Takip Et

SON DAKİKA

Ataları belediye başkanı

9 Şubat 2016, Salı 17:50

     


Aydın’a Yön Verenler Röportaj Dizimizin ikinci konuğu, AK Parti Merkez Karar Yürütme Kurulu Üyesi, Aydın Milletvekili ve TBMM Tarım Komisyonu Üyesi Mehmet Erdem. İlk gün onu ve siyasi yaşamını tanıyacağız.

Babasının dedesi Denizli Kale’nin ilk belediye başkanı, annesinin amcası da İncirliova Belediye Başkanı, dayısı siyaset için doktorluktan istifa etmiş, amcası da Aydın siyasetinden önemli bir isim. Ailesi siyasetçi olan Erdem de gençlik yıllardan itibaren siyasete ilgi duydu ve hayatında hep siyaset oldu. Eşini bile siyasette buldu.

Milli Görüş’ün Aydın’daki önemli temsilcilerinden olan Mehmet Erdem, AK Parti’nin kurulması ile birlikte yenilikçi hareketin içine girdi. 3 dönem il başkanlığı yapan Erdem, üçüncü dönem milletvekilliği yapıyor. Sizi, siyasetin her kademesinde görev almış, adeta tırnaklarıyla kazıyarak bu seviyeye gelmiş Erdem ve anlattıklarıyla baş başa bırakıyorum.

RÖPORTAJ: EMİN AYDIN

Sizi ve ailenizi tanımayabilir miyiz?

5 Eylül 1966 Aydın doğumluyum. Hasanefendi Mahallesi’nde dünyaya geldim. Babam Çine’de, annem de İncirliova’da doğmuş. Babamın ataları Denizli’nin Kale İlçesi’nden gelmiş. Çine ve İncirliova’da akrabalarımız var. Aydın Cumhuriyet İlkokulu’ndan sonra Aydın İmam Hatip Lisesi’ni bitirdim. Yıldız Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği bölümünden mezun oldum. 1988 yılında üniversiteyi bitirdikten sonra Aydın’a geldim, Aydın Ticaret Odası’na kaydımı yaptırdım ve ticarete başladım. 1994 yılında da aile şirketimizi kurduk. O günlerden bugünlere kadar ticaret ve siyasetle uğraştım.

Ticaret ata mesleğiniz mi?

Evet. Dedem Mehmet Erdem’in babası Ahmet Erdem,1924 yılında Kale’nin ilk belediye başkanıymış. Babaannem, Çine’nin Hacıemin Sülalesinden 5-6 yaşlarındayken Çine’ye gelmiş. Hacıemin Sülalesi de Kale’den gelmedir. Dedem askere gitmeden evlenmişler, asker dönüşü babaannem ‘Ben Kale’de yaşamayacağım’ demiş ve Çine’ye taşınmışlar. Orada uzun süre yaşamışlar, çocukları olmuş ve 1956 yılında Aydın’a göç etmişler. Dedem Çine’de ticaret ve ziraat ile uğraşmış, Çine ve Karpuzlu ovalarında pamuk ve tütün yetiştirmişler. Babam da ticarete pazarcılıkla başlamış, Aydın’a taşındıktan sonra Yağcılariçi Çarşısında bakkal dükkanı açmış, yine Ziraat Bankası’nın köşesinde güzel bir bakkal dükkanı daha vardı.

Anne tarafınız da mı Kale’den gelme?

Yok, annem İncirliova’nın yerlisi. Dedem ziraatla uğraşırdı. Eski İncirliova Belediye Başkanı Merhum Mehmet Becerik, annemin amcasıdır. Anne tarafımda da bir belediye başkanı var. Hem anne hem de baba tarafımdan siyasete ilgi fazla. Amcam Orhan Erdem 1970’li yıllardan bu yana aktif siyasetin içinde yer almıştır. Doktor dayım İsmail Becerik de siyasetçiydi, o da doktorluktan istifa edip siyaset yaptı. Çanakkale Bayramiç’te ilçe başkanlığı yaptı. Ailecek siyasete ilgi duyduk, kardeşlerim de duyuyorlar.

Kaç kardeşsiniz?

5 kardeşiz. En büyükleri benim, benim küçüğüm Ali Rıza Erdem ticaret yapıyor, onun küçüğü Arzu Gebeşçe çocuk doktoru, onun küçüğü Ömer Erdem o da ticaret yapıyor, en küçüğümüz Yunus Emre Erdem de avukat. Ali, Ömer ve babam ile aile şirketine ortaktık. Babam vefat etti, ben de milletvekili olunca ayrıldım.

Eşiniz?

Eşim Fisun Erdem, ev hanımı. Denizli merkezden. Eşimle tanışmamızın ve evlenmemizin nedeni siyasettir. Partimizin Denizli Kadın Kolları Aydın’a ziyaret gerçekleştirdi. Annem, gelen heyetle tanışıyor, eşimi görüyor orada, beğeniyor, bizi tanıştırdılar, anlaştık ve siyaset vesilesiyle evlenmiş olduk.

Çocuklarınız?

2’si kız 4 çocuğum var. En büyük Ahmet, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi son sınıf öğrencisi, onun küçüğü Semiha Hacettepe Üniversitesi’nde Grafik Tasarım okuyor, onun küçüğü Zeynep lise son sınıf öğrencisi, üniversiteye hazırlanıyor, en küçüğümüz de İbrahim İmam Hatip Lisesi birinci sınıf öğrencisi.

Siyasete ne zaman ve nasıl başladınız?

Siyasete, çocukluğumdan ilgi duyardım, amcam Orhan Erdem ile beraber birtakım çalışmalara gittiğimi iyi hatırlıyorum. Orta son sınıfta, 80 öncesi, amcamla Milli Selamet Partisi’nin Kuşadası İlçe Kongresi’ne gittik. 80 ihtilalini yaşadığımızda lise bir talebesiydik. Babam ve Orhan amcam aktifti. Refah Partisi’nde de aktif oldular. Biz de gençlik kollarında çalıştık. Bizim için siyaset yapmanın gayesi ve hedefi vardı. Siyaseti insanlara hizmet etme sanatı olarak görüyoruz. Bu bakımdan bu hizmet etme aşkıyla hareket ediyorduk. Partinin ne kadar oy aldığı önemli değildi. İktidar olması da önemli değildi. Önemli olan topluma hizmet, doğruyu söylemek, yanlışlara karşı koymak, zalimin karşısında mazlumun yanında olmaktı. Dava anlayışı içerisinde siyaset yapıyorduk. Partinin ekonomik imkanları yoktu. Arkadaşlar arasında yeri geldiğinde çok büyük fedakarlıklar yapılıyordu. Eşinin bileziğini satıp seçim masrafı yapanlar olduğunu biliyorum. Ben de mesela, 1991’de ilçe başkanıyken bir seçimlerden sonra partinin borcunu kapatmak için eşimden iki bilezik ödünç istedim, sattım, borçları ödedim.

Aktif siyasi yaşamınız nasıl başladı?

1988’de üniversiteden mezun olduktan sonra, 89’da Refah Partisi Merkez İlçe Yönetim Kurulu Üyesi oldum. Yapılan ilk seçimde sandık görevlisiydim, daha sonra hep aktif siyasetin içinde yer aldım. Gençlik kollarında da bulundum, sandık başında da durdum. İlçe yönetiminde de görev aldım, 1991 yılında ilçe başkanı oldum. 25 yaşındaydım o zaman. 1997 yılına kadar 6 yıl ilçe başkanlığı yaptım. 28 Şubat süreci yaşandı. 1999’da Belediye Meclis Üyesi Adayı oldum. Fazilet Partisi İl Kongresinde İl Başkanı Adayı oldum. Daha sonra biz yenilikçi hareket içerisinde yer aldık ve bağlı olduğumuz siyasi hareketten koptuk.

Gömlek mi değiştirdiniz?

Gömlek değiştirme de diyorlar, ama aslında farklı düşünmek demek gerekir. Farklı düşünme de gayet doğal, insani bir husustur. Her insan farklı düşünebilir, farklı değerlendirebilir. Siyaset yapıyorsak, bunun sonucunda halka hizmet etmek istiyorsak, bunun iktidar olarak yapabileceğimizi gördük. Bunun için yenilikçi harekete katıldık. O zaman İstanbul Belediye Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ı ve çalışmalarını yakından takip ediyorduk. İstanbul’da herkese ve her şeye rağmen kendince bir metot uyguladı ve bu metot tuttu. 1994’te İstanbul Belediye Başkanlığını kazandı. Bu çok zor bir olaydı ve zoru başardı. Bize bu örnek teşkil etti. Recep Tayyip Erdoğan, demek ki Refah Partisi gibi bir ideoloji partisinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını kazanabiliyor. Bunu bizim iyi değerlendirmemiz, bu çalışma anlayışını desteklememiz gerekiyordu. O yüzden yenilikçi hareket içerisinde yer aldık. 2001 yılında AK Parti’nin kuruluşunda il yönetim kurulu üyesi olarak, teşkilat başkanı olarak görev aldık. AK Parti kurulurken biz de Aydın’da bir grup olarak toplandık, istişare yaptık, partinin kuruluşunda yer alabilme ihtimali bulunanlardan 60 kişilik bir liste oluşturduk. Kurucu İl Başkanı olarak Ahmet Rıza Acar beyefendiye görev verildi, ben de teşkilat başkanıyım. Oluşturduğumuz 60 kişilik listeden il yönetimini oluşturmak için nüfus cüzdanlarını istedik, 27-28 kişiden anca nüfus cüzdanı fotokopisi alabildik. İnsanlar kolay kolay partinin kuruluşunda görev almayı kabul etmediler. Daha sonra pey der pey 40 kişiye çıktık. Daha sonra 17 ilçeyi kurduk. 2002 seçimlerinde Ahmet Rıza Acar beyefendin milletvekili adayı olarak istifa edince, yönetim kurulu o günkü tüzük gereği oy birliği ile şahsımı il başkanı seçti. Ondan sonra iki defa kongre oldu, ikisinde de il başkanı seçildim. 2007 seçimlerinde de milletvekili olarak siyasi yaşamıma devam ettim. AK Parti’nin son kongresinde Merkez Karar Yürütme Kurulu’na girmek de nasip oldu.

Haziran’da aday gösterilmediniz, Kasım’da gösterildiniz, farklı bir sonuç çıktı, sonuca etki ettiğinizi düşünüyor musunuz?

Liste değişikliği Aydın’da pozitif bir etki yarattı diye düşünüyorum. Çünkü kamuoyundan aldığım tepkiler bu doğrultuda. AK Parti’nin genel olarak Türkiye’de oyunun Haziran’a göre artması, genel durum, terör, ekonomik gelişmeler de etkili oldu. Halk buna göre oy verdi ama liste değişikliği de çok etkili oldu.

Haziran seçimlerinde adaylar bireysel çalıştı, Kasım’da toplu hareket etti, bunda da sizin etkinizin büyük olduğu görüşü hakim, öyle mi?

Evet. 7 Haziran’da gerçekten bir takım görüntüsü oluşmamıştı. 1 Kasım’da biz onu oluşturduk. Benim hiç bir yerde büyük bir posterimi görmediniz. Hiç bir otobüste tek fotoğrafım olmadı. Tek poster bile yaptırmadım. Arkadaşlara da toplantımızda bunu söyledim. ‘Ben bunları yaptırmayacağım, her yerde 7 adayın da olduğu görseller kullanılsın, takım anlayışı ile hareket edelim’ dedik ve çok şükür, bunu başardık ve Aydın kamuoyunda takdirle karşılandı. Seçim sonrasında da 3 milletvekili olarak bu anlayış çerçevesinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

Sizin için “3’ü 1 arada” diyorlar ve kahve, şeker ve süt kreması karışımına benzetiyorlar. Kim kahve, kim süt kreması, kim şeker?

Böyle bir benzetme olabilir ama ben bunun çok yerinde bir benzetme olmadığı kanaatindeyim. Aslında 3 milletvekilinin bir arada olmasına değil teşkilatın da tüm kademeleri ile bir arada olması gerekir. Şuanda da öyle. İnşallah bu şekilde devam eder, Aydın’da hedeflediğimiz başarıları elde ederiz. DEVAM EDECEK

“Şahsım ve aileme laf söyleyenin alnını karışlarım”







 
Son Eklenen Haberler