Takip Et

MUSTAFA KEMAL’İM…

Ben sevdim mi ölümüne severim Mustafa’m

Gönül bahçemde susuz bırakmam sevgi çiçeklerimi

Seni yaratıp bu topluma armağan eden o güçten sonra

Birde sana ayırmışım yüreğimdeki ışıklı otağı…

Bu topluma adanmış bir ömürdü seninki

Öyle ki; anası belli babası elli yazgısını yazdırmadın ak alnımıza

Saltanatın altın anahtarı avucunun içindeyken

Reddi ilhak diyerek Ulusa taç ettin Cumhuriyeti…

Senin sonsuzluğa göçtüğün yaşı geçtim Mustafa’m

Hala yaptıklarına, bıraktıklarına ermiyor usum

Şer bir güç kirletmeye çalışıyorken Anadolu’mu

Gaflet ve delalet içinde seyrediyor Ulusum…

Ay yıldızın gölgesinde dimdikti başımız

Yağsız da olsa doyururdu, kutsaldı aşımız

Bağımsızlık destanı yazan anamız bacımız kardaşımız

Yıldızlar kadar uzak artık birbirine Mustafa’m…

Senin hediye ettiğin bayramlar kutlanmıyor

Sana ve cumhuriyete düşmanlık aleni, saklanmıyor

Ölü toprağı serptiler umut beklenmiyor

Bu hislerle yarın 19 Mayıs Mustafa’m…

Kimileri seni anladığını sanıyor

Kimileri gaflet uykusunda, kimi uyanıyor

Bir gerçek var ki ulu önderim

Vatan yanıyor, vatan kanıyor…

Lal olmuş diller, körelmiş gözler

Herkes her kafadan ötse de kifayetsiz sözler

Köseleye dönmüş artık kızarmıyor yüzler

Bu hislerle bugün 19 Mayıs Mustafa’m…

Biliyorum sen artık dönmeyeceksin

Bu Ulusun atisine el vermeyeceksin

Öyleyse sen de şunu bil Kemal’im

Bu kalpte asla ölmeyeceksin

Hepimiz birer Mustafa Kemal olacağız göreceksin…

 

OZANCA

MUSTAFA KEMAL

 

dağ başını efkâr almış

gümüş dere durmaz ağlar

gözyaşından kana kesmiş gözlerim

ben ağlarım çayır ağlar çimen ağlar

ağlar ağlar cihan ağlar

mızıkalar iniler ırlam ırlam dövülür

altmış üç ilimiz altmış üç yetim

yıllar gelir geçer kuşlar gelir geçer

her geçen seni bizden parça parça götürür

mustafa'm mustafa kemal'im

 

diz dövdüm

gözlerim şavkı aktı sakarya'nın suyuna

sakarya'nın suları nâmın söyleşir

hemşehrim sakarya öksüz sakarya

ankara'dan uçan kuşlar

kemal'im der günler günü çağrışır

kahrolur bulutlara karışır

gök bulut yaşmak bulut

uca dağlar dev boyunlu morca dağlar

divan durmuş bekleşir

mustafa'm mustafa kemal'im

nasıl böyle varıp geldin hoşgeldin

çıngı kaymış yalazlanmış gözlerin

şol yüzünde güneş südü sıcaklık

ellerinden öperim mustafa kemal

senin dalın yaprağın biz senin fidanların

biz bunları yapmadık

sen elbette bilirsin bilirsin mustafa kemal

elsiz ayaksız bir yeşil yılan

yaptıklarını yıkıyorlar mustafa kemal

hani bir vakitler kubilay'ı kestiler

çün buyurdun kesenleri astılar

sen uyudun asılanlar dirildi

mustafa'm mustafa kemal'im

 

 

karalar kuşanmış karadeniz akmam diyor

dokunmayın ağlamaktan bıkmam diyor

bu gece kıyamet gecesi bu vapur bandırma vapuru

yattığı yer nur olsun mustafa kemal

ben ölümden korkmam diyor

korkmam diyen dilleri toz oldu toprak oldu

değirmen döndü dolandı yıllar oldu

bir kusur işledik bağışlar mı kimbilir

o bize öğretmedi kazan kaldırmasını

günahı vebali öğretenin boynuna

erdirip oldurana ana avrat sövmesini

yüreğim kırıldı kanım kurudu

var git karadeniz var git başımdan

mızıka çalındı düğün mü sandın

bir yol koyup gideni gelir mi sandın

mustafa'm mustafa kemal'im

 

ankara'nın taşına bak

tut ki baktım uzar gider efkârım

çayır ağlar çimen ağlar ben ağlarım

gözlerimin yaşına bak

ankara kalesi'nde rasattepe'de

bir akça şahan gezer dolanır

yaşın yaşın mezarını aranır

şu dünyanın işine bak

mustafa'm mustafa kemal'im… Attila İLHAN (GÖKHAN DÜZYOL)

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.