Takip Et

SON DAKİKA

"Koronavirüs, Sars virüsünün mutasyona uğramış hali"

10 Nisan 2020, Cuma 16:06

     


Sora Sora programına konuk olan Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Sultan Tarlacı korona virüs salgını hakkında önemli açıklamalarda bulundu.

tvDEN'de yayınlanan Ayşegül Koç’un sunduğu Sora Sora programına Skype bağlantısı ile konuk olan Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Sultan Tarlacı, korona virüs salgını hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Tarlacı, “Dünya Sağlık Örgütü’nün açıkladığı Korona virüs yada Covid-19 diye adlandırdığı virüs aslında Sars virüsü” dedi.

“VAKA SAYISI ARTACAK”

Tüm dünyayı etkileyen korona virüs salgınının giderek artığını ve artmaya devam edeceğini ifade eden Tarlacı, “Şu an içinde bulunduğumuz durum salgın hastalığının arttığını gösteriyor. Birinci gün ve bugün arasındaki farkı gözle görmek zor. Fakat bunu grafikler ve analizler şeklinde sunduğunuzda gözle görülebilir bir durum olduğunu fark ediyoruz. Toplam vaka sayısı giderek artıyor ve bu beklenen bir şey. Her gün artan ve 30 binin üzerine çıkan vaka sayısı artmaya devam edecek. Bunlar sadece testler ile tanı konulan vaka sayıları. Tanı konulmayan vaka sayıları da olduğunu da düşünüyoruz. Bu hastalığın ne zaman düzeleceği konusuna tahmin yürütmek çok zor. Ülkemizdeki sıkı koruma önlemlerine herkes uyarsa bir düşüş olacaktır. Fakat bu biteceği anlamına gelmiyor. Diğer gribal enfeksiyonlar gibi, solunum yoluyla bulaşan enfeksiyonlar gibi Haziran aylarında azalma yaşanacaktır. Ekim ve Kasım ayları gibi bir yükselişe geçecektir. İngiltere’nin yaptığı bilim insanlarının da açıkladığı gelecek analizlerinde de aynı şekilde anlatılmış. Virüsün kaç kişiye bulaştığını asla bilemeyiz. Bunu bilmek için 80 milyona test yapmak lazım ve buda mümkün değil. Ne zaman düzlüğe çıkar? sorusunun cevabını çok kesin olan iki şeyden anlayabiliriz. Birisi yoğun bakımda yatan hastalar bir diğeri ise solunum cihazına bağlanan hastalar. Çünkü bunların sayısı kesin ve nettir. Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı verilerden de gördüğüm kadarı ile son 3 gündür vaka sayıları çok belirgin artmıyor. Yani yoğun bakıma yatan ve solunum cihazı bağlanan hasta sayıları artmadığı için bir düzlüğe doğru gidiyor gözüküyor. Şehir giriş-çıkış sınırlamalarının ne kadar etkili olduğunu 1 hafta sonra yoğun bakıma yatan ve solunum cihazı bağlanan hasta sayıları ile göreceğiz.

KORONA VİRÜSÜN BEYİNE ETKİSİ VAR MI?

Korona virüsün beyin üzerinde etkisi olup olmadığı konusuna da değinen Tarlacı, “Dünya Sağlık Örgütü’nün açıkladığı Korona virüs yada Covid-19 diye adlandırdığı virüs aslında Sars virüsü. Yani Sars denilen ve Çin’de yerleşik kalan virüs aslında “Sars Korona Virüs 1” geçirdiği mutasyon sonucunda “Sars Korona Virüs 2” olarak döndü. Bizim korona virüs diye dünya olarak uğraştığımız, yaşadığımız şey aslında Sars’ın başka bir versiyonu. Sars virüsünün ölüm oranı çok daha yükseklerdeydi. Fakat bu kadar çabuk bulaşmıyordu. O yüzden pandemi yapıp yayılamadı, sınırlı kalabildi. Korona virüsün, Sars virüsüne göre yüzdesi düşük fakat yayılım oranı yüksek. Ateş, öksürük, solunum yetmezliği, kas ağrısı, akciğerde zatüre gibi belirtiler sars virüsünün ve korona virüsün bulgularıdır. Beyine etkisine gelecek olursak bütün virüsler beyine ulaşabiliyorlar. Geçmiş yıllardan ve hayvan deneylerinden de biliniyor. Burundaki koku sinirine bulaştığı zaman beyindeki koku merkezlerine oradan da beyine yayılabiliyor. Ama tabi bu sadece Sars ve korona virüsü ile alakalı değil grip virüsü E 1- N1 virüsü de bunu yapabiliyor. Bazı insanların beynine sıçrayıp menenjit dediğimiz hastalığı ortaya çıkıyor. Geçtiğimiz haftalarda korona virüsü bulaşmış bir hastanın beynine etki ettiği görüldü. Yani bir şekilde beyini etkileyebiliyor. Genelde koku alma, tat alma bozuklukları korona virüsünün etkileri arasında yer alabiliyor. Fakat bütün viral enfeksiyonlar ağır geçirildiğinde koku ve tat duyusu ortadan kalkabiliyor. Korona virüse bağlı olarak epilepsi nöbetleri, kas zedelenmesi, kan testlerinin yükselmesi, koku-tat duyularının kaybolması gibi beyine etki eden hastalar olduğu bildirilmiş. Ama analizlere baktığımızda beyine etki eden vaka sayısı çok fazla değil.” dedi.

BİLİMİN ÖTESİ VAR MI?

Parapsikoloji hakkında görüşlerini anlatan Tarlacı, “Parapsikoloji, duyular dışı algı geleceği önceden sezme, uzak mekanlar da olayları beş duyu kullanmadan bilme gibi durumların genel kapsamı parapsikolojik olaylar. Bunların temeli insan bilinci. Beyin bilimleri ve nöroloji alanları çok geniş. Bu konular üzerine bilimin yöntemi ile yapılmış bir çok çalışma var. Parapsikoloji denildiğinde cinler ve periler ile karıştırmamak lazım. Parapsikoloji insandan kaynaklanan becerilerdir. Siz gelecek ile ilgili bir şeyi rüyanızda görüyorsanız bu bilimsel ve evrimsel bir şeydir. Sizi yaşamda tutmak için gelişen bir şeydir. Yani uzaylılar ile alakası yoktur. İnsan zihninin bir kısmı zamanın ve mekanın dışına ulaşabiliyor. Uykuya daldıktan 120 dakika sonra ilk rüyamızı görüyoruz. Bir kişi sabaha kadar yaklaşık 2 saat rüya görüyoruz. Türkiye nüfusuna eşlediğimiz zaman 160 milyon saat görüyoruz her gece ülke olarak. Fakat bizim hatırladığımız uyanmadan önceki rüyamız. Rüyanın içeriğini belirleyen çok fazla faktör var. Günlük yaşamda bütün algılarımız işitsel, görsel yüzde 70- 80 bilinç dışı şeyler. Sokakta yürüyorsunuz diyelim yanınızdan geçen insanların yüzünü bilinç dışı tarar. O yüzler içerisinden size tehlike oluşturabilecek yüz biçimlerini kodlar ve ayırır. Fakat biz bunun farkında olmayız. Yada sokaktaki çiçekçiyi görürsünüz ama fark etmezsiniz. Uyurken bulunduğunuz ortamın durumu, fizyolojik süreç bütün bunların hepsi rüyalarınıza etkilidir. Rüyalar imajları algıları abartır. Bütün bunların dışında geleceğe dair rüyalar da görülebilir. Sabah erken saatlerde içerikleri zengin ve canlı rüyalardır. Yıllar sonra bile o rüyayı unutmaz, hatırlarsınız. Bilim dünyası bu kehanet rüyalarını açıklamakta zorlanıyor.” İfadelerini kullandı. (CEREN AKBAŞ)


HABER VİDEOLARI






 
Son Eklenen Haberler