Teknoloji savaşını kaybedemeyiz
25 Aralık 2018, SalıTweet |
Dünyadaki teknolojik gelişmeler ve bu gelişimin hızı masanın en önemli konusu durumunda. Zira teknolojinin yolu dünyayı ve insanları çoktan aştı. Uzayda yeni bir yaşam ve bu yaşamın baş aktörleri robotlar. Bu gelişmelerden en çok kazanan ise bu teknolojiyi üreten, işleyen ve pazarlayan ülkeler olurken en çok zarar görenler ise bu teknolojik gelişime ayak uyduramayanlar ve açık pazar konumunda kalanlar olacaktır. Ülkemizin bu yarışta olması için aşması gereken önemli sorunları mevcut.
PROPAGANDA SİSTEMİ
Teknolojik gelişmeleri üretmek için öncelikle zihinlerimizi maddi ve manevi olarak eğitmek zorundayız. Kilit nokta hayal etmek zorundayız. Burada karşımıza çıkan en büyük sorun ise eğitim sistemimizden kaynaklanıyor. Sanırım konuyu en iyi özetleyen sözlerden birisi sevgili Ahmet Şerif İzgören’e ait. “Eğitim, belli bilgileri empoze etmek değildir, onun adı propagandadır. Eğitim, insanların hayal gücünü büyülemektir. Ya bizdeki bakanlığın adını değiştirmek lazım ya da yapılan şeyi değiştirmek lazım.” Sistemi yetkinlikler yerine değerlere, öğretim bilimi yerine ideallere yöneltmeliyiz. Eğitim sisteminde çocuklarımızın hayal dünyasını yok etmek yerine o dünyayı uçsuz bucaksız harikalar diyarına çevirmeliyiz. O zaman çocuklarımız fikirler üretebilir ve bu yarışta bizim en büyük paydaşlarımız olabilir. Küçük bir uyarı, sakın o çocukların hayallerine de gökdelenler dikmeyin.
YATIRIMIN YÖNÜNÜ DEĞİŞTİRİN
Belediyeler ve devlet büyükleri en çok uğraştığı işler; yol, park ve bahçeler oldu. Bunlarda seçim dönemlerinden arda kalan zamanda. Bu yatırımları kütüphanelere, araştırma ve geliştirme merkezlerine, müzelere, sergi alanlarına ve sanat merkezlerine çevirmeliyiz. Bir dakika durup düşünün son 5 yıldaki seçim çalışmalarına harcanan paranın yarısı bu tür etkinliklere yatırılsa konumumuz ne olurdu.
AYNI GEMİDEYİZ AMA GİDECEĞİ YÖNE KARAR VEREMİYORUZ
Gelişme ve yatırımlar değerlendirilirken, iyiliği ve yararından önce kimin tarafından yapıldığına bakılmakta. Eğer yapan bizim ideoloji ve yaşam tarzımıza uygun değilse reddedilmekte, içi boş eleştirilmekte ve kabul edilmemektedir. Niteliksiz eleştiri o kadar gözümüzü kapamış ki, bir yatırım için hayati sorular aklımıza gelmemekte. Maliyeti, yararı, zararı, gerekliliği tartışılmadan geçilmektedir. Siyasetçilerin meydanlarda kendini kahraman rakibini düşman ilan etmek için sarf ettiği sözlerin onda birini eğitim ve birlik için kullansa… Öyle ya da böyle sorunlar hepimizin; genç, yaşlı, fakir, zengin… Hepimiz aynı gemideyiz bir türlü bir ve bütün olamadığımız için gideceği yöne bir türlü karar veremiyoruz. İşin kötüsü biz yerimizde sayarken dünyanın paydaşları yanımızdan hızla uzaklaşmakta. Tarihin sulu sayfalarına gömülebiliriz.
BAŞARAMAZSAK
Hem nicel hem de nitelik olarak, dünyanın son ve en ölümcül savaşı olmaya yaklaşan “Teknoloji Savaş’ını” kaybederiz. Ekonomik olarak bugün olduğumuzdan çok daha acı şekilde bağımlı hale geliriz. Ekonomik bağımlılık beraberinde siyasi, zihinsel, kültürel bağımlılığı da beraberinde getirecektir. Bunun devamı ise yok oluştur. Bağımsızlık kelimesinin özdeşi olan Türk toplumu, kendi içerisinde devrimi gerçekleştiremezse yaşasa dahi pinokyoya dönüşecektir. En büyük yatırımı tarafsız, genel iyileri gözeterek ve dünyayı yakından takip ederek insana yapmalıyız.