Süper Lig’de şampiyonluk yarışı kıyasıya devam ederken, Türk futbolunun iki amiral gemisi Fenerbahçe ve Galatasaray, sezon sonunda seçimli kongre heyecanı yaşayacak. Lig kalitesinin bu sezon dışında seviyesi bellidir. Bunun yanında futbolumuzdaki sorunlar saymakla bitmeyecek seviyede. Kulüplerin içerisinden çıkılmaz bir hal alan ekonomik durumları, alt yapıya bir türlü gösterilemeyen önem, tüketici kimliğinden üretici kimliğine bir türlü geçilemeyişi, yanlış transfer politikaları, tribünlerde yaşanan olaylar, hakemlere bakış açımız, bazı hakemlerimizin kalitesi, Merkez Hakem Kurulu’na ve federasyona duyulan güven ve memnuniyetsizlik net. Peki bugüne kadar Türk futboluna birçok başarı kazandırmış, müzelerine en çok kupası bulunan, en büyük gelirlere sahip olan, birçok dünyaca ünlü futbolculara kariyerinin sonu olsa da ligimize kazandırmış kulüplerimiz, bundan sonra zihniyetleri olumlu yönde değiştirebilecek mi? Şüphesiz bunu başarabilirlerse birçok kupa kazanmaktan ve yıldız futbolcuları ülkeye getirmekten daha büyük iş yapmış olacaktır. Bunun ilk adımı ise, vizyon ve misyon sahibi olan, dünyayla ilişkisi kuvvetli olan, ulusal değil global düşünen, bugünü değil yarını planlayan zihinlere yol açmakla olacaktır. Her iki kulüpte de bu potansiyele sahip onlarca kişi mevcut. Bu kişilere sağlanacak destek ve yaratılacak şanslar ile bugüne kadar birçok ilke imza atan bu iki kulübün, önce kendi içlerinde daha sonra futbolumuzda köklü değişimlerin yaşamasını sağlayacaktır. Bugün futbolumuzun içinde bulunduğu durum hem maddi hem manevi olarak devrimler yaşanmadan çıkılamayacağını görmek zor değil. Bunun için en yakın fırsatlar, iki dev kulübümüzün sezon sonunda yeni ve öncü zihinlere yol açmak olacaktır.