Takip Et

SON DAKİKA

"Gençler kendi liderlerini kendi içlerinden çıkarmalı"

16 Mayıs 2015, Cumartesi 18:47

     


Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Gençlik Kolları Başkanı Kemal Güneri’yle tanıştırayım sizi. Daha önce sohbet etme imkanı bulamamış çoğu kişi gibi, ben de duruşu itibarıyla soğuk ve katı bir kişiliğinin olduğunu düşünüyordum. Kendisini tanıdıktan sonra tüm önyargılarımın kırıldığını söylemeliyim. Çünkü düşündüğümün aksine sıcakkanlı, bunun yanında da unvanının kendisine yüklediği yükün fazlasını taşıyan, donanımlı bir adam o.

Aydın’da CHP gençliğini, gençlerin sorunlarını konuşmak için buluşmuştuk Güneri ile. Sohbet bizi kültüre, turizme, antik kentlere sürükledi farkında olmadan. CHP Gençlik Kolları Başkanı Kemal Güneri aynı zamanda bir arkeolog. Küçük yaştan itibaren kafasına koymuş arkeolog olmayı. Neden diye sorduğumda, “Arkeoloji siyasetle ilintili” diye cevap veriyor. “Sadece topraktan çıkmış bir kabı değil, insan yaşamını inceliyorsunuz ki geçmişte de yönetim biçimleri vardı” diyor.

Kemal Güneri, memleketi olan İstanbul’da 15 yaşında bir lise öğrencisiyken başlamış siyasete. Lise Komisyon Başkanlığı, mahalle sorumluluğu, gençlik kolları saymanlığı gibi görevler almış o yaşlarda. Adnan Menderes Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nü kazanmasının ardından, Aydın’a ilk geldiği gün; üniversiteye kayıt yaptırmak için çıkacağına, CHP Aydın İl Binasının kapısını çalmış. Her bireyin kendini ve kendisinden sonraki neslin geleceğini düşünerek, elini taşın altına koyması gerektiğini savunuyor Kemal Güneri. Gençlere illaki CHP’ye gelin demiyor; “Gençler, siyasi anlayış olarak kendilerine yakın hissettikleri partide mutlaka siyaset yapsınlar. Bizler fikirlerimizi ortaya koymadığımız, tartışmadığımız sürece birbirimizi anlayamayız. Şikayetçi olduğumuz şeyleri değiştiremeyiz. Özellikle gençler elini taşın altına koymalı” diyor.

Son olarak Güneri’nin gençlere verdiği mesajı paylaşıp, sizleri sohbetimizle başbaşa bırakıyorum:

“Baktığınızda kimse kimseye liderlik edemez. Gençler kendi liderlerini, kendi içinden çıkarmalı. Birinin arkasına takılmaktansa, kendi oluşturacağı örgütün içinde kendi fikirleriyle yürümeli. Türkiye gençliği de Aydın gençliği de bunu yapmalı.”

-Kısaca kendinizden bahseder misiniz?

Doğma büyüme İstanbulluyum. 5 yıldır Aydın’dayım. 15 yaşından beri Cumhuriyet Halk Partisi’nde siyaset yapıyorum. Parti içinde çalışmaya lise komisyonunda başladım. Ardından mahalle sorumluluğu görevi aldım, Gençlik Kolları İlçe Saymanlığı görevi yaptım, üniversite için Aydın’a geldiğimde üniversite komisyon başkanlığı görevi üstlendim. Ardından da il gençlik kolları başkanlığı görevine atamayla geldim. 1 yıl sonra yapılan gençlik kongresinde de seçime katıldım. Bir arkadaşım daha adaydı. Yarışa girdik ve tekrardan kazanarak CHP Gençlik Kolları İl Başkanlığı görevine tekrardan geldim.

“CHP’NİN OLDUĞU HER YER BENİM EVİM”

-ADÜ’de ne okudunuz?

Arkeoloji okudum. Üniversite öğrenciliği yapılan şehirde siyaset yapmak birçoğuna zor gelebilir ama bizim için zor olmadı, çünkü CHP’nin olduğu her yeri evimiz olarak kabul ediyorduk. Neticede evimizde siyaset yapıyoruz. Bu Diyarbakır da olabilirdi, Edirne de olabilirdi, Erzurum da olabilirdi ama Aydın oldu. Aydın’da da siyasete devam ediyoruz.

“15 YAŞIMDA SİYASETE BAŞLADIM”

-Aktif siyasete başlamanız nasıl oldu, aileden gelen bir yapı mı vardı?

Ailede babam sendika kökenliydi ama yine de politik bir ortam vardı. Bizim kuşak AKP iktidarıyla büyüdü. 13 yıllık bir AKP iktidarı var ortada. Lisede 15 yaşındayken, bir şeyler yapmalıyım isteği geliyor, kalkıp parti binasına gittim bizden büyük abilerimizle oturduk, ne yapabilirizi konuştuk ve partinin lise komisyonunu kurma düşüncesi hakim oldu. Aynı dönemde liselerarası çevre kurul başkanlığı yapıyordum. O sayede örgütlenmek biraz daha rahat oldu bizim açımızdan. Ardından lise komisyonumuzu örgütledik. Ardından partiye üye oldum, gençlik kolları saymanlığı görevine geldim, bir buçuk yıl kadar (2010’un sonuna kadar) bu görevi yürüttüm. Sonrasında da üniversite için Aydın’a geldim. Geldiğim ilk gün üniversiteye kayıt olmaya çıkacağıma CHP İl Binasına geldim. Oradaki arkadaşlarımızla tanıştım. Daha sonra üniversiteye çıkıp kaydımı tamamladım. 2010 yılında Aydın’a yerleştikten sonra üniversite komisyon başkanlığı görevini üstlendim. 6 ay kadar bu görevi yürüttüm, ardından il gençlik kollarında bir değişiklik yaşandı Aydın’a. Atamayla İl Gençlik Kolları Başkanlığına getirildim. Nisan 2011’de bu göreve geldim, Haziran 2012’de de tekrardan kongreyle seçilerek, halen bu görevimi devam ettiriyorum.

-Okul ve siyaseti aynı anda mı götürdünüz?

Gençlerin en rahat siyaset yapabileceği zemin üniversite. Tek sorumluluğu okulunu tamamlamak, bunun yanında birçok boş zamanı oluyor ya da zaman yaratabileceği çok fazla imkanı var. Bu zamanı da kendi ülkesinin sorunlarına ve kendi geleceğine, kendinden sonra gelecek neslin geleceğine ayırmıyorsa bir genç, işte orada bir sıkıntı var demektir. O yüzden herkesin elini taşın altına koyması gerekir inancıyla hem üniversiteyi sürdürdüm hem de siyasete devam ettim.

-Mesleğinizi hiç yaptınız mı?

Okul döneminde kazılarda bulundum. Ama henüz mesleğimizi icra edemedik. Henüz bitiremedim okulu, alttan birkaç dersim devam ediyor.

“ARKEOLOJİ SİYASETLE İLİNTİLİ”

-Arkeoloji bölümünü tercih etme nedeniniz neydi?

Arkeoloji çoğu kişiye komik gelir ama herkese ilkokulda sorarlar ne olacaksın diye, o dönemde de arkeoloji okumak istediğimi çoğu arkadaşım bilir. Hatta üniversiteyi kazandığımda da şaşırdılar, ne yaptın ne ettin yine de istediğin bölümüne girdin diye. Arkeoloji siyasetle ilintili. İnsan yaşamının geçmişte neler yaptığını, neler yaşadığını görüyorsunuz. Çünkü geçmişte de yönetim biçimi var. Siyaset dediğimiz olgu insan yaşamının her alanında var. Arkeoloji sadece topraktan çıkarttığımız bir pişmiş topraktan yapılmış bir kabın tarihsel geçmişini irdelemek değil. İnsanların nasıl yaşadığını da araştırıyoruz. Antik Yunan’a gidiyoruz, demokrasinin ilk ortaya çıktığı yer. Tüm bunları da araştırma arzusu vardı. Bir nevi kendi geçmişimize bakıştı aslında. Bu yüzden arkeoloji hep sevdiğim bir alandı. Sevdiğim alanda da eğitimimi sürdürdüm.

“AYDIN GENÇLİĞİNİN CANLANMAYA İHTİYACI VAR”

-Aydın’ın siyasetini ve gençlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Aydın’da şöyle bir sıkıntı var, Aydın’ın yerlisi çok fazla siyasetle ilgilenmiyor. Tabi bunun gerekçeleri de var. Yaşam dersi var ortada, işsizlik çok ciddi bir sorun. İstihdam politikası yok. Bu politikanın eksikliğini gençler yaşıyor ne yazık ki. Üniversitelerden mezun gençler, meslek liselerinden mezun gençler ya da mesleği olamayan ama herhangi bir işi yapabilecek kabiliyete sahip insanlar bugün işsiz. Doğal olarak işsiz olduğu zaman hayatlarında öncelikleri değişiyor. Siyasetle ilgilenmektense önce hayatını sürdürebilmeyi ön görüyor. Buna rağmen duyarlı ve bilinçli bir çevre de var. Yerel gençlik ağırlığının düşük, üniversite ağırlığının daha yüksek olduğunu görüyoruz. Buna rağmen Aydın’ın gençliği politikadan uzak değil, belki aktif olarak içinde değil ama gündemi takip ediyor. Kim ne yapmış görüyor. Bu noktada Aydın gençliği biraz daha canlanmaya ihtiyaç duyan bir yapıda.

“GEZİ TÜRKİYE GENÇLİĞİNİ BİRLEŞTİRDİ”

-Üniversite öğrencilerine bakarsak, ailesi başka bir partiye mensup olup da kendisi Aydın’a geldiğinde CHP ile tanışan, CHP seçmeni olan gençlerle karşılaşıyor musunuz?

Çok fazla var böyle arkadaşlarımız. Sadece dışarıdan gelen değil, Aydın’a yerli olan arkadaşlarımız dahi var. Bakıyoruz ailesinin hemen hemen tamamı AKP’ye kayıtlı ama arkadaşımız CHP üyesi olup, CHP’de çalışmayı tercih ediyor. Herkesin bir dünya görüşü var, 5 parmağın 5’i de bir değil neticede. O arkadaşlarımız da kendisini AK Parti’ye uzak, CHP’ye yakın görmüş olabiliyor. Üniversiteye ilk geldiğim yık Urfa’dan bir arkadaşımız vardı. Ailesi AKP’li. Ama arkadaşımız bizimle birlikte 4 yıl seçim çalışmalarına katıldı. Gençlik Kolları faaliyetlerinde bizimle birlikte yer aldı. İstanbul’da da ailesi HDP’li olup da kendisi 7 yıldır ailesine karşı CHP’de siyaset yapan arkadaşımız da var. Bir de Türkiye gençliğini birleştiren bir Gezi direnişi yaşadık. BDP’lisi de vardı hatta AKP’lisi de vardı o grubun içinde. Aydın’da da bunun örneğini yaşadık. Gençlik birbirini anlıyor, keşke yukardakiler de birbirlerini anlayabilse.

“GENÇLER KENDİ LİDERLERİNİ KENDİ İÇLERİNDEN ÇIKARMALI”

-Bu anlamda Aydın gençliğine verebileceğiniz mesaj ne olur?

Mutlaka kendi gelecekleri adına ellerini taşın altına koymaları gerekiyor. Bu eli taşın altına koymak birilerinin arkasından giderek değil, gençlerin bir araya gelerek, örgütlenerek yan yana durarak başarılı olabilir. Sağ ya da sol hiç fark etmez çoğu siyasetçi 12 Eylül 1980 öncesi siyasete saplanmış durumda. Yaş itibariyle ciddi bir kuşak çatışması var aramızda. Bugün HES’lere karşı direnen bir gençlik var, karetta karetta kaplumbağalarının nereye gideceğini tartışan, küresel ısınmaya karşı mücadele veren bir gençlik var artık. Baktığınızda kimse kimseye liderlik edemez. Gençler kendi liderlerini kendi içinden çıkarmalı. Birinin arkasına takılmaktansa kendi oluşturacağı örgütün içinde kendi fikirleriyle yürümeli. Türkiye gençliği de Aydın gençliği de bunu yapmalı.

“CHP GENÇLİK KOLLARI SOLU YENİDEN TANIMLAMAYA ÇALIŞIYOR”

- CHP Gençliğini tanımlayabilir misiniz?

Türkiye’nin ilk gençlik örgütlenmelerinden biri. Kendi içinden başbakanlar, milletvekilleri yetiştirmiş. Biz gençlik kollarını partinin okulu olarak tanımlıyoruz. Siyaseti öğrendiğimiz ve yaşadığımız bir yer olarak görüyoruz. Siyasal olarak partinin genel politikalarından farklı yanlarımız da var. Parti politikalarının daha solunda yer alan gençlik yapılanması var. Daha ortada konuşan değil, daha radikal konuşan, Türkiye’nin sorunlara daha net cevap veren gençlik var. Çok net olarak CHP Gençlik Kolları kendisini, demokratik ve sosyalist bir çizgide tanımlıyor. Bundan dolayı da Avrupalı Genç Sosyalistler üyesiyiz. Bugün bir arkadaşımız da başkan yardımcılığı görevini üstlendi. CHP Gençlik Kolları partinin politikalarını daha sola çekmeye çalışıyor. Sola çekmeye çalışırken de, solu da Türkiye’de yeniden tanımlamaya çalışan bir yapı var. Türkiye’de sol da yeniden tanımlanmaya ihtiyaç duyuyor. 21. yüzyıldayız, geçmişin pratiklerinden ders alarak artık gençliğin de, Türkiye solunun da kendisini yeniden tanımlamaya ihtiyacı vardı. CHP Gençlik Kolları da bugün bunu yapmaya çalışıyor. CHP Gençlik Kolları kendi içinde muhafazakarların da özgürlük alanlarını tanımlayacak bir sol anlayışı irdelemeye çalışıyor. Ama bunun yanında, muhafazakarlarla özgürlük sorunlarını tartışırken, diğer taraftan Alevilerin de eşit yurttaşlık talebine de cevap veren CHP Gençliği var. Bazen bu parti içinde çatışmalara sebep olabiliyor. Açmazlar olabiliyor, ama bunlar mutlaka aşılıyor. Bazen biz geri adım atıyoruz. Partinin genel politikalarıyla da uyuşmazlık olabiliyor. Geri adım atarken de düşüncelerimizden vazgeçerek değil. Yapılacak olan tüm düzenlemelerde tüzüğümüzü o yönde yenilemeye çalışarak. En basit örneklerinden CHP’nin bugün yüzde 10 gençlik kotası uygulaması Gençlik Kolları’nın verdiği mücadele neticesinde gerçekleşti. Tüzük kurultaylarında tartışa yatışa bunu tüzüğe ekletebildik.

Genel Başkanımıza karşı da kendimizi ifade edebiliyoruz. Genel Başkanımız da bu noktada bizlere değer veriyor. Bize hep, ‘Her zaman bizim daha solumuzda yer alın. Çünkü bizi yönlendirecek olan sizlersiniz’ diyor. Biz de bu noktada hem Genel Başkanımızın söyleminin ardında bir politika izliyoruz, hem de doğru bildiğimiz yolda yürüyoruz.

“GENÇLER ÇOK İYİ ANLAŞILAMIYOR”

- Ülkede gençler ne gibi sorunlar yaşıyor?

Birincisi işsizlik sorunu, ikincisi de anlaşılamama sorunu var. Gençler çok iyi anlaşılamıyor bu ülkede. Gençlik ve Spor Bakanı var bu ülkede, ama başında 50 yaşında bir insan var. Bizim ülkemizde gençlerle ilgili politikada dahi ‘sen çocuksun biraz kenarda dur’ yapısı hakim. Diğer yandan mevcut siyasal partilere soğuk bir bakış açısı var. Biz Gençlik Kolları olarak bunu kırmaya çalışıyoruz. Bizim Türkiye’yi değiştirme iddiamız olduğu kadar, değişen Türkiye’ye göre CHP’yi de değiştirme iddiamız var. Birlikte yenilenmemiz gerektiğini anlatıyoruz, ikna ettiklerimiz de oluyor, edemediklerimiz de…

12 Eylül öncesinde ciddi derece bu ülkede sağ sol demeden bir genç kıyımı yaşanmıştır. Belki de bu kıyımın da ciddi derecede etkisi var. Ailelerin o baskı ortamında çocuklarını yetiştirmiş olmaları nedeniyle bir çekingenlik var ciddi derecede. Ama sorunun en temelinde anlaşamama var. Gençler anlaşılamadığından şikayetçi. Hatta bugün de Gezi Olaylarına atıfta bulunacağız. Gezi Olaylarından sonra bütün siyasal partiler çıktı; ‘Biz Gezi’yi okuduk. Gezi’yi anladık’ dedi ama ben hala Türkiye’deki bütün siyasal partilerin geneli adına konuşalım Gezi Olaylarını tam olarak anlayan, irdeleyen bir siyasal parti tam anlamıyla çıkmadı ortaya. Evet, kıyısından dokunduk, ucundan dokunduk, yanından geçtik ama o süreci okuyamadık. Çünkü o meydanlarda farklı yapıda bir gençlik vardı. Kimi gece 22.00’den sonra alkol satışına tepki olarak çıktı oraya. Kimi ağaçlar kesiliyor diye çıktı. Kimi laiklik sorunundan dolayı çıktı. Ama herkesin bir gerekçesi vardı.

-Ağaçlar bahane oldu aslında…

Bahane değil de ilk olaylar çevreci bir eylem olarak başladı. Fakat polisin aşırı müdahalesine karşı farklı hassasiyetleri bulunan çevreler de meydana inmeye başladı. Gençlik orada yine anlaşılamadı aslında. Olaylar farklı noktalara çekildi. Darbe girişimi dendi. Darbe girişimi olsaydı o gençler Ankara’ya yürürdü. Taksim Gezi Parkı’nı korumaya çalışmazdı. Bu ülkenin gençleri anlaşılamıyor. Anlaşılamayan gençleri de baskılarla, gözaltılarla, polis müdahaleleriyle sindirilmeye çalışıldı.

-Diğer partilere baktığımızda gençler farklı işlerde kullanılıyor. Genliğin anlaşılmamasının nedeninin gençliğin kendini kullandırıyor olması diyebilir miyiz?

Az önce de dediğim gibi gençliğin bir liderin peşine takılmak yerine, kendi liderlerini içinden çıkarmalı ve öyle yürümeli. Sadece CHP için değil, örnek verdiğiniz partiler için de bunu söylüyorum. İl ve ilçe başkanlarının peşine takılarak, ana kademede siyaset yapan, yaş olarak ciddi derecede ileri olan, beklentileri olan, milletvekili olmak gibi, belediye başkanı olmak gibi beklentileri olan insanların arakasına takıldığınız zaman ister istemez kullanılmaya başlıyorsunuz. Çünkü o insan, istekleri ve beklentileri doğrultusunda sizi kullanıyor. Bizde bu durum böyle mi? Hayır değil. Neden değil? Çünkü CHP Gençlik Kolları angarya diye tabir ettiğimiz işleri yapıyor mu yapıyor. Çünkü gençlikte bir dinamizm bir heyecan var. Gençler bunu yapıyor ama bunun yanında oturup politika da yapıyor. Aydın’da hangi partinin gençlik örgütünü görüyorsunuz meydanlarda?

“CHP GENÇLİK KOLLARI MEYDANLARDA”

CHP Gençlik Kolları, ülkenin bütün kanayan yaralarına, sorunlarına karşı mutlaka meydanlarda olmayı tercih ediyor. Tepkisi varsa tepkisini çözüm önerisi varsa çözüm önerisini dile getiriyor. Deniz Feneri davaları görüldüğünde dönemin bakanlarına karşı protesto eylemleri de gerçekleştirdik. Ya da zamları da protesto ettik. Ama baktığınızda Aydın’daki diğer siyasal partilerde böyle bir şey göremiyorsunuz. Yok. Tamamı ya masa başında oturuyor ya da kelle çokluğu diye tabir ettiğimiz adayımız geliyor hadi arkasından gidelim alkışlayalım, bir görüntü oluşturalım maksadıyla ilerliyorlar. Hatta bununla ilgili Eski AK Parti Aydın Gençlik Kolları Başkanı Sami Üner ile bu konuda bir tartışma yaşadık. Sami Üner görevdeyken ben yine görevdeydim. O dönemde basın önünde tartışma teklifi gelmişti. Kabul ettik ama kendisi bir yanıt vermedi daha sonra. Niye? Çünkü özgür iradesiyle siyaset yapabilen bir arkadaş değil kendisi. Usul gereği il başkanımıza bilgilendirmeyi yapıyoruz ama haber veriyoruz sadece. Onlar inisiyatif kullanamıyorlar.

Benim ilçe gençlik kolları başkanlarım bana karşı söz söyleyebilme hakkına sahip. Ya da benden habersiz kendi ilçesinde parti tüzüğüne çelişmeden etkinlik yapabilme şansına sahip. Gençleri biraz daha özgür bırakmak gerekiyor.

-Somut örnek vermek gerekirse proje olarak bakıldığında, gençler için neler yapılmalı?

Gençlik kampları oluşturulmalı. Gençler kendilerini geliştirecek, yaşamını yönlendirecek kültürel sosyal etkinliklerde bulunmalı. Eğitim noktasında bu ülke Avrupa’ya öğrenci göndermeli. Kültür etkinlikleri düzenlenmesi gerekiyor. Aydın yöresinde 17 tane antik kent var. Tralleis denildiği zaman Aydın halkının bildiği şey 3 gözlerden ibaretti. Tarihi, orada ne olduğu yok… Tanıtıcı faaliyetler olması gerekiyor. Talep anlamında da eksikler var. Biz oturup şu olmadı bu olmadı diyoruz ama bunları yetkili mercilere iletme konusunda biz gençlerin de eksiği var.

Sadece gençlere yönelik alanların da yapılması gerekiyor. Aydın bir üniversite kenti. Fakat Aydın’a gelen üniversite öğrencileri, Aydın’ın yerlisi gibi oluyor. Bunu aşabilmek adına ünikent projesi yapılabilir. Zamanla olacak şeyler bunlar.

“GENÇLER YÖNETİME DAHİL EDİLMELİ”

İstanbul’dan Aydın’a ilk geldiğimde, Aydın benim gözümde şehir değildi. Mega bir kasaba görüntüsü vardı. Aydın daha yeni şehir olmayı başardı aslında. Aydın şimdi de büyükşehir sürecine giren metropol olmaya çalışan bir Aydın var. Aydın’da gençler örneğin Kuşadası’na Didim’e gidecek ama ulaşım problemi var. Önümüzdeki 4 yıllık süreçte tüm bunların örnekleri yaşanacak. Belediyelerin Kent Konseyi Gençlik Merkezleri kanadıyla gençleri de yönetime dahil etmek gerekir. Efeler Kent Konseyi Gençlik Merkezimiz kuruldu, arkadaşlarımız orada tartışıyor.

-Kültür gezileri dediniz, Aydın’da 17 tane antik kentimiz var ama kültür gezileri diğer illere yapılıyor, bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Gezebileceğiniz yer sayısı 4’ü 5’i geçmiyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı ödeneklerle kazıları ayağa kaldırması, canlandırması gerekiyor. Ayakta dediğimiz yapılar örneğin Ortaklar Magnesya’ya gittiğinizde gezilebilecek bir noktası yok. Çalılara bürünmüş halde. En zengin coğrafya, 3 bin yıllık bir geçmişi olan Karya bölgesi aslında Aydın ama buraya Bakanlık yeterli yatırımları yapmıyor. Bununla birlikte geçmişten gelen yaşam alanlarının, kalıntıların gün yüzüne çıkmasına engel oluyor. Belediyemizin dışarıya gezi düzenlemesinin sebebi de ayağa kaldırılmış, turizme açılmış bölgeleri vatandaşlarımıza göstermek oldu.

“BİRÇOK ARKEOLOG İŞSİZ”

Aydın’da tanıtıcı faaliyetlerin artması gerekirdi. Sebebi de Aydın’daki mekanların tam anlamıyla turizm açısından gezip görmeye elverişli olmamasından kaynaklıydı. Turizm bacasız sanayidir. Bu bacasız sanayiyi işletmek gerekir. Bunun en temel ayağı da bakanlıktan geçiyor. Türkiye’deki arkeolojik kazılara bakın, ya kazılmıyor, ya da yabancı arkeologlar kazıyor. Çünkü onlar kendi bütçe ve ödenekleriyle geliyor. Bu işsizliği de artırıyor. Türkiye’de birçok arkeolog işsiz, ama dışarıdan gelenler para alıyor. Bakanlık cüzi rakamlarda ödenek veriyor. Orada çalışacak işçinin ve öğrencinin sadece maaşını veriyor orayı ayağa kaldırmak ve restorasyonu anlamında para vermiyor. Bu ya sponsorlarla karşılanıyor, ya da karşılanamazsa da kazı duruyor. Bu bakanlığın ödenekleri artırması ve yerel yönetimlerin kazıları desteklemesiyle geliştirilebilecek bir şey. Ama ne yazık ki ülkemizde sağlıklı şekilde işlemiyor. Bugün turizm faaliyetlerinden elde edilen gelirlerle her alanda yatırımlar yapılıyor, ama turizme yapılmıyor.

- 7 Haziran için ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?

7 Haziran çok önemli bir süreç. Gençlik Kollarımız da tüm ilçelerde kapı kapı dolaşıyor. Adaylarımız gibi çalışıyor. Partimizin politikalarını anlatıyor. Toplumun her kesimine dokunmaya çalışıyor. Sahadayız, gecemiz gündüzümüz yok. Bütün mahallelere, hanelere gençlik kollarımız var.

“GENÇLER MUTLAKA SİYASET YAPSIN”

- Son olarak gençlere vermek istediğiniz bir mesaj var mı?

Gençlere CHP’ye gelin demiyorum. Ama siyasi anlayış olarak kendilerine yakın hissettikleri partide mutlaka siyaset yapsınlar. Bizler fikirlerimizi ortaya koymadığımız, tartışmadığımız sürece birbirimizi anlayamayız. Şikayetçi olduğumuz şeyleri değiştiremeyiz. Herkesin elini taşın altına koyması ve özellikle de gençler elini taşın altına koymalı. (GAMZE KORKMAZ)







 
Son Eklenen Haberler