Aşkın kimyası
29 Şubat 2020, CumartesiTweet |
Yavaş yavaş yaz yaklaşırken ‘geldi mayıs ayları gevşer gönül yayları’ misali Eros bizleri etkisi altına almaya başlayacak. Peki bu Eros’un bize attığı oklarda ne varda bu kadar etkiliyor?
Aşk duygusal gibi gözüksede aslında biyolojik ve kimyasal bir olaydır. Hormon seviyelerinin değişmesi dönem dönem farklılık göstermesi ile karşımızda ki kişiye kapılır gideriz.
Bir erkek ve kadın birbirlerini gördükleri 90 saniye ve 4 dakika içinde parmak izi gibi kendine has koku üretir. Fark edilmeyen bu kokuyu alır ve hafızaya kaydederiz böylelikle ilahi aşk başlıyor.
İlk evre
Karnımıza kramplar ve kelebekler uçuşturan ilk evre feniletilamin, norapinefrin ve dopamin hormonlarının yükselmesiyle oluyor. Bu üç mucizevi horman kendimizi normalden daha güçlü, daha mutlu, daha coşkulu, kanı dudaklara ve cinsel organa yönlendiren, dalıp dalıp gitmelere anlamsızca gülmeye kadar bizi ‘Leyla’ yapan sorumlu hormonlar.
Dopamin etkisi gösterirken bir yandan dikkatsizlik, panik, nedensiz yere korkmak, heyecanlanmak, uykusuzluk, iştahsızlıkta olumsuz yan etkilerinden bir kaçı.
İkinci evre
Birkaç ay (bu kişiden kişiye değişir) birinci evrenin etkileri yavaş yavaş azalır. İlişkinin yön bulmaya başladığı evredir. Ya tamam ya devamdır. İlk evrede ki çılgın hormonlar yerini yavaş yavaş endorfin alıyor. Endorfin: normalde ağrı kesici için vücut bunu kullanıyor fakat aşk söz konusu olunca işler değişiyor. Kişi kendini daha güvende, daha sağlıklı, daha dinç, daha huzurlu, şefkatli hissediyor.
Son evre
Çoğu ilişkiler bu evreye gelemeden bitiyor. Sebebi tentene bir ilişki yürütememek. Oksitosin el ele tutuşarak, öpüşerek, cinsel ilişki sırasında ve cinsel hazda salgılanan bir hormon. Kendimizi düşünmeden, özgür, bulutların üzerinde hissettiren hormon işte bu. Bağlılığı arttırıyor, ruhsal, duygusal fiziksel doyumu sağlıyor.
Aşktan sorumlu diğer hormonlar ise östrojen, testosteron ve vasopressin var. Vasopressin, erkeklerde bağlılığı, koruma, kollama ve sahip çıkma içgüdüsünü ortaya çıkarak evliliğe sürüklüyor.
Östrojen, kadının cinsel karakterini oluşturuyor. Testosteron ise erkek için.
Aşık değilsiniz yani kimyanız değişiyor, gerçek bu… Ne yazık ki ve ne mutlu ki…
Sevgilerle.