Türk İnternet Medya Birliği (TİMBİR) Genel Başkanı ve Ankara Kent Konseyi Başkan Yardımcısı Dr. Süleyman Basa, Ankara’da düzenlenen Minimal Evler Fuarı PREFAB EXPO’nun açılışında yaptığı çarpıcı konuşmada, Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğunu vurgulayarak, “İtalyan parke, Hilton banyo peşinde koşmayı bırakıp, sağlam yapıların peşine düşmeliyiz. Fay hatlarının değil, ‘pay haklarının’ peşinde koşarak bu iş yürümüyor" dedi.
Türk İnternet Medya Birliği (TİMBİR) Genel Başkanı ve Ankara Kent Konseyi Başkan Yardımcısı Dr. Süleyman Basa, Ankara’da düzenlenen Minimal Evler Fuarı PREFAB EXPO’nun açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye’nin 540 aktif fay hattına sahip olduğunu hatırlatarak dikkat çeken açıklamalarda bulundu.
"DEPREM YAŞAMA OLASILIĞIMIZ YÜZDE 95'İN ÜSTÜNDE"
Dr. Basa, “Türkiye bir deprem ülkesi. 30 yıl içinde yıkıcı bir deprem yaşama olasılığımız yüzde 95’in üzerinde. Eğer bugün 30 yaşındaysanız ve bugüne kadar bir depremde hayatınızı kaybetmediyseniz, doğru binada ve doğru yerde yaşıyorsunuz demektir. Önümüzdeki 30 yıl için aynı durum geçerli"
"DÜNYANIN SONU GELMİŞ DEMEKTİR"
Konuşmasının en çarpıcı bölümünde Basa, depremin doğanın bir yaşatma döngüsü olduğunu belirtti. “Dünyada bir gün hiç deprem olmazsa, bilin ki dünyanın sonu gelmiş demektir. Çünkü dünya insanı yaşatmak için deprem yapar. Bizim görevimiz depremi durdurmak değil, ona uygun şekilde yaşamak. Yani doğru evleri, sağlam binaları inşa etmek zorundayız” ifadelerini kullandı.
“İTALYAN PARKE PEŞİNDE DEĞİL, SAĞLAM YAPI PEŞİNDE OLMALIYIZ”
Dr. Basa, Türkiye’nin yapı kültürüne de eleştiri getirdi. “Eskiden köyden çıktık, 2+1 daire yetmedi; şimdi ‘penthouse’ peşindeyiz. İtalyan parke, Hilton banyo peşinde koşmayı bırakıp, sağlam yapıların peşine düşmeliyiz. Fay hatlarının değil, ‘pay haklarının’ peşinde koşarak bu iş yürümüyor" şeklinde konuştu.
6 Şubat depremlerini hatırlatan Basa, “O felakette Türkiye’de 53 bin, Suriye’de ise 15 binden fazla can yitirdik. Artık her sabah bir deprem haberiyle uyanıyoruz. Bu kader değil, önlem almadığımız sürece tekrarlanacak bir gerçek”
Son olarak Basa, “Minimal yaşam biçimi sadece mekanlarımızı değil, zihinlerimizi de sadeleştiriyor. Daha küçük, daha sağlam, doğayla uyumlu evler inşa etmek hem güvenli hem de sürdürülebilir bir gelecek demektir. Küçük alanlarda büyük mutluluklar, sınırlı karelerde sınırsız özgürlük mümkündür” (İREM DELİCE)
