Eşekler Cenneti
9 Ağustos 2014, CumartesiTweet |
"Özür dilerim. Seni üzmek istemedim. Kendine iyi bak. Ha unutmadan, ne zaman istersen yanındayım." Tanıdık gelmiştir bu sözler hepinize. Eminim birçoğunuz, hemen hemen aynı sırayla duydunuz bunları hayatınızda. Kalbinize inen paslı bir hançeriniz olmadı elbetteki. Ya da göğüs kafesinizde açılmış bir kurşun deliğiyle de yaşamıyorsunuz. Ama üzülmeyin. Yukarıdaki sözleri duymuşsanız şayet, tebrik ederim. Artık sizde bendensiniz.-eşşekler cennetine- hoş geldiniz.
Saçını koklamak mı daha güzel geldi, yoksa sevişmek mi? Uyurken izlemeyi mi yeğlediniz, yoksa alarmı kurup serilmeyi mi? Peki o daha zile basmadan kapıyı açanlardan mı oldunuz, yoksa anahtar deliğinden bakanlardan mı? İkinci seçeneklerdeyseniz lütfen sayfayı çevirin. Spor sayfasını öneririm. Siz, aşık olunan zeki, çevik, ahlaklı kişilerdensiniz. Yani bizimle değilsiniz. Gelelim cennetimizin günahkar tohumlarına. Birinci seçeneklere evet derken, yüzünde hala o zavallı gülüşü görenlerden bahsediyorum. Birşeyi hatırlatmam da fayda var. Ne şehit oldunuz, ne de gazi...
Faydası olmaz ama bazı önerilerim var (Bakınız cümlelerimiz bile ne kadar çaresiz kuruluveriyor). Bir kere kokusu sinmiş bir takım nesneler varsa ozona yatırın. Koklayıp da ergen triplerine girmeyin. Hatta durun, yakın atın ne varsa. Yastık, çarşaf, çakmak, toka, havlu... Çünkü siz yıkasanız da, hala oralardan koku duyduğuna kendini inandıran saflardan olacaksınız. Şiir yazmaya falan asla kalkışmayın. Siz bir Nazım Hikmet değilsiniz. Komik duruma düşmeyin. İçinizdekini kasten öldürenlere yardım edip, herşeyi durdurun. Artık yazmak yok. Sıla yok, Ayna yok, Yaşar yok. Açın bir pencere, bol bol kedi videoları izleyin. Pepenin bacısını öneririm mesela -utanmaaaa canım, sıkılmaaaa canım-
Evet. Ne diyelim. Eşşekler cennetine uygun eşekli bir atasözü daha vardı ama unuttum. Mühim değil. Zaten onu unuturum korkusuyla zihninizi sürekli boşaltıp duracaksınız. Söylesem de, ondan bahsettiğim satırlar dışında kendinize ait her şeyi unutacaksınız. Zavallısınız. Kusura bakmayın. Şimdi kalkın benim gibi. Bir kahve yapın. Gözyaşlarınızı silin. Lavabodan aldığınız saç telini doyasıya koklayın. Bir daha dünyanın en mutlu erkeği olamayacağınızı hatırlayın. Bir daha dokunamayacağınızı, gözlerine bakamayacağınızı. Tekrar ağlayın. Ve bunu günde milyon bin kere tekrarlayın.