Takip Et

Ecele özlem

Yine bir gecenin bitimi… Sabahın ilk ışıklarına teslim olan karanlık… Yaşam ve ölümün doğal döngüsünü anımsatan muhteşem uyum.

Doğum kadar doğal ölüm!

ve son yıllarda acımasızca bu döngüyü bozan “İnsan”

ve doğal ölüme hasret bırakılmış bir toplum

ve gelecek hayalleri yerine geçmişi özlemle arayan çocuklar.

Ve kan kokusuna aşina olan topraklar

Ve cesetler

Yerlerde

Çiçekler

yerine

Kadın

Çocuk

Erkek

Genç

Yaşlı

Ecelsiz ölümler.

İnsan ırkının yarattığı savaşların hakim olduğu coğrafyalarda gün doğumu da yoktur gün batımı da. Belirsiz zamanlar yaşanmaktadır. Katledenin dehşetli bakışları, kana doymaz naraları ile zaman acının ortasında durmuştu. Umut , barış , merhamet, geçmişte kalan temennilerden ibaret anlamını çoktan yitirmiş sözcüklerdi. Şimdinin tek gerçeği tarifsiz bir iğrenme hissi ve derin bir ölme isteği. “Yaratılanı sev, yaratandan ötürü” diyen Yunus Emre’den sonra özellikle 'Yaradan için öldürdüğünü' iddia eden barbarların cehenneminden kurtulmak mümkün müydü?

Mayıs ayındayız. On iki ayın en renklisi. Tabiatın bize hediyesi. Fakat kaç mayıstır, tabiat, şımarık çocuğunun –insanın- gazabına uğramış. Al al gelincikleri görmeye alıştığımız bu mevsimde ölü çocuk bedenlerine bulaşmış kanlar göz alabildiğine uzanmış. Bombaların ürküttüğü kuşların sesi kesilmiş, yerine anaların semayı yırtan ağıtları yükseliyor. Sahiplenmeye, korumaya alışmış babalar anlam veremedikleri bu kıyım karşısında çaresiz kanlı göz yaşları akıtıyor.

Bütün bunlar olup biterken magazin satan gazeteler, çöpçatanlık yapan tv’ler, sahte gülücüklü selfieler, kopan gençler, sinen yetişkinler… Yangının farkında olup nedenini sorgulamayan, İnsanlıktan çıkan bir toplum. Sessizliğiniz yangın kapınıza geldiğinde çığlığa dönüşecek ve o zaman öleceksiniz. O yangında vicdansızlığınızla, körlüğünüzle, ideolojilerinizle, adaletsizliğinizle ve egonuzla üşüye üşüye , titreye titreye öleceksiniz.

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.