Yahu kim bu Stephen Hawking?
31 Ağustos 2019, CumartesiTweet |
Zamanının çok ötesinde bilim insanını kaybetti insanoğlu. Stephen Hawking…
Genç yaşlarında herkes gibi bir deli dolu hareketli bir gençti. Aşkı, zekayı, bilimi tanıyor iken çok gençken, 21 yaşında ona ‘Birkaç yıllık ömrün kaldı bay bu Stephen’ dendi.
1942 de üniversite eğitim görevlisi ebeveynlerin çocuğu olarak dünyaya geldi. Bu yüzden mükemmel bir çocukluk geçirdi. Fikirlerini özgürce söyleyebiliyor, sevdiği işleri yapabiliyordu. Küçücük yaşlarında gözlerini gökten alamıyor ve merakla yukarıda olan bitenler hakkında düşüyordu. Babası gibi tıp okuyacağı sanılırken o fizik bölümüne gitti yetmedi matematik.
Üniversite yıllarında yolda yürürken sendeliyor, düşüyordu. Çok önemsemedi… Bir gece çok basamaklı merdivenlerden yuvarlandı, bilincini yitirdi. Hafızası silindi. Yılmadı, her şeyi yeniden öğrendi çünkü merak sonradan edilen değil var olan bir şeydir. Eğitimine sıfırdan başlayıp tam anlamıyla bir bilim adamı oldu. Fakat bunları yaparken hastalığı yine gizli tuttu. Eğer gizlemeseydi kim bilir daha sağlıklı bir hayat sürebilirdi.
Bu süreç içerisinde Big bang ve ‘evren önceden zaten vardı sonradan da sonsuza kadar var olacak’ kuramları üzerinde araştırma yaptı. En sonunda saklayamayacak kadar ilerledi hastalığı. Teşhis kondu, ALS. Vücutta beyin hariç tüm sinir sistemini kemiren kurtçuklar diye tanımlayabilirim. Tüm bunların üstüne doktorlar ona 2-3 yıllık ömrünün kaldığını söylediler.
Zamanı azalırken aşık oldu. Şanslıydı, aşkı karşılıklıydı ve hastalığı tahmin edilenden daha yavaş ilerliyordu. Birbirlerine olan bağlılıkları hastalık üzerinde etkili olmuştu. Öğrenci bursu ile evlendiler.
Evlendiler iş lazım, para lazım. Hawking doktorasını tamamlayıp iş bulmalıydı, bu süreç içerisinde ellerini kullanmaz hale geldi. O söyledi eşi yazdı. Bu tez onu ünlü yaptı. Tezin içerisinde karadelik sayesinde big bang teorisinin gerçekleşmesi yazıyordu.
İki karadelik çarpışırsa asla birbirini yutmaz tam aksine hacimleri genişler ve birleşerek büyürler… Bu tüm bilim dünyasını sarstı fakat oturup düşününce herkes onun haklı olduğu tüm fizik teorilerini ve kanıtlarını bir arada tuttuğunu gördüler.
En büyük hayali bir kitap yazmaktı, yazdı da. Fakat gördüler ki bu yazıları sadece fizikçilerin anlayabileceği şekildeydi, yazım dili fazla bilimseldi, vazgeçti, kafa dinlemek için tatile gitti. Gittiği tatilde zatüre oldu. Komaya girdi, yaşam destek ünitesi ile nefes alıyordu. Doktorlar fişini çekmeyi teklif etti eşine, reddetti. Yaşam savaşını kazandılar! Hawking iyileşti fakat ne konuşabiliyor nede kımıldayabiliyordu.
Sadece kaşlarını oynatabiliyordu, kartlarda yazana harfleri seçerek iletişim kurabiliyordu. Beden biçiminde ki sandığın içinde koca bir bilim saklıydı ama sandığı açmakta çok zorlanıyorlardı. Ta ki onun için equalizer sistemi geliştirilene kadar. Çok hafif ellerini kımıldatarak kelimeleri seçebiliyor ve iletişimi kolaylaştırıyordu. Fakat ellerini bile kullanamaz hale geldi. Yanağında ki tek bir kası kullanabiliyordu. Sistemi ona göre yaptılar. Yanağı ile yazıyordu.
Dünya ile yeniden iletişim kurunca kitap yazma hayali tekrar gündemine aldı ve yanağıyla bir kitap yazdı. 1988 de 4 yıl boyunca en çok satan kitap olarak rekor kırdı. Zamanın kısa tarihi kitabı bir çocuğun bile anlayabileceği şekilde sade ve gündelik kelimelerle yazılmıştı. 40 dile çevrilen bu kitap onun ününe ün kattı fakat ailesi bunu kaldıramadı. 1995 da eşiyle ayrıldı sonra hemşiresiyle evlendi.
Bu insanda gördüğüm iki önemli unsur var; Hastalıkla mücadelesinde tüm hastalara örnek oluşu, tüm bunların üstesinden gelirken çok işler yapması…