortaya çıkartıp millete afişe etmek istemiyorum ama uyarıyorum. Özlem Çerçioğlu benim kızım yaşında. Uyarıyorum yapma bunu, şu tavrı değiştir. Bu iş kabadayılık işi değil. Topuklu Efe diye dolaşmakla prim yapamazsın. Mütevazı ol, düzgün konuş, insanları ezme, insanlara saldırma. Bir işveren Türkiye’deki tabirle patron. Patron sevilmiyorsa onun ekibinden iş çıkmaz” dedi.

"MÜFETTİŞLER SUÇLARI TESPİT ETTİ"

Aksu, “Ben Türkiye Cumhuriyeti devletinde 100 yıla yakın cumhuriyet döneminde binlerce belediye başkanının içinden en fazla soruşturma geçiren belediye başkanı ünvanını hala koruyorum. Bin 68 tane soruşturma geçirdim. Benden sonra Melih Gökçek geliyormuş. Müfettişlerin ruhunu, ciğerini tanıyorum. Mülkiye müfettişi nedir? Müfettiş mantığını bilirim. İstediği takdirde seni suçlandırdığı konuda bir virgülden sana suç çıkartır, hakimin önüne atar. Ama istemediği takdirde deveyi havuduyla götürsen sen aklar. Müfettiş taktiği budur. Müfettişler soruşturma yaparlar, fezleke dediğimiz rapor yazarlar, ona göre suç varsa ya yargılanır, ya da yargılanmaz. Müfettişin elinde bu silah vardır. Normalde Türkiye Cumhuriyeti’nde yapılan teftişlerin yüzde 90’ında müfettişler hakkını vererek suçu ortaya çıkaran saygın bir kesimdir. Ancak müfettişin bu silahını bilmek lazım ört pas etmek çok basittir. Müfettişin raporu ağdalı ve uzunsa konuyla ilgili her şeyi o rapora katmışsa, okuduğunda anlamıyorsan bil ki ört pas var demektir. Kafa karıştırmak için bulandırmak gerekir. Dolayısıyla Atatürk Spor Kompleksi dediğimiz Kemer Mezarlığı’na giderken sağ tarafta yeşil alan var. İçinden fay hattı geçiyor. Burası yeşil alan, park ilan edildi. Çerçioğlu adliyeye yaranacağım diye “ben burada adliyle yeri veriyorum” dedi. Bir kere yer seçimi yanlış. Mezarlığın yanında, ikincisi içinden fay hattında heyelan bölgesi diye söyledik. Sonunda adliyede yüz vermedi. Adliyeye yer vermek belediyenin işi değil. Hele ki bunun için istimlak yapıyorsa suç. Sonuç olarak vazgeçildi. Benim yaptığım 46 dönümlük yaptığım spor tesisine alternatif spor tesisi yapacak ki bu alanı yıkacak imara açacak. Ki açtı. Arkasındaki gizli neden budur. Bu sebeple gittiler oraya spor kompleksi adında belediye bütçesinden çok para harcayıp fay hattı üzerine binayı yaptılar. İlk suçu yeşil alanı imara açarak işledi. Fay hattına bina yaptı buda suç. Yaptığı binayı ihalesiz belediye şirketine tahsis etti. Belediye şirketi de gitti birisine hediye etti. Müfettişler geldi bu suçları tespit etti. Savcıya düşen davayı açmaktır. Hiç bir savcı müfettişin suç var dediği konuda “ben dava açtırmıyorum” deme hakkına sahip değil. Böyle bir şey belediyecilik tarihinde yok. Hukuki yetkisi var mı? Var. Müfettiş soruşturma izni veriyor. Savcıları veya müfettişleri itham etmek için yada yaftalamak için söylemiyorum. Tam aksine içlerindeki çürük, hovarda olanlara, her şeye satılık olanlara söylüyorum. Bu davayı açmayacağını söyleyen savcı nerede?Yok.”ifadelerini kullandı.

"AYDIN’DA SİYASET KİRLETİLDİ"

Devletin bir takım uygulamaları var olduğunu ifade eden Aksu, “Devletin menfaatleri için bir takım olaylar manipüle edilebilir. Erkan Karaaslan olayında üstü kapalı söyleyeyim. O olaydaki gerçek manipülasyon olduğudur. Erkan Karaslan’ın FETÖ ile bağlantısı gayet aşikar. Kendisi kökten cemaatçi, değil ama iş birliği yapmış, zorlanmış, FETÖ’ye hizmet etmiş. Zorla da olsa alınmış kuryelik yaptırılmış, Afrika’ya para transferi yaptırılmış. Bunlar belli, sağlam yerlerden almış olduğum bilgilerle söylüyorum. Bu tabloda Özlem Çerçioğlu’nu bir yere oturttuğunuzda bir sürü hata çıkıyor. Ben deprem sonrası sosyal medyada fay hatlarını açıkladım. Bu spor tesisinden bahsettim. Orada yolsuzluk kelimesini kullandım. Çünkü müfettiş raporu var yolsuzluk yapılmış. Savcı göz ardı etmiş o ayrı. Fay hattı üzerinde yapıldığını belirttim. Bunu belirtmemdeki amaç Aydın’ın fay hatları ile ilgili ipucu vermek. Sonrasında saldırı başladı. Benim hakkımda suç duyurusunda bulundular. Bende ifademi verdim. Bu saldırılara maruz kalıyoruz. Bir takım saf ve temiz insanları da tuzağa düşürüyorlar. İnsanların siniri bozuyorlar, hakaret etmeyecek insanlara hakaret ettiriyorlar, hapse attırıyorlar. Bu üslup çok kirli bir üslup. Aydın’daki menderes ovası kirletiliyorsa Aydın’da siyaset bu şekilde kirletildi.Temizlenin, kendinize gelin. Vatandaş sizi bu kirliliği yaratın diye seçmedi” dedi. (DUYGU DİLEK)


HABER VİDEOLARI






 
Son Eklenen Haberler