Ne kadar söylersen söyle uygulamadığın sürece hiçten ibaret tüm cümleler. Futbolumuz için söylediğimiz, ‘Avrupa’nın sayılı büyük liglerindeniz’ cümlesi de uygulama aşamasına bir türlü geçemediğimiz için büyük bir yalan. Farklı bir bakış açısı olarak büyüklük anlayışı bu ise boy aynasındaki cüceyiz.

Karşıt görüşlü, ‘Ligimizin kalitesi çok arttı’ bakış açısına ise nasıl arttığını sormak gerek. Cevaplıyorum, ithalatla. ‘Transfer yapmayalım mı?’ sorusuna ise neredeyse sıfır üretim ve sıfır ihracatla yaparsan bizde olduğu gibi batarsın derim.

Her maçtan öncesi ve sonrasında tartışılan hakemler, oyuncuya ne kadar ceza gelecek tahminleri, doksan dakika boyunca susmayan küfürler, oyunculara ve hakemlere atılan onlarca yaralayıcı ve öldürücü maddeler, neredeyse maçın yarısı kadar oyunda kalmayan top, yöneticilerin atışmaları, futbolcuların yumruklaşmaları, taraftarların ölümle sonuçlanan kavgaları, batmaya yakın büyük camilar…

Futbolun içindeki tüm aktörleri bir düşünürseniz, hiçbiri işini tam yapmaz ve hepsi birbirinin işine karışır. Ülkenin futbolunda çağ açtı denilen teknik adamlarımıza yurt dışından talep yok. (Arap ve Çin ligleri hariç.) Yurt dışına bir oyuncu gönderdiğimizde durumu o kadar abartıyoruz ki Milli Bayram kutlamasına dönüşüyor. Hiç alışık olmadığımızdandır belki.

Ülkenin en büyük maçı dediğimiz maçlara kaç taraftar, kaç spor sever çocuğunu güvenle götürebiliyor?

Büyük ligler, büyük maçları çok anlatmaya gerek yok. Bunların zıtlarını yapınca en büyük oluyorsunuz. Büyüklük için görüntümüz fazla kirli.