Aydınlı vatandaşlar, geçmişin çelik-çomaklı, saklambaçlı, toz toprak içindeki hareketli çocukluğunu hatırlarken; bugünün tablet, telefon ve bilgisayar başında büyüyen çocuk neslini kaygıyla izliyor. Sokakların boşaldığı, apartmanların yükseldiği, güvenliğin azaldığı bir ortamda ortak soru şu: Çocukluk nereye gidiyor? Sokakta büyüyen nesil anılarını anlatırken hem özlem hem endişe taşıyor.
“SOKAK OYUNLARI BİZİM DÜNYAMIZDI”
Aydınlı birçok vatandaşın ilk hatırladığı oyun saklambaç. Kimi “Sıralardık, onları dizerdik, vurmaya çalışırdık” diye anlatırken; başka biri çocukluğunu özetleyen şu cümleyi kuruyor: “Bizim çocukluğumuz hiçbir yerde yok”
Futbol, bilye, uzun eşek, çelik-çomak, 9 kilit… Hepsi o dönem için birer eğlence değil; arkadaşlığın, dayanışmanın ve doğayla temasın simgesiydi. Bir vatandaş, çocukluk rekabetini gülerek anıyor: “Bu benim çocukluk arkadaşım. Benim bilyelerimi hep o alırdı. Akşam gider geri alırdım”
DİJİTAL KUŞAĞA ELEŞTİRİ: “SOKAĞI UNUTTULAR”
Yetişkinlerin ortak görüşü çok net: Bugünün çocukları evden çıkmıyor. “Telefon, bilgisayar, tablet… Oyun hakkında hiçbir bilgileri yok” diyen bir vatandaş, sokak kültürünün bittiğine vurgu yapıyor. Başka biri ise durumu daha keskin ifade ediyor: “Ne arkadaşları var, ne muhabbetleri… İpin ucu kaçtı”
Çocukların artık hareket etmediğini, doğadan uzaklaştığını, hava kirliliği ve şehirleşmenin oyunu daha da zorlaştırdığını anlatanlar çoğunlukta.
GÜVENLİK KAYGISI: “BİZ AKŞAM EZANINA KADAR SOKAKTAYDIK”
Eskiden mahalle kültürünün güçlü olduğunu belirtenler, bugünün sokaklarının tehlikeli olduğunu düşünüyor. Bir vatandaş şu sözlerle değişimi özetliyor: “Akşam ezanından sonra eve 1 saat geç gelsek dayak yerdik ama sokak güvenliydi. Şimdi büyükler bile çıkmaya korkuyor”
Güvenlik kaygısı, apartman yaşamı ve sosyal kopukluk bugünün çocuklarının evde kalmasını pekiştiriyor.
“BİZİM ÇOCUKLUĞUMUZ BAŞKAYDI”
Kimi vatandaşın oyunları bile çalışmayla iç içeydi. Zeytinlikte, tarlada çalışmanın yanında kısa molalarda oynanan oyunlar anlatılıyor. Bir diğeri, uzun eşekte yaşanan komik bir kazayı paylaşıyor:“Bir atladık adam gitti. ‘Belimi kırdın!’ diye bağırdı”
Taş dikmece, devirmece gibi köy oyunlarını hatırlayanlar, bugün aynı oyunları anlamanın bile zor olduğunu belirtiyor.
GEÇMİŞİN TOZU, BUGÜNÜN EKRANI
Aydınlıların anlattıkları, iki farklı dünyayı gözler önüne seriyor:
Biri toprağa, sokağa, arkadaşa dayalı; diğeri dijital, kapalı ve bireysel.
Vatandaşların çoğu geçmişi özlerken, bugünün çocuklarının sosyalleşme biçiminin değiştiğini kabul ediyor. Fakat en güçlü duygu, sokağın kaybolmasına duyulan ortak hüzün:“Bizim çocukluğumuz güzel geçti. Şimdi çocuklar ne yapsın? Sokak yok, güvenlik yok, oyun alanı yok”
Aydın’da kuşaklar arası fark, yalnızca oyunların değişimi değil; yaşam biçiminin dönüşümünün de sessiz bir göstergesi. (İREM AKCAN)
























ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.